Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda diğer talepleri ile birlikte borca itiraz ettiği ve ödeme emrinde işletilen faiz oranının belirtilmediği iddiasıyla ödeme emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece bu hususlarda bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, HMK'nun 297/2. maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun borca itirazı ve ödeme emrinin iptali talebi incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda olumlu veya olumsuz karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddine, tazminata ve para cezasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi; ödeme emrinin borçluya 14.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın İİK'nın 169/a maddesine dayalı borca itiraz olduğu, 21.02.221 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine, tazminat ve para cezası talebinin reddine karar vermiş, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 11.10.2022 tarih, 2022/3124 Esas, 2022/2147 Karar sayılı kararı ile davacıya ödeme emrinin 14.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, 21.02.2021 tarihinde davanın süresinde açıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin ilamının dava konusu ile ilgisinin olmadığını ve alacaklının itirazın kaldırılmasını istemekle hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususları ile ilgili bir ilam olduğunu, mahkemece eksik inceleme sonucunda hukuka aykırı ve somut olayın özelinde değerlendirme yapılmaksızın karar verildiğini, kararda belirtilen Yargıtay ilamının davanın esasını çözümlemeye elverişli olmadığını, İcra İflas Kanununda ve Tebligat Kanununda borca itiraz konusunda düzenlemelerin emredici nitelikte olduğunu, mahkemece de bu emredici hükümlere ve hukuka aykırı karar verdiğini, borçlu T3 ödeme emrinin 06/08/2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 7 günlük itiraz süresi içerisinde borca itiraz etmediğini ve ödeme emri tebliğ öncesi yapılan borca itirazın da değerlendirilmemesinin gerektiğini, şikayetlerinde İİK'nun 62. maddesinin net olduğunu, yoruma ve tartışmaya açık olmadığı dikkate alınmadan karar verildiğini, icra müdürlüğünden ödeme emrine yapılan itirazın süresinde ve usulüne göre yapılmadığını...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın takibin ve ödeme emrinin iptali sebebi ile şikayet talebinde bulunduğunu, borçlunun İ.İ.K nun 170/a maddesine göre kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İ.İ.K 'nun 168/3 fıkrasına tabi olup buradaki şikayet süresinin ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 gün olduğunu, borçluya ödeme emrinin 29.03.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, şikayet tarihinin ise 05.04.2021 tarihi olması sebebi ile 5 günlük süre içerisinde yapılmadığını, bu sebeple şikayetin süresinde yapılmamış olması sebebi ile reddini talep ettiklerini, borçlunun cezai şarta itirazının ise borca itiraz niteliğinde olduğundan yine 5 günlük süre içerisinde borca itiraz şeklinde talep edilmesi gerektiğini, Cezai şarta ilişkin itirazın borca itiraz olması sebebi ile şikayet yolu ile talep edilemeyeceği gibi yasal 5 günlük süre içerisinde de talep edilmediğini, bu sebeple reddini talep ettiklerini, borçlunun işlemiş faize ve faiz oranına itirazının da borca itiraz niteliğinde...
Somut olayda; davacı şirket, faturaya dayalı olarak, davalı şirket aleyhine19.08.2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmış, ödeme emri davalı şirkete 01.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu (davalı) şirket vekili 02.10.2013 tarihli itiraz dilekçesiyle borca ve faize itiraz etmiş, aynı gün icra hukuk mahkemesinde, dayanak belgelerin ödeme emrine eklenmediği gerekçesiyle ödeme emrinin iptali için dava açmış, bu sırada alacaklı vekili 21.10.2013 tarihinde temyize konu itirazın iptali davasını açmış, itirazın iptali davasının yargılaması devam ederken, icra mahkemesince 26.12.2013 tarihli ilamla, ödeme emriyle birlikte dayanak belge örneklerinin borçluya gönderilmediğinden bahisle, ödeme emrinin iptaline karar verilmiş, ödeme emrinin iptaline karar verilmesi nedeniyle huzurdaki itirazın iptali davası da reddedilmiştir. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun açılmış bir icra takibinin bulunması gerekir....
Noterliğinin 2 mayıs 2012 tarih ... yevmiye sayılı vekaletname ile itiraz eden vekile verdiği vekaletnamenin dosyaya harçlarıyla birlikte sunulduğu anlaşılmakla icra dosyasında vekaletname bulunmadığına yönelik gerekçe doğru olmamıştır. İİK 67.m. uyarınca itirazın iptali davası açılabilmesinin koşullarından biri borçlunun aleyhindeki ilamsız icra takibine ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edip takibi durdurmasıdır. Vekil tarafından borca itiraz dilekçesinde ; icra takibini haricen öğrendikleri belirtilerek borca ve ferilerine itiraz ettikleri belirtilmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından başlatılan takibe ilişkin olarak borca, faize ve fer'ilerine, ödeme emrine, ödeme emrinin takip talebine aykırı düzenlenmesine ilişkin nedenlerini belirterek süresiz şikayet yoluyla itiraz ettiklerini, takibe konu borç düzenli olarak alacaklının banka hesabına yatırıldığından müvekkilinin borcunun bulunmadığını, ancak mahkemece eksik soruşturma yapılarak, usul ve esasta hata yapılarak davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Borçlu, kira alacağına dayalı genel haciz yoluyla ilamsız takipte ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini, ayrıca ödeme emrine, borca, faiz ve ferilerine yönelik itirazlarının kabulüne karar verilmesini istemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/01/2022 NUMARASI : 2022/89 ESAS 2022/170 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul 35.İcra Müdürlüğü 2021/14057 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine itiraz ettiğini, borca itirazının bulunduğunu, dava konusu senet borcunun ödendiğini, öncelikle tedbir kararı talep ettiğini, icra emrinin ve icra takibinin iptaline, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile icra takibinde alacaklı vekilinin 03/02/2020 tarihli talebinde İİK 'nın 43. maddesi uyarınca takip yolunun iflas yolu olarak değiştirilmesini talep ettiği, iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emrinin 04/02/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 10/02/2020 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin 17/02/2020 tarihli talebinde doğru ihtarı içerir ödeme emrinin gönderilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce şikayete konu 17/02/2020 tarihli karar ile talebin kabulüne karar verildiği ve yeni ödeme emrinin düzenlendiği, borçlu vekilinin 24/02/2020 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği ve müdürlüğün 25/02/2020 tarihli kararı ile takibin durmasına karar verdiği anlaşılmıştır....
Ödeme emri borçluya 15/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, müdürlük tarafından ödeme emrinin tebliğinden önce 10/01/2020 tarihinde borca itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İİK 62 maddeye göre, ''itiraz etmek isteyen borçlu ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.'' Davanın konusu, 10/01/2020 tarihli müdürlük kararıdır. Borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihinden önce takipten haberdar olması sebebiyle borca itiraz ettiği, ödeme emri tebliğinin itirazdan sonra gerçekleştiği, alacaklının takibi devam ettirme iradesi mevcut bulunduğu gözetildiğinde icra müdürlüğünce 10/01/2020 tarihinde itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesi hukuken yerinde olup, itiraz üzerine davanın reddine dair verilen mahkeme kararı hukuken yerindedir....