Mahkemece ,davanın kabulüne,davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği 10.01.1985 tarihi olarak tespitine,bu tarihten önceki çalışılan süreler için ödenen maluliyet ,yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin,prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edilmesine karar verilmiştir. 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi, “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.” hükmünü içerirken yine aynı yasanın Geçici 54.maddesinde “01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60 ıncı maddenin (G) fıkrası hükmü uygulanmaz.” hükmü düzenlenmiştir....
da desteklenebilecek bir hikaye olduğunu, yine aynı tanıklarının babaanneleri Zöhre'den, kayınbabası Süleyman'ın eşi Mustafa ile aynı yaşta öldüğünü her fırsatta işittiklerini beyan ettiklerini, T5 1891- 1942 tarihleri arasında 51 yıl yaşadığı ve dolayısıyla Yunus oğlu Süleyman'ın da aynı yaşta öldüğü düşünüldüğünde, Yunus oğlu Süleyman'ın 51 yaşında öldüğünün kabul edilebilir bir varsayım olduğunu, yaklaşık olarak 1916'da öldüğü bilinen Yunus oğlu Süleyman'ın böylelikle doğum tarihinin 1865 olarak tespitinin mümkün olacağını, Yunus oğlu Süleyman'ın doğum tarihinin nüfus kayıtlarına afaki olarak 19/08/1865 şeklindeki tescili destekli bir varsayım olacağını ileri sürerek Yunus oğlu Süleyman'ın nüfus bilgilerinin, doğum tarihinin 19/08/1865, baba adının Yunus, anne adının Güllü ve ölüm tarihinin 17/06/1916 olarak tesciline karar verilmesini talep etmiştir....
Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan, aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; mükerrer kayıt oldukları ileri sürülen kişilerin aslında iki ayrı kişi olduklarını, T5'nın halen sağ olup T6 doğduktan 1 yıl sonra öldüğü gerekçesiyle "Talebin KABULÜNE, , Kars ili, Arpaçay İlçesi, Akçalar Köyü, cilt no; 5, hane no: 11, BSN : 9'da Nüfusa kayıtlı, Aydın ve Pürüze kızı, 01/01/1948 Arpaçay doğumlu, T.C. Kimlik numaralı T6 01/01/1949 tarihinde öldüğünün tespitine ve nüfus kütüğüne bu şekilde tesciline, " şeklinde karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Nüfus Müdürlüğü dilekçesinde özetle; T6 01/01/1948 yılında doğduğunu, 09/12/1950 tarihinde kütüğe kaydedildiği nüfus kaydından anlaşılmasına rağmen gerekçeli kararda ölüm tarihinin 01/01/1949 olarak tespit edildiğini, kişinin ölüm tarihinin tescil tarihinden önce olamayacağını beyan etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, mükerrer nüfus kaydının iptali isteğine ilişkindir....
Uluslararası sözleşme hükmünden yararlanamayarak başlangıç tespiti yoluyla daha lehe olan aylık bağlama koşullarına kavuşamayan (öğrenemeyen) bir sigortalının, aylık bağlama koşullarının ne olduğunu bilmesi ve buna göre çalışmasını sonlandırması, prim ödemesi ve aylık talep etmesi mümkün olmadığına göre, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesine dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik bir davanın açılması mümkündür....
Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 05.03.1971 doğumlu olan davacı yönünden tespite konu olan tarihin, davacının 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 05.03.1989 tarihinden öncesine ilişkin olması sebebiyle, çalışmalarının, sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hususunun hükümde gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü öngörülmüştür. Maddedeki “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanlar” sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tâbi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir. Bu nedenle, 01.06.1981 doğumlu olan davacı yönünden tespite konu sürelerin bir kısmı davacının 18 yaşını ikmal ettiği 01.06.1999 tarihinden öncesine ilişkin olduğundan, çalışmalarının sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hususunun hükümde gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” düzenlemesi karşısında; aynı Yasanın Geçici 54. maddesi uyarınca 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan davacı sigortalının; 18 yaşını ikmal ettiği tarihten önceye ilişkin tespite konu sigortalılığının bu çevrede değerlendirilmesi gereğinin hükümde belirtilmemiş olması, yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1.2.2004-30.6.2004 tarihler arasında tespiti gereken sürenin “150 gün” olduğu belirtilmesine rağmen, mahkemece gerekçeli kararda bu tarihler arasındaki hizmet süresinin sehven “15 gün” olarak yazılması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ./.. -2- Ne var ki, bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3....
Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı Kanun'un Geçici 7. maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 506 sayılı Kanun'un 60/G maddesinde "Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" hükmü öngörülmüştür. Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir....
Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" hükmü öngörülmüştür. Maddedeki "malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanlar" sözcüklerinin, sigortalılar yararına bir yorumla, tabi olması gerekenleri de kapsadığının kabulü gerekir. Aynı kanunun Geçici 54. maddesi kapsamında 01/04/1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunanlar için bu maddenin yani 18 yaş sınırının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre; 30/12/1971 doğumlu olan davacı yönünden 18 yaşını doldurduğu 30/12/1989 tarihinden önceki hizmet sürelerinin, yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....