Borçlunun 16.3.2006 tarihinde icra mahkemesine yaptığı ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik başvurusu yasal 7 günlük süreden sonra olup istemin süre aşımından reddi yerine yazılı şekilde ödeme emri tebliğ tarihinin 26.6.2002 olarak düzeltilmesine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) , bozma nedenine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 17.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. ...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme Emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme Emrine İtiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
Maddesine göre çıkarılan ödeme emri tebligatının 30.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince 07/08/2020 tarihinde icra dosyasına itiraz dilekçesinin sunulduğu, bu durumda davacının takipten ve ödeme emrinden icra dairesine itiraz edildiği 07/08/2020 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerektiği, davacı/borçlunun ödeme emri tebliğinden itibaren İİK'nın 16/1. maddesinde belirtilen yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 29/09/2020 tarihinde yaptığı şikayetin süresinde olmadığı, kaldı ki fiziki icra dosyası ve UYAP'a kayıtlı suretinde sadece örnek 7 ödeme emrinin bulunduğu, davacı/borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatında "... Eki : örnek no; 10 ... " ibaresinin sehven yazılmış olduğu, bu durumda ödeme emrinin usulsüzlüğünü kabul etmenin aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olacağı gerekçesi ile davacının ödeme emrinin iptali talebinin reddine karar vermiştir. Davacı/borçlu vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde saydığı nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Anlaşılacağı üzere, "menfi tespit" niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Somut olayda, davacının 2010/1608 sayılı ödeme emri için İdare Mahkemesine yaptığı başvuru tarihi esas alınmakla 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığı anlaşılmaktadır. 2010/1609 sayılı ödeme emrine gelince; davacı idare mahkemesine yaptığı başvuru ile sadece 2010/1608 sayılı ödeme emrine itiraz etmiş, 2010/1609 sayılı ödeme emri için herhangi bir itirazda bulunmamıştır. 2010/1609 sayılı ödeme emri için dava tarihinde hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek gerekmekte olup dava 01.07.2010 tarihinde açıldığından hak düşürücü sürenin geçirildiği açıktır. Bu sebeple 2010/1608 ve 2010/1609 sayılı ödeme emirleri bakımından davanın reddine karar vermek yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2010/14218; 14219; 14220 ve 13951 sayılı takipler hakkında davacıya gönderilen bir ödeme emri bulunmadığından davacının davası menfi tespit davası niteliğindedir....
tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....
Hukuk dairesinin kararında takip ile ilgili olarak asıl alacak ve faiz dışında teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talebinin takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi olması nedeni ile ödeme emrinde yer almasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, hatalı ödeme emrinin tüm borçlulara gönderildiğini ve ödeme emri iptali sebebinin talep edilen alacak kalemi ile ilgili olduğundan tüm borçlular yönünden sonuç doğuracağını, karardan sonra yeni bir ödeme emri gönderilmesi yönünde talepte bulunulmadığını, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmamasına rağmen davacıların adreslerinde haciz tatbikine karar verildiğini, yine davacılara yeni bir ödeme emri gönderilmesine ilişkin karar verilmediğinden dosyada bulunan ihtiyati haciz kararına dayanılarak haciz yapılmasının mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda anılan madde hükmüne göre düzeltme fişlerine karşı dava açma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuran söz konusu tebliğ yapılmadan doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde yasaya uyarlık bulunmadığından vergi mahkemesince ödeme emrinin iptali gerekirken yazılı gerekçe ile onanmasında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 19.10.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
CEVAP : Davalı vekili mahkememize sunduğu 11/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında süre gelen bir ticari ilişki olduğunu, müvekkil ---- tarihinde davacı şirketten ---n almış ve ödemenin iki taksit halinde yapılması konusunda anlaşıldığını, --- gerçekleşmiş ikinci taksit ödemesi de ---- ---- ödeme emri ekte ---- kayıtlarında da görüleceği üzere --- müdürlüğüne----- müvekkil tarafından ödeme emri henüz tebliğ alınmadan ve hatta daha ---- edilmeden önce ödendiğini, müvekkil şirketin ödeme yaptığı 08.11.2021 tarihinde kendisine açılmış bir icra takibi olduğunun bilgisine sahip olmadığı gibi bilebilecek bir konumda da olmadığını, ödeme yapıldıktan 4 gün sonra hali hazırda ödemesi gerçekleştirilen konuya ilişkin bir ödeme emri müvekkile ulaşmış ve müvekkil şirketin de borca itiraz ettiğini, davacı tarafça dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine müvekkilin ödeme emrine itirazı kötü niyetli olmadığını, zira müvekkilin henüz ödeme emrinden haberdar...
Sayılı kararında da değinildiği üzere;" takip tarihinde ve ödeme emri tebliğ edildiği tarihte borçlu vekilinin vekaletnamesinde icra dairelerinde tebligat almaya ve ödeme emri tebellüğüne yetkisi bulunmaktadır. Bu durumda borçlu vekiline yapılan ödeme emri tebligatı geçerlidir."...