Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, 2015/14902 sayılı ödeme emrinin en eski tarihli borç döneminin 2015/06; en yeni tarihli borç döneminin 2015 /09 dönemine ilişkin işsizlik sigorta prim borçlarından dolayı düzenlendiği, ödeme emri üzerinde Kurum borçlusunun “... Tic Ltd Şti” yazısının bilgisayar dökümü olarak ; davacının adının elyazısı ile yazılmak suretiyle belirtildiği, ödeme emrinin davacı adına 21/01/2016 tarihinde tebliğ edilmekle davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, ödeme emrinde dava dışı olan şirket ünvanının yanında davacının adının el yazısıyla yazılması, ödeme emrini başlı başına usulsüz düzenlenmiş bir ödeme emri haline getirmez. Ayrıca düzenlenen ödeme emrinin bizzat davacı adına tebliğe çıkartıldığı da ortadadır. Yapılacak iş; ortada usulüne uygun olarak çıkartılarak tebliğ edilen ödeme emrinin bulunduğu anlaşılmasına göre, işin esasına girilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir....

    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu ödeme emirlerinin 6183 sayılı Kanun'un 55/2. maddesinde sayılan zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığının anlaşılamadığı, dosyadaki ödeme emri nüshalarının arka yüzlerinin bulunmadığı, ödeme emrinde hangi süre içerisinde nereye itiraz olunacağına ilişkin bir ibarenin yazılı olmadığı anlaşılmaktadır. Ödeme emrinin hukuka uygun sayılabilmesi için, 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde belirtilen usule göre düzenlenmiş olması gerekir. Başka bir ifade ile usulüne uygun bir ödeme emri bazı zorunlu bilgileri içermelidir. Bu bilgilerin neler olması gerektiği 55. maddede "Ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur....

      Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu ödeme emirlerinin 6183 sayılı Kanun'un 55/2. maddesinde sayılan zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığının anlaşılamadığı, dosyadaki ödeme emri nüshalarının arka yüzlerinin bulunmadığı, ödeme emrinde hangi süre içerisinde nereye itiraz olunacağına ilişkin bir ibarenin yazılı olmadığı anlaşılmaktadır. Ödeme emrinin hukuka uygun sayılabilmesi için, 6183 sayılı Ka-nunun 55. maddesinde belirtilen usule göre düzenlenmiş olması gerekir. Başka bir ifade ile usulüne uygun bir ödeme emri bazı zorunlu bilgileri içermelidir. Bu bilgilerin neler olması gerektiği 55. maddede "Ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun iddia edildiği, davacı borçluya ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde, muhatabın tevziat saatinde nerede olduğunun sorulduğu komşunun ad ve soyadının tebliğ mazbatasına yazılmadığı, bu haliyle TK'nun 21/1 maddesine uygun olarak ödeme emrinin tebliğ edilmediği, tebliğ işleminin usulsüz olduğu, borçlunun şikayet tarihinden daha önceki bir tarihte ödeme emri tebliğinden haberdar olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığı anlaşılmış olup, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeye göre şikayetin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

        Söz konusu dosyada örnek 13 ödeme emri düzenlenerek hem dava dışı borçlu kefil, hem de davalı kiracı şirket adına ödeme emri tebliğ mazbatası düzenlenmiş ise de, davalı kiracı adına yapılan ödeme emri tebliği iade olunmuştur. Dava dışı borçlu kefil ve davalı borçlu kiracı vekili ... İcra Müdürlüğü dosyasında 10.11.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, aralarında bir ticari ilişki olmadığını, sözleşme yapılmadığını, bu nedenle takibe, borca ve faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak borçlu kiracının itirazının kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....

          Hukuk Dairesinin 11/10/2018 tarihili ve 2017/4706 Esas - 2018/9705 Karar sayılı ilamında ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun icra dairesine itirazının sonuç doğurmayacağına belirtildiğini, ödeme emri tebliğ edilmeden henüz itiraz hakkının doğmadığını, itiraz ve ödeme sürelerinin işlemeyeceğini, borçlunun haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesinin yasanın emredici hükümleri karşısında sonuç doğurmayacağını belirterek, kamu düzenine aykırı takibin durdurulması işleminin kaldırılarak takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, "Somut olayda çözülmesi gereken uyuşmazlık; borçluya ödeme emri henüz tebliğ edilmeden borçlunun borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulup durdurulmayacağı noktasındadır....

          müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının, tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; 55. maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 37. maddesinde, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu; 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı iddialarıyla, tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır....

            İcra Müdürlüğü'nün 2018/46047 esas sayılı dosyasında müvekkiline gönderilen ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiğini takipten 06.05.2019 tarihinde haber olduklarını ayrıca davalı taraf icra dosyasında talep açarak bila dönen adresle mernis adresinin aynı olması halinde icra emrinin TK 21/2 maddesine göre tebliğe gönderilmesini istediği halde talep ile bağlı kalınmayarak müvekkiline ödeme emri gönderildiğini söyleyerek ödeme emri tebliğ tarihinin 06.05.2019 tarihi olarak düzeltilmesini ve ödeme emrinin iptalini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini ayrıca TK 21/2. maddeye göre tebligat gönderilmesi talep edilirken sehven ödeme emri yerine icra emri ifadesinin yazılmasının maddi hata olduğunu bu durumun ödeme emrinin iptalini gerektirmeyeceğini söyleyerek davanın reddini istemiştir....

            -TL den 2009 Şubat-Temmuz aylar arası kira bedeli toplamı 2.400 TL’nin tahsilini istemiştir.Ödeme emri davalıya 27.4.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir.Davalı ödeme emrinin tebliği üzerine kısmı itirazda bulunmuş itirazında kabul ettiği kira bedellerini ödememiştir.Ancak davalı borçlu adına gönderilen ödeme emrinde ödeme süresinin 7 gün itiraz süresi 30 gün yazıldığı anlaşılmaktadır. Gönderilen bu ödeme emri Borçlar Kanunu 260. maddesine uygun bir ödeme emri olarak kabul edilemez.Borçlar Kanunu 260. maddesine uygun olmayan ödeme emri hukuki değer taşımaz.Bu nedenle Hukuki değer taşımayan ödeme emrine dayanılarak tahliye kararı verilemez.O nedenle tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Kararın yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 3.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davacı alacaklının 6.7.2010 tarihinde başlattığı icra takibi üzerine ödeme emri davalı borçluya 12.7.2010 tarihinde tebliğ edilmiş; dava,yasal ödeme süresi olan 30 günün bitimi tarihini takip eden İİK.nun 269/a maddesinde açıklanan altı aylık dava açma süresiden sonra 7.4.2011 tarihinde açılmıştır. Takip dosyasında davacı alacaklı vekilinin isteği üzerine ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle ikinci bir ödeme emrinin tebliğ edildiği görülmekte ise de 12.7.2010 tarihli ilk ödeme emrinin davalıya tebliğindeki usulsüzlük şikayet yolu ile iptal edilmedikçe geçerlidir. Bu nedenle takip kesinleşmiştir. Aynı takipte davalı borçluya ödeme emri tebliğ edildikten ve takip kesinleştikten sonra dava açma süresini kaçıran davacı alacaklının talebi üzerine davalı borçlu lehine oluşan süre aşımını ortadan kaldıracak şekilde davalı borçluya ödeme emri ikinci defa tebliğ ettirilmiş olup, ikinci defa ödeme emrinin tebliğ ettirilmesi dava açma süresi yönünden sonuca etkili değildir....

                UYAP Entegrasyonu