Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, itirazın temelini teşkil eden ödeme emrinin iptal edilmesi karşısında davanın konusuz kaldığı fakat ödeme emrinin usule uygun olmadığını gören davalının salt ödeme emrinin iptalini sağlama imkanı varken ayrıca itirazda da bulunarak işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalının vekalet ücreti ile yargılama giderlerine mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından sürsinde temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nın 67/1. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davalarında dava koşullarından birisi de usulüne uygun icra takibinde bulunulması ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmesidir. Dosyada yapılan incelemede davaya konu icra takibindeki ödeme emrinin ... 1. İcra Mahkemesi'nin 2014/44 E. - 84 K.sayılı kararı ile iptal edilmiş olması nedeniyle itirazın iptali davasına konu usulüne uygun bir ödeme emri bulunmadığı anlaşılmaktadır....

    sürenin ödeme emri iptali davasında söz konusu olduğu, haczin iptali davasında, hak düşürücü süre yönünden mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmadığı belirgin olup, mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

      Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır. Somut olayda; davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadan haciz işleminin uygulandığı belirgin olmakla, kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulmasının kanuna aykırı olduğu hususu dikkate alınarak yapılacak irdeleme sonucuna göre davacının tüm taleplerini karşılayacak ve infazı mükün kılacak şekilde gayrimenkul ve maaş haczine ilişkin bir karar verilmelidir. O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

        Aynı Kanun'un 61/.... maddesinin .... cümlesi gereğince ise; takip bir belgeye dayanıyor ise; onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda, takip talebi ve ödeme emrinde, takip konusu borcun dayanağı olarak .../03/2014 tanzim, 30/.../2015 vade tarihli bono gösterilmiş olup, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; ''Bu zarfta ödeme icra emri vardır'' şerhinin bulunduğu ve takip dayanağı belge suretlerinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın tebligat mazbatası üzerinde yer almadığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gereğince, borçluya sadece ödeme emri gönderilip, takip dayanağı belgelerin eklenmediği göz önünde bulundurularak ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Bu hale göre, yönetim kurulu üyesi bulunduğu kooperatiften tahsil edilemiyen vergi borcunun tahsili için önce kanuni temsilci olması nedeniyle ödeme emri düzenlenerek ilgiliye tebliğ olunması, ödeme emrinde gösterilen hususların yerine getirilmemesi halinde, ödeme emrinden sonraki aşama olan kat'i haciz işlemine tevessül olunması gerekir. Herhangi bir kamu borcu nedeniyle ödeme emri düzenlenip tebliğ edilerek borçluya ödeme emrine karşı yasal yollara başvurması veya mal beyanında bulunması için imkan tanınmadan, doğrudan malvarlığına haciz konulması 6183 sayılı Kanunun sistematiğine aykırı olur ve ödeme emrine karşı ileri sürülebilecek iddialardan kişileri yoksun kılar. Öte yandan; borcun kooperatif tarafından ödenmemesi halinde yönetim kurulu üyelerinin mal varlığına gidileceğini hatırlatan bir yazının yazılmış olması da yönetim kurulu üyelerine ayrıca ödeme emri düzenlenerek tebliğini engellemez....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emri iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....

              Takip talebini takiben borçluya bu talebe uygun olarak bir ödeme emri gönderilmesi gerekir. Ödeme emri, borçluya icra dairesi tarafından takip talebinde belirtilen borcun ödenmesi veya bu konuda itirazlarını bildirmesi amacı ile yapılan resmi bir çağrı ve uyarıdır. Yasada belirtilen ayrık haller dışında ödeme emri tebliğ edilmeden icra takip işlemlerine girişilemez. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmesi ve dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi üzerine ise, yetkisiz icra müdürlüğünce düzenlenen ödeme emrinin geçersiz olduğu dikkate alınarak yetkili icra müdürlüğünce yeni bir ödeme emri düzenlenerek borçluya gönderilmesi gerekir....

                Eldeki davada, bozmaya uyularak bir karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

                  İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız takipte davalıya ödeme emri tebliğ edilmediği, borçlunun 15.08.2018 tarihinde takibe itirazda bulunduğu, itirazın ödeme emri tebliğinden itibaren 7 günlük süre içinde yapılması gerektiği, ödeme emri henüz tebliği edilmeden itiraz süresi başlamayacağından, takip borçlusunun icra takibine itirazının usule uygun yapılmış itiraz kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 12. HD'nin 2020/6620 E- 2021/2293 K sayılı, 02/03/2021 tarihli emsal karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; takip borçlusu itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Ancak borçluya ödeme emri tebliğ edilemese bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece, borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi şikâyet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmez....

                  Mahkemece, Kurumdan; dava dışı şirketin prim borcundan dolayı davacı adına borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı, ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği ve bu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilip edilmediği sorulmalı, ödeme emri ve tebligat evraklarının asılları celp edilmeli, borç tahakkukunun olması veya davacı adına düzenlenmiş ödeme emri olması ancak işbu dava tarihinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde dava menfi tespit davası olarak değerlendirilerek davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmeli, davacı adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin davacıya işbu dava tarihinden önce tebliğ edilmiş olması halinde 7 günlük süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açılıp açılmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davacı adına borç tahakkukunun olmaması halinde hukuki yarar yokluğu gözetilerek karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu