Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava münhasıran velayet hakkına sahip davacı annenin çocuğun soyadının haklı nedenle değiştirilmesine yöneliktir. Çocuğun hangi soyadını alacağı konusunda, yukarıda gösterildiği gibi Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesinde, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda, Soyadı Nizamnamesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemelere göre çocuk; evlilik içinde doğmuş ise; ailenin, başka bir ifade ile babanın: evlilik dışında doğmuş, babayla bir soybağı kurulmamış ise anasının: soybağı ana ve babanın sonradan evlenmesiyle veya tanıma (TMK. m.295) yahut da mahkeme kararıyla (TMK. m. 301) kurulmuş ise babasının soyadını almaktadır. Bu düzenlemelerden çıkan sonuç şudur; çocuğun soyadı, ana ve babasıyla soybağı ilişkisini göstermektedir....

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak; davacı, babası ve annesinin kendisi 2 yaşındayken boşandıklarını, annesi ve merhum anneannesi ve dedesinin yanında büyüdüğünü, fiilen onların soyadı olan Baran'ı kullandığını, babasıyla bu güne değin çok az görüştüğünü, mevcut soyadının alay konusu olduğunu, resmi evrak ve fiili hayattaki farklı soyadının karışıklığa sebebiyet verdiğini, alacağı diplomada gerçekte kendisine bakan kişil olan annesinin soyadını kullanmak istediğini belirterek soyadının değiştirilmesini istemiştir. Öncelikle soyismi değişikliği bir soy bağı davası değildir. Değişiklik yapıldığında kişilerin aile bağları, hısımlık ve buna bağlı mirasçı olabilme durumlarında bir değişiklik meydana gelmez. Bununla birlikte aile içindeki dargınlıklık, görüşmeme, beşeri ve duygusal ilişkinin zayıf olması şeklinde davacının belirttiği bu nedenlerin 4721 sayılı TMK.nun 27. maddesi anlamında soyismini değiştirmesi konusunda haklı neden olarak kabulü mümkün değildir....

Aile Mahkemesi’nin 30/05/2012 tarih, 2012/46 Esas ve 2013/361 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuğun bütün resmi ve diğer işlemleri ile müvekkilinin ilgilendiğini, müvekkili ile çocuğun soyadı farklılığının sorun yarattığını, çocuğun da bu durumu sorguladığını belirterek çocuk T6 soyadının Satıç olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA Davalı davaya cevap vermemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; müşterek çocuğun, davacı anne ile soyadının farklı oluşunu sorun ettiği, çocuğun ruhsal gelişimi yönünden çocuğun soyadının, davacı annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği, velayet hakkı kapsamında, davacı annenin çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çocuğun soyadının Satıç olarak değiştirilmesine karar verilmiştir....

Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunludur.Velayet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu, velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyecektir. (TMK m. 27) ."...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde, nüfus kaydında "..." olan adının ve soyadının "...olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde nüfus kütüğünde yazılı olan ad ve soyadının ... olmasına karşın çevrede küçüklüğünden beri kendisini büyüten annesinin akrabaları yanında kaldığını adının ... soyadının ise ... olarak bilindiğini ileri sürerek ... olan ad ve soyadının ... ... olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur....

    Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde, üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, aksine çocuğun soyadının annenin soyadıyla değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunduğu anlaşılmış olup, Anayasa Mahkemesinin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları da gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

    Çocuğun üstün yararı gereği, velayetin anneye verilmesi halinde, anne hiçbir gerekçe göstermeden, sırf velayetin kendisinde olduğunu ileri sürerek çocuğa kendi kızlık soyadının verilmesini isteyemez. Anne tarafından çocuğun soyadının değiştirilmesi davası açıldığında, çocuğun üstün yararına bakılır. Eğer çocuğun üstün yararı varsa annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir. Üstün yarar yoksa davanın reddine karar verilmelidir. Somut olayda, velayet hakkına sahip davacı anne evlendiği yeni eşi ... ortak çocuk tarafından baba olarak bilindiğini, çocuğun okulda onun soyadını kullandığını ileri sürmüş, ancak çocuğun soyadının kızlık soyadı olan "..." olarak değiştirilmesini talep etmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden çocuğun soyadının annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır....

      nın nüfus kaydında "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesini istemiş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm C.Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 321. (önceki 743 Sayılı Yasanının 259.) maddesi hükmüne göre doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe çocuğun da soyadı değişmez. O halde velayete sahip ana dahi bu hakka dayanarak çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz. Bu nedenle mahkemenin ananın velayeti altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davaya bakması yasaya aykırıdır....

        Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, az önce açıklanan tanık beyanlarından çocuğun soyadının annenin soyadı olarak değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı Nüfus Temsilcisi dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hatalı olduğunu, evlilik birliği içinde doğan çocuğun bildirim üzerine babanın soyadını alacağını, kanunda çocuğun annenin soyadını alabileceğine ilişkin kanunda düzenleme olmadığını, HMK 27. maddesi anlamında hakılı nedenlerin olmadığını, davacının soyadı olan Gürsoy soyadının 2525 sayılı kanuna aykırılık teşkil etmeyip, genel ahlaka ve adaba uygun olduğunu, gülünç yada söylenmesinin zor olmadığını belirterek karaın kaldırılmasını talep etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu