Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, mirasçılıktan çıkarmanın dava yolu ile ileri sürülemeyeceğini, mirasçılıktan cezai çıkarma, hukuki geçerliliğinin kanuni şekle bağlı bir tasarruf olduğunu, cezai çıkarmanın, her şeyden önce şekli anlamda bir ölüme bağlı tasarrufu zorunlu kıldığını, kanunun, cezai çıkarmada kanuni şekil şartına iki ayrı hüküm ile temas ettiğini, bir taraftan MK md.510 hükmü ile cezai çıkarmanın ancak bir ölüme bağlı tasarruf konusu olabileceğini açık bir şekilde düzenlendiğini, MK md.512/I hükmünde cezai çıkarma sebebinin ölüme bağlı tasarrufta gösterilmesi kuralı benimsendiğini, mirasçılıktan çıkarma iradesinin ölüme bağlı tasarrufta açıkça ortaya konulmasının, kanundan kaynaklanan temel bir şekil unsuru olduğunu, Mirasçılıktan çıkarmanın, şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf kalıbı içerisinde dışa vurulması gereken bir irade beyanı olduğunu, mirasçılıktan çıkarmanın başka herhangi bir hukuki araç ile gerçekleştirilebilmesinin...
Yani, ölünceye kadar bakma sözleşmesi sağlar arası ve çift taraflı borç yükleyen bir sözleşme olup, etkisini ölüme bağlı tasarruf gibi ölümden sonra değil imzalanmasıyla birlikte gösterir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, ölüme bağlı bir tasarruf değildir. 2. Dava konusu edilen ölünceye kadar bakım sözleşmesinin Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1100 Esas ve 2021/136 Karar sayılı dosyasında ölünceye kadar bakım sözleşmesi hakkında uygulama yeri bulunmadığı hâlde vasiyetnamenin açılıp okunmasına karar verilmesi, dava konusu sözleşmeye vasiyetname niteliği vermeyecektir. 3. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince dava konusu ölünceye kadar bakım sözleşmesinin mirasçı atamaya ilişkin olduğu gerekçesiyle tenfizine karar verilemeyeceğine ilişkin yanılgılı hükmü yasaya uygun düşmemektedir. 4. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33 üncü maddesi gereğince hâkim, Türk hukukunu re'sen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki niteleme hâkime aittir....
Miras bırakan tarafından sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla yapılan temliklerin "tasarruf edilebilir kısım" dahilinde kalıp kalmadığının tespiti, diğer bir ifade ile "tasarruf edilebilir kısım" mirasın açıldığı andaki değerinin bilinmesiyle anlaşılabilir.(TMK.M.507/1) Miras, miras bırakanın ölümüyle açılır. Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu kazandırmalar terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir. (TMK. M. 575) Şu halde, anılan yasal düzenlemeler gereğince, tasarruf edilebilir kısım saklı paya el atma olup olmadığı, terekenin bütün olarak ölüm tarihine göre tespit edilmesiyle mümkün olabilir. Mahkemece, açıklanan yönlerde inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi bilirkişi marifetiyle tasarruf nisabı ve saklı pay hesabı yaptırılmamıştır....
Kanun koyucu, kanuni mirasçıların bazılarına, miras bırakanın iradesiyle ortadan kaldırılamayan, dokunulamayan bir miras hakkı tanımıştır. İşte, tanınan bu hakka saklı pay, bu hakkın tanındığı kimselere de saklı paylı mirasçı denilmektedir. Saklı paylı mirasçının hakkı, miras bırakanın iradesinden bağımsız olarak güçlendirilmiş olup, miras bırakanın bu hak üzerinde tasarrufta bulunması yasaklanmıştır. Sağlar arası veya ölüme bağlı bir tasarruf ile saklı pay sahibi mirasçının saklı payına el atıldığı takdirde, yapılan o tasarruf, tenkis davası yolu ile saklı paylı mirasçının saklı payı sağlanıncaya kadar indirime tabi tutulacaktır. Başka bir anlatımla; saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın saklı paylarına el atması halinde onun, ölümünden sonra bu el atmanın ortadan kaldırılmasını, saklı paylarının tamamlanmasını talep ve dava edebileceklerdir. İşte, bu tür davalara da tenkis davası denilmektedir....
Türk Medeni Kanunun 560/1. maddesine göre "Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." Aynı Kanun'un 561/1. maddesine göre ise; "Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur" hükmüne amirdir.Mahkemece; murisin vasiyetname ile yaptığı tasarrufun, ölüme bağlı bir tasarruf olduğu ve mutlak tenkise tabi olduğu gözetilmemiştir....
Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 560 ncı maddesi ve devamı maddeleri uyarınca ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali mümkün olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
nın davaya konu miras sözleşmesinde, eşi ...ile birlikte ölmesi halinde eşinin ilk evliliğinden olma oğlu ...'i ön mirasçı olarak atadığını, miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanında bulunmasının zorunlu olmasına karşın davaya konu miras sözleşmesinin tek taraflı düzenlendiğini, diğer taraftan murisin miras sözleşmesini yaptığı sırada yanıltıldığını, iradesinin sakatlandığını belirterek; ...'nın, Murrhardt Noterliği'nde, 04.02.1994 tarihinde düzenlediği miras sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. talep etmiştir. 2. Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin, ...'nın yeğenleri olduğunu, murisin Almanya'da düzenlediği miras sözleşmesinin şekil eksikliği nedeniyle iptalinin gerektiğini savunarak; ...'nın, Murrhardt Noterliği'nde, 04.02.1994 tarihinde düzenlediği miras sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP 1....
Dava; vasiyetnamenin iptali, olmazsa tenkis istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 576. maddesinde "Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılır. Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.” düzenlemesi mevcuttur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların murisi İhsan'ın 21/11/2000 tarihli el yazısı vasiyetname ile davacı oğlunu mirasçılıktan çıkardığı, murisin 25/04/2005 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.TMK.'nun 510.maddesine göre; mirasçı, mirasbırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse ya da mirasbırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse miras bırakan ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir....
TMK’nın 560’ıncı maddesi ve devamı hükümlerinde düzenleme alanı bulan tenkis davası ise, miras bırakanın, saklı payı ihlâl eden sağlar arası veya ölüme bağlı kazandırmalarının, yasal sınıra indirilmesini sağlayan yenilik doğurucu nitelikte bir davadır (Nar, A.: Türk Miras Hukukunda Tenkis, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2016, s.14 vd.). Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, tenkis davasının konusu, miras bırakanın, saklı paylı mirasçı/mirasçılarının saklı payını ihlal eden ölüme bağlı ve sağlar arası tasarruflarıdır. Esasında kural olarak miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufları tenkise tabidir. Zira kural olarak miras bırakan, sağlığında kendi mal varlığı değerleri üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahiptir. Her özgürlükte olduğu gibi, burada da miras bırakanın sınırsız bir özgürlüğü yoktur. Bu nedenle TMK’nın 565’inci maddesinde dört bent hâlinde miras bırakanın tenkise tabi sağlar arası tasarrufları belirlenmiştir....