un bu yönde beyanda bulunduğu bu tanığında beyanlarının kendi içerisinde çeliştiği ve bu tanığın beyanlarının dosya içerisinde bulunan belgelerde uyuşmadığı, bu tanığın beyanlarına itibar edilmediği, dosya içerisinde bulunan delillerden iddialarının hiçbirisi ispat edilemediğinden boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacının tam kusurlu olduğu, bu kapsamda davalı karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verildiği, Mahkemece ortak çocuğun velâyeti hususunda rapor alındığı, ortak çocuğun kurulu düzeni de olduğu dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, davalı karşı davacı tarafın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, işbu nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra ise iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığından 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince aylık...
ın şirket ortaklığından çıkmasına ilişkin KARARIN TESCİL VE İLANINA, Buna ilişkin işlemlerin davacı ... Müdürlüğü tarafından yerine getirilmesine, Dava dışı ...'ın davalı ... Gıda Restoran İşletmeciliği Tic. Ltd. Şti.'...
DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına dini inancını gerekçe göstererek müzik dinlemesine, alışverişe gitmesine, eve gelen misafirlerin yanına çıkmasına izin vermediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, sadakatsiz olduğunu ve cinsel şiddet uyguladığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. II....
nın yanına gittiği çıkarken de "sen burada bekle" diyerek mağdureye komut verdiği, mağdurenin odayı terketmeye yeltenmesi üzerine sanığın mağdureyi yatağa yatırdığı mağdureden cinsel organını ellemesini istediği mağdurenin karşı çıkmasına rağmen mağdurenin elini tutarak kendi cinsel organına dokundurduğu ve cinsel organını mağdureye sürttüğü bu esnada kapı zilinin çalması üzerine sanığın mağdureyi bıraktığı olanları kimseye anlatmamasını söylediği ancak olaydan sonra mağdurenin olanları ablası olan tanık ...'ya anlattığı tanık ...'nın da mahkeme huzurunda vermiş olduğu beyanında da doğrulamış olduğu üzere tanık ...'nın mağdureye inanmadığı, 23.04.2014 tarihinde sanığın ziyaret amaçlı olarak ailesiyle birlikte mağdurenin evlerine gittiği burada bir süre oturduktan sonra mağdure ve ablası tanık ...'yı araçla gezdirmek için mağdurenin babası olan katılan ...'dan izin aldığı bunun üzerine sanık arabanın anahtarlarını tanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Velayet hukukuna ilişkin olarak mirasen kalan taşınmazların intikali için izin verilmesi hakkında açılan davada Sivrihisar Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk (Aile) Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kısıtlanarak annesinin velayeti altında bırakılan (TMK 419/3. maddesi) ergin çocuğun babası olan muris Rıza Yücel'den kalan malların ve hakların devri ve yönetilmesi ile ilgili işlemler yapılması için veliye izin verilmesi isteğine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, kısıtlanarak annesinin velayeti altında bırakılan ergin çocuğun taşınmazdaki miras hissesinin intikali için istenen izin talebi hakkında velayet hükümlerinin uygulanacağı belirtilip görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...müşterek çocuğun 12/03/2021 tarihinde babasının yanına gelerek LGS sınavlarına kadar babasının yanında sınavlara hazırlandığı, sonrasında da Tokat Zile Fen lisesine okul kaydını yaptırdıkları, davalı annenin ilk önce bu duruma karşı çıkmasına rağmen daha sonra bu duruma engel olmadığı, çocuğun öğrenim hayatının devam ettiği, halen çocuğun burada yatılı olarak okumaya devam ettiği, burada okumaktan ve kalmaktan memnun olup Zile’deki eğitim hayatına devam etmek istediği, bu konuda kararlı ve ısrarlı olduğu, davacı babanın da çocuğu bu yönde desteklediği, çocuğu ile iletişim halinde olup ilgilendiği, davalı annenin de çocuğu Zile’de iken ziyaret ettiği, olumsuz herhangi bir duruma yönelik delil ve ispatın bulunmadığı, müşterek çocuğun 2021 yılının Mart ayından beri fiilen babasının bakım ve gözetimi altında olduğu, anlaşılmakla,idrak çağındaki çocuğun tercihi nazara alınarak davanın kabulü..."...
Somut olayda; Velayet hakkına sahip anne, anneyle çocuğun soyadının farklı olması nedeniyle resmi işlemlerde sıkıntı yaşadığını belirterek çocuğun soyadının annenin soyadı olan Eğirgen soyadıyla değiştirmek istediğini beyan etmiştir. Çocuğun soyadının annenin soyadıyla değiştirmesi nedeniyle çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği,çocuğun duruşmadaki beyanları,toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çocuğun soyadının annesinin soyadı ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince “boşanma nedeniyle velâyet hakkının anneye verilmiş olması, çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi, hukuki mevzuat da buna onay vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi, sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velâyetin babaya verilmesi halinde bu kez baba, velâyet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velâyet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o hâlde baba bu haktan mahrum edilemez....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalının dahilde işleme izin belgesini kullanarak müvekkiline bağlı .. ile akdettiği iki ayrı sözleşme kapsamında 82.250 ton şekeri satın aldığını, davalının bu şekeri kullanarak ürettiği ürünleri yurtdışına ihraç etmesi gerekmekte iken ihracata konu altı adet faturanın sahte olduğunun belirlendiğini, davalının yasal mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı bu eylemi sonucu 36.660 ton şeker miktarı yönünden akdolunan sözleşme hükümlerine göre hesaplanan 111.759,50 TL’yi ödemekle yükümlü hale geldiğini, ancak belirtilen tutarın davalı yanca ödenmediğini belirterek, 111.759,50 TL' nin asıl alacak tutarı olan (fiyat farkı) 40.936,23 TL’ye dava tarihinden itibaren 6183 sayılı yasaya ilişkin faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
Davalı vekili, yurtdışına ihraç etmek üzere davacıdan kumaş alındığını 3065 sayılı yasanın 11/c maddesi uyarınca ihracatçılar tarafından KDV ödenmeyeceğini, müvekkilinin 17.11.2000 tarihli fatura ile ihracatı gerçekleştirdiğini, 3065 sayılı yasanın 11/a maddesi gereğince ihracat istisnasına girdiğinden dolayı KDV tahsil etmediğini, müvekkilinin mal alışında KDV ödemediğini mal satışında ise, KDV tahsil etmediğinden hazineden bir alacağı doğmadığını, davacı şirketin kendi yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dava konusu cezaya muhatap kaldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....