Ancak ödeme emrinin tebliğinden itibaren borçlu vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunulduğundan ve istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde de " itiraz dilekçemizde tarafımızdan zaten borcun sebebi ve konusu dahil her konuya itiraz edilmiştir " şeklindeki davacı vekilinin beyanından borca tüm itirazların yapıldığı, takibin durdurulduğu ve ödeme emrinin vekil yerine asile tebliğ edilmiş olması nedeni ile tüm itirazlarını ileri süren borçlu taraf açısından savunma hakkının kısıtlanmamış olduğu bu nedenle tebligata yönelik şikayette hukuki menfaat bulunmadığından istinaf talebi yerinde olmakla istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile Küçükçekmece 2....
Mahkemece, dava konusu icra dosyasından davalıya ödeme emrinin 25.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrine itirazın ise 10.12.2013 tarihinde yapıldığı dolayısıyla itirazın süresinde olmadığı kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali dava açılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince tarafından temyiz edilmiştir. Dava itirazın iptali davası olarak açılmıştır. Davanın dayanağını teşkil eden İstanbul 14.İcra Müdürlüğü'nün 2013/27831 E.sayılı dosyalarında ödeme emrinin davalıya 25.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği,İzmir Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığı ile itiraz dilekçesi verildiği, dilekçenin İzmir 3.İcra Müdürlüğü'nün 2013/16087 muhabere numaralı yazısı ile 02.12.2013 tarihinde İstanbul 24.İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği anlaşılmaktadır....
İtirazın iptali davalarında, dava şartlarından biri de usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edilmesidir. Somut olayda yetkisizlik itirazı ve alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın geldiği ----- davalı borçluya davadan önce ödeme emri çıkarılmamıştır. İtirazın iptali davalarında HMK 114/2 gereği usulüne uygun gönderilmiş ödeme emri ve bu ödeme emrine karşı süresinde itiraz edilmiş olması dava şartıdır ve bu dava şartı giderilebilir bir dava şartı değildir....
kendilerinin mükellefi olduğunun beyan edildiği bu durumda ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı tarihte -------mükellef olarak kayıtlı olduğu, ödeme emrinin icra dosyasında yanlış adrese gönderildiği, ve yanlış şirketin itirazı ile takibin durduğu , bu durumda somut olayda usulüne uygun bir ödeme emri tebliğinin bulunmadığı ,tebliğin borçlu olmayan şirkete yapıldığı, itirazın iptali davalarında usulüne uygun takip yapılmış olmasının özel dava şartı olduğu ve somut olayımızda icra dosyasında usulüne uygun yapılmış bir takibin bulunmadığı mahkememizce anlaşılmış ve açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/506-523 sayılı kararı ile senet aslının icra müdürlüğü kasasında olmadığından ödeme emrinin iptaline, sair itirazların incelenme dışı bırakılmasına şeklinde karar verildiği ve bu karar üzerine icra müdürlüğünce yeni ödeme emri hazırlanarak şikayetçi borçlulardan ...'a 12.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu ... adına çıkan tebligatın ise iade edildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 58-61. maddeleri uyarınca ödeme emri iptal edildikten sonra borçluya yeniden ödeme emri tebliğ olunmuş ve borçlular süresinde imzaya ve borca itiraz etmiştir. Yeni ödeme emrinin tebliği ile birlikte borçluların borca ve imzaya itiraz hakkı yeniden doğar. Kaldı ki; İcra Hukuk Mahkemesi 2014/506-523 sayılı kararında ödeme emri iptal edilmiş olup sair itirazlar da incelenmemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/01/2022 NUMARASI : 2021/90 ESAS 2022/5 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ilgili borca 05/11/2021 tarihinde itiraz edildiğini, takip talebinin borcun sebebi kısmında bir yabancı paradan bahsedildiğini, bahsedilen yabancı paranın tam olarak miktarı, hangi tarihteki kur üzerinden TL'ye çevrildiğinin açık ve anlaşılır olmadığını, ödeme emrinin de usule uygun olmadığını, bu nedenlerle şikayetlerinin kabulü ile takibin iptali ve talikini, talebin kabul görmemesi halinde ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....
Davalının borca itiraz ettiği ve bu nedenle takibin durduğu gerekçesiyle itirazın iptali isteminde bulunmuştur. İcra İflâs Yasası'nın 62/1. maddesi uyarınca "borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itirazını bildirmeye mecburdur" Aynı Yasanın 66/1. maddesine göre "müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur, itiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder" Somut olayda davalı (borçlu)'ya ödeme emri 01.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu itiraz süresi 08.07.2003 günü dolduğu halde 09.07.2003 tarihinde borca itiraz etmiştir. O halde icra takibine davalının itirazı süresinde değildir. Bu haliyle davacı alacaklı icra dairesinden takip muamelelerine devam edilmesini İcra İflâs Kanunu 66. maddesi gereğince isteyebilir. Şu durumda, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın bu nedenle reddi gerekir....
Sayılı icra takibi nedeniyle borçluya gönderilen ödeme emrinin iptaline, Ödeme emrinin iptaline karar verildiğinden borcunuzu itiraz süresi içinde öderseniz şeklindeki ibareyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği görülmüştür....
Somut olayda murisin takipten önce öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra mirasçılar hakkında takip başlatıldığı, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının ise icra takibinin yapıldığı 08.01.2014 tarihinde ve ödeme emrinin tebliğinden önce 19.9.2013 tarihinde alındığı ve kesinleştiği görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK. nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16.maddesinin uygulama yeri yoktur. Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur....
Somut olayda murisin takipten önce öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra mirasçılar hakkında takip başlatıldığı, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının ise icra takibinin yapıldığı 08.01.2014 tarihinde ve ödeme emrinin tebliğinden önce 19.9.2013 tarihinde alındığı ve kesinleştiği görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK. nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16.maddesinin uygulama yeri yoktur. Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur....