Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin ...'ın öldüğünü bildiren muhtar beyanı ile iade edildiğini, borçlunun takipten önce öldüğü, alacaklı tarafından mirasçılarına karşı gidilmesi için ödeme emrinin tebliğinin istenildiğini, ödeme emrinin mirasçılara tebliğ edildiğini, mirasçılar tarafından takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP:Davalı ..., ..., ..., ... ve ... ayrı ayrı sundukları fakat içerik olarak aynı cevap dilekçelerinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ödeme emrinin tebliğinden sonra takibe ilişkin itirazlarını sunduklarını, icra takibinin muris ... öldükten sonra başlatılmasının davacının kötü niyetli olmasından kaynaklandığını, davacının dava dilekçesinde hukuki bir delil sunmadığını, sadece alacaklı olduğunu beyan ettiğini, ......

    İŞ (SOSYAL GÜVENLİK)MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ödeme emrinin iptali ile menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-İncelenmesine gerek görülen varsa davaya konu yazılı kira sözleşmesinin onaylı suretinin ilgililerinden temini ile evraka eklenmesi, 2-Taraflar arasında görülen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/936 Esas ve 2011/96 Karar sayılı dosyasının aslı ya da eksiksiz onaylı, okunaklı suretlerinin temin edilerek evraka eklenmesi, ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

      İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/362 Esas sayılı dosyasında şikayet davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde 2018/480 Karar sayılı karar ile şikayetin kabulüne, ödeme emri tebliğ işleminin iptali ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen 28/06/2018 tarihi olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf denetiminden geçerek kesinleştiği, 21/12/2021 tarihinde takip dosyasının takipsizlik ile kapatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafa menfi tespit davası açmak için süre verilmiş, davacı tarafından Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/24 Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Samsun 1....

      Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zaman aşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21- 201- 297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164- 170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen göz önünde tutulmalıdır. Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 11.12.2007 Nosu :1014/713 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin cezaevinde olduğunu bilen davalının kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine bonoya dayanılarak icra takibine giriştiğini, ödeme emrinin tebliğinin ve hacizlerin usulsüz bulunduğunu, istenilen %96 reeskont faizi oranının (16/05/2000 ödeme tarihi itibariyle) fazla olduğunu, bu oranın %60 olması gerektiğini ileri sürmüş ve %60 ticari faiz oranı üzerinden hesap yapılarak fazla faiz isteminin yerinde olmadığına, %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Mahkemece, takip dosyasında ödeme emrinin davacılara 02.07.2003 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 17.09.2014 tarihinde açıldığı, davacıların icra takibini öğrenme tarihinden itibaren BK'nın 146. maddesinde ön görülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, daha önce açılan başka bir davada, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden zamanaşımının kesilmediği, davacılar vekilince müvekkili ...'ın köyde ikamet etmediği belirtilmiş ise de tebligatın iptali hususunda icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, icra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İİK'nın 72. maddesine göre görülen menfi tespit davalarının açılması konusunda dava açma süresi zamanaşımına bağlı olmayıp, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Mahkemece, Kurumdan; dava dışı şirketin prim borcundan dolayı davacı adına borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı, ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği ve bu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilip edilmediği sorulmalı, ödeme emri ve tebligat evraklarının asılları celp edilmeli, borç tahakkukunun olması veya davacı adına düzenlenmiş ödeme emri olması ancak işbu dava tarihinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde dava menfi tespit davası olarak değerlendirilerek davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmeli, davacı adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin davacıya işbu dava tarihinden önce tebliğ edilmiş olması halinde 7 günlük süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açılıp açılmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davacı adına borç tahakkukunun olmaması halinde hukuki yarar yokluğu gözetilerek karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            Dosyanın incelenmesinde; davaya konu ödeme emrinin Çarşamba Vergi Dairesi Müdürlüğü'nce tanzim olunan 22/10/2019 düzenleme tarihli ve 2019102266 NgX0000002 numaralı takip dosyasına ait olduğu ve ödeme emrinin davacıya 27/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....

            Ne var ki; kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. 6183 sayılı Kanun'un 72. maddesine koşut bir hüküm bulunmaması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda menfi tespit veya itiraz davası açamayacaktır. 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 gün ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde “....Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda...” olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden...

              GEREKÇE: İşbu dava Ödeme Emrinin İptali istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; 6183 sayılı Kanunun "Ödeme emri" başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; "Ödeme emrine itiraz" başlığını taşıyan 58....

              UYAP Entegrasyonu