Bu yönüyle, tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. Tenkis, saklı payın yaptırımıdır ve saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır. (TMK md. 570) Somut olayda; Kadıköy 9. Noterliğinin 11/03/1997 tarih ve 14898 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile muris ...'in tüm malvarlığını davalıya bıraktığı, murisin eşi olan Fatma Saadet Cinpir'in ise 22/08/1998 tarihinde muristen önce 23/03/2013 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Davacılar dava dilekçelerinde ve beyanlarında vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis talebinde bulunmuştur....
Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmaların yasal zemine çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarının zedelenmiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile, (iadeye) denkleştirmeye (TMK.MD.669) ve tenkise tabi (TMK.md.514,565 ) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişileren üç aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur....
Medeni Kanunun 560.maddesi gereğince, ”Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler. Tenkis davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. O halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek vasiyetname ile yapılan tasarrufun tenkise tabi olup olmadığı, mirasçıların saklı paylarını aşan bir durumun bulunup bulunmadığının saptanmasından sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Ayrıca mirasbırakan tarafından yapılan her türlü kazandırma tenkise tâbi olmayıp, ölüme bağlı tasarruf yoluyla yapılan kazandırmaların tamamı tenkise konu olurken, sağlararası kazandırmalar sınırlı olarak tenkise tâbidir. Bu açıdan tenkise tâbi kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruf yoluyla yapılan kazandırmalar ve sağlararası işlemle yapılan kazandırmalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Mirasbırakanın saklı payı ihlal eden ölüme bağlı kazandırmaları mutlak anlamda tenkise tâbidir. Kazandırmanın mirasçı ya da üçüncü kişiye yapılması arasında fark bulunmadığı gibi bu anlamda ölüme bağlı tasarrufun vasiyetname veya miras sözleşmesi şeklinde yapılması arasında da fark bulunmamaktadır. TMK’nın 561. maddesine göre “Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tâbi olur....
Diğer hallerde, mirasçılığa ve yasal miras payına etki edecek murisin ölüme bağlı tasarruflarının ve mirastan yoksunluk durumunun mirasçılık belgesine yansıtılması işlemlerinin çekişmeli olarak, tereke üzerinde hak sahibi olan ve şeklen hak sahibi gözükenler hasım gösterilmek suretiyle asliye hukuk mahkemesinde açılacak davayla sağlanması gereklidir. Asliye hukuk mahkemesinde açılabilecek bu davada uyuşmazlık sadece yasal mirasçının miras payının iptali ve intikalini gösterir bir mahkeme ilamıyla giderilebilecek nitelikteyse “mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi” davası olarak açılabileceği gibi uyuşmazlık bu şekilde giderilemeyecek nitelikteyse ölüme bağlı tasarrufun ifası olarak bir malvarlığı/eda davası olarak da açılabilir....
Noterliğinin 13.02.2009 tarihli ve 4154 yevmiye sayılı vasiyetnamesiyle kendisine ait taşınmazını davalıya vasiyet ettiğini, ölüme bağlı tasarruf nedeniyle müvekkillerinin saklı payının zedelendiğini belirterek tenkis talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2017/1260 Esas, 2020/2319 Karar ve 08.06.2020 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır....
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 S.K. md.17). Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur....
Miras bırakan ........2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır. Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur....
Somut olayda; davacı yan, vasiyetnamenin iptalinin yanısıra saklı payına elatıldığını ileri sürerek, taşınmazların miras payı oranında adına tescilini de talep etmektedir. Bu durumda, davacının tenkis talebinde bulunduğunun kabulü gerekir. TMK.nun 505.maddesine göre; "Mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiçbiri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir. TMK.nun 560.maddesine göre de; "Saklı payını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." Vasiyetnameler, hiçbir şart aranmaksızın tenkise tabidir....
Mirasçılıktan çıkarmanın şartları şekil olarak; Mirasçılıktan çıkarmanın MK 510.madde hükmünde sayılan sebeplerden birine dayanması gerekecektir.Mirasçılıktan çıkarma, mirastan yoksunluktan farklı olarak (MK 578 vd), kendiliğinden değil, mirasbırakanın bir ölüme bağlı tasarrufu ile gerçekleşir (MK 510). Bu ölüme bağlı tasarruf, mirasçılıktan çıkarma bağlayıcı olmayan bir maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf olduğu için, yukarıda da açıklandığı gibi, vasiyetnamedir. MK 510’da mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak görülen hâller şunlardır: 1- (Saklı paylı) mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse (MK 510 b.l). Hemen belirtmek gerekir ki, buradaki ağır kelimesi ceza hukuku anlamında kullanılmış değildir. Buradaki ağır terimi hukuk hâkimine yönelik olup, hâkim, suçun ağır olup olmadığına ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmaksızın karar verir....