Eğer vekâleti olmadan bir başkası hesabına bir iş görülürse buna vekâletsiz iş görme veya vekâleti olmadan iş görme denir (Zevkliler, Aydın/ Gökyayla, Emre: Özel Borç İlişkileri, 11. Baskı, Ankara 2010, s. 509). Yürürlük tarihi itibariyle taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) “Vekâleti olmadan başkası hesabına tasarruf” başlıklı 410. maddesinde: (6098 s.TBK.nun 526 m.si)“Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan kimse, o işi sahibinin menfaatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmaya mecburdur” hükmü yer almaktadır. Vekâletsiz iş görmeyi düzenleyen bu maddeye göre, vekâletsiz iş görmenin unsurları; iş görme, işin başkasına ait olması, vekâletin bulunmaması ve iş görme iradesinin varlığıdır. İş görmek, insanın herhangi bir ihtiyacını karşılamak üzere hukuk düzeni içinde yapılabilen her çeşit iş görme veya yönetmedir. Bunun için iş sahibinin yetki vermesi söz konusu değildir....
GEREKÇE: Dava, vekâletsiz iş görmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Vekaletsiz iş görme 6098 sayılı TBK. m.526-531 arasında düzenlenmiştir. Vekaletsiz iş görmenin kapsamına hem hukuki hemde maddi fiiller girer. Bir kimsenin hukuken yetkili veya yükümlü olmaksızın bir başkası veya kendi yararına bir başkasının işini görmesinden doğan hukuki ilişkiye, vekaletsiz iş görme denir. (Prof. Dr. Fikret EREN - BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER, Ankara-2015, s.829) Vekaletsiz iş görme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Bununla birlikte, vekaletsiz iş görmede bir borç kaynağı olup, burada iş gören ile iş sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi kurulmaktadır. (Age, s.829) Vekaletsiz iş görme ikiye ayrılmaktadır. Bunlar; "gerçek vekaletsiz iş görme" ile "gerçek olmayan vekaletsiz iş görme"dir. Gerçek vekaletsiz iş görmede kendi içinde tekrar "caiz vekaletsiz iş görme", "caiz olmayan vekaletsiz iş görme" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 10. bölümünde 526- 531. maddeleri arasında düzenlenen vekaletsiz iş görme, vekaleti olmayan bir kimsenin bir başkasının işini görmesi yani kısaca iş görenin iş görme yükümünün yokluğu şeklinde tanımlanabilir. Vekaletsiz iş görmede iş görenin hukuki durumu, gerçek (caiz olan) ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabii tutulan vekaletsiz iş görme türüne göre farklılık arz eder. Vekaletsiz iş görme, gerçek ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulduğundan, vekaletsiz iş görmenin hukuki durumu da bu ikili ayrım dolayısıyla farklılık arz eder....
Davacı tarafından kredi kartı hesabına yapılan ödemeler ancak vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince talep edilebilecektir. Vekaletsiz iş görme,TBK.nun 526 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, TBK 526 maddesi uyarınca vekaleti olmaksızın başkasının hesabına iş gören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür. İş gören durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan tüm masrafları faiziyle birlikte iş sahibinden isteyebilecektir(TBK 529 maddesi). İş gören, yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir. TBK.117/2 mad.uyarınca sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim şarttır. Vekaletsiz iş görme hükümleri kapsamında talep edilecek alacak, TBK 146.maddesinde düzenlenen genel on yıllık zamanaşımı süresine tabidir....
T.B.K. 529. maddesinde; ”İş sahibi, işin kendi menfaatine yapılması halinde, işgörenin durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin taktir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. İşgören yapmış olduğu giderleri alamadığı taktirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda davada vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. Somut olayda, davacı 12.09.2006 tarihli sunduğu belgeler de ödeme olgusunu ispatlamış olmakla ödediği bu parayı geri alma hakkı olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." şeklindeki açıklama ile bir kişinin bankaya borcunun ödenmesinin vekaletsiz işgörme olduğu ve vekaletsiz işgörenin ödediği parayı borçludan isteyebileceğine karar vermiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının, mülkiyeti davacıya ait taşınmazı kiraya veren sıfatıyla 1997 yılından 30/08/2012 tarihine kadar uzun yıllar 3. şahıslara kiraya verdiğini, tahsil ettiği kira bedellerini ödemediğini, TBK.nun 526.maddesi uyarınca davalının vekaletsiz iş görme hükümleri kapsamında elde ettiği kira bedellerini müvekkiline iade etmesi gerektiğini, öte yandan vekil gibi hesap verme yükümlülüğü bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL kira bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Davanın, davalının davacıya ait taşınmazı vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı olarak kiraya vermesi nedeniyle elde ettiği kira bedellerinin tahsiline ilişkin alacak davası olduğu, kira alacağına ilişkin ihtilafların HMK.nun 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesinde çözümü gerektiği belirtilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir....
Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, vekaletsiz iş görme ve ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılmış icra takibine yönelik davalının itirazının iptali istemlidir....
Vekaletsiz iş görme 6098 sayılı TBK. m.526-531 arasında düzenlenmiştir. Vekaletsiz iş görmenin kapsamına hem hukuki hemde maddi fiiller girer. Bir kimsenin hukuken yetkili veya yükümlü olmaksızın bir başkası veya kendi yararına bir başkasının işini görmesinden doğan hukuki ilişkiye, vekaletsiz iş görme denir. (Prof. Dr. Fikret EREN - BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER, Ankara-2015, s.829) Vekaletsiz iş görme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Bununla birlikte, vekaletsiz iş görmede bir borç kaynağı olup, burada iş gören ile iş sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi kurulmaktadır. (Age, s.829) Vekaletsiz iş görme ikiye ayrılmaktadır. Bunlar; "gerçek vekaletsiz iş görme" ile "gerçek olmayan vekaletsiz iş görme"dir. Gerçek vekaletsiz iş görmede kendi içinde tekrar "caiz vekaletsiz iş görme", "caiz olmayan vekaletsiz iş görme" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır....
Davalı cevap dilekçesinde özetle, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıya vekaletname vermediğini, kendi adına bir iş ve işlem yapmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava vekaletsiz iş görme nedeniyle hak edilen ve yapılan harcamadan kaynaklanan alacakların tahsili istemlidir. Bilindiği üzere borcun dayanağı haksız fiil, sözleşme, sebepsiz zenginleşme, kanun ve vekaletsiz iş görme olabilir. Vekaletsiz iş görmeye ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 10. bölümünde 526- 531. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Vekaletsiz iş görme, en genel tanımıyla, iş görenin iş görme yükümünün yokluğu yani vekalete sahip olmaksızın iş sahibinin bir işini görmesi olarak tanımlanmıştır....
Davalılar vekilinin vekaletsiz iş görme alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 526. maddesinde, vekaleti olmaksızın başkasının hesabına işgören kişinin, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlü olacağı düzenlenmiştir. Buna göre, vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulama alanı bulabilmesi için öncelikle, iş görenin başkasının hesabına hareket ediyor olması gerekmektedir. Davalı ...’ın savunması ve tüm dosya kapsamının birlikte incelenmesinde, davalının taşınmazı uzun yıllardır malik olduğu düşüncesi ile kullandığı, bu iddia ile ... Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/38 Esas sayılı dosyası kapsamında tapu iptali ve tescili talebinde bulunduğu, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı kendi hesabına tasarruf ettiği anlaşılmaktadır....