Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olay küçük İshak Melih yönünden değerlendirildiğinde; Küçük olup velayeti annede bulunan ...'in "Pelen" olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava Evlilik birliği dışında doğan küçük ...'in babasının tanımasıyla kazandığı "..." soyadının velayet hakkı kapsamında annenin soyadı olan "..." soyadı ile değiştirilmesi istemine ilişkin olup velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi istenilen İshak Melih ergin kişi değil, çocuktur, davacı annenin velayeti altındadır....
Somut olayda;Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, çocuk ile de görüşerek rapor sunan uzmanın "...çocuğun soyadının annenin soyadı olarak değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olacağına" ilişkin rapor içerik ve görüşü, bir kısım tanıkların somut inandırıcı beyanlarına göre de çocuğun bu soyad değişikliğini ısrarla istemesi hatta bir tanığa "soyadını değiştirebilmek için 18 yaşının bitmesini beklemesinin gerekip gerekmediğini"dahi sorması dikkate alındığında soyad değişikliğinin çocuğun üstün yararına olacağı anlaşılmaktadır.Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı ,davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata yapılmadığı,yeterli,denetime açık,hükme elverişli,dosya içeriğine uygun gerekçe ile...
Aile Mahkemesinin 28.12.2018 tarihli ilamı ile "Alınan sosyal inceleme raporu dikkate alındığından çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi nedeniyle çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği tespit olunmadığı gibi dinlenen tanık beyanları ile de çocuğun soyadının anne soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği, evlilik birliğinin sona ermesiyle kendisine velâyet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirilmesini engelleyen yasal bir düzenlemenin bulunmadığı ve söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı olmadığı, çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumun değişmeyeceği" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar üzerine davalı-karşı davacı baba tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Temyiz Sebepleri Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 321 ... maddesinin halen geçerli ve emredici bir hüküm olduğunu, işbu davada çocuğun ... yararının var olup olmadığı yönünden delillerinin değerlendirilmediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından cevap dilekçesinin yok sayıldığını, çocuğun soyadının değiştirilmesi halinde annenin yeni evlilikle aldığı iki soyadının daha fazla karmaşaya neden olacağını, hatta babasının belli olmadığı izlenimi doğurabileceği, davacının iddialarının ise hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bilirkişinin raporunda açıkça hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirmeyi yaptığını, raporun dikkate alınmaması gerektiğini, velâyetin sonradan babaya verilmesi halinde tekrar soyadı değişikliği mi yapılacağı, soyadının değiştirilmesinin çocuğun menfaatine olmadığını, çocuğun soyadının aynı kalmasında da menfaatinin olabileceğinin dikkate alınmadığı, bu davada yasal hasım yada muvafakat veren olabileceğini davanın açılmasına sebep olmadığı...
Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken bu isteğin esastan incelenerek dava şartı yokluğundan karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, evlilik dışı çocuğunun soyadının değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; soyadı düzeltimi istenen küçüğün babası ile evlilik dışı ilişki yaşadığını, bu ilişkiden 2000 yılında ...'in dünyaya geldiğini, çocuğu 2001 yılında kendi nüfusuna kaydettirdiğini, bir yıl sonra da babanın çocuğu tanıma yoluyla kendi nüfusuna aldığını, ancak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin bulunmadığını ileri sürerek küçüğün "..." olan soyadının annesinin soyadı olan "..." şeklinde değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 4721 Sayılı Medeni Kanunun 321....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin, ilgili kararın gerekçesi olarak davacının velayet hakkını göstermişse de soyadın kullanılmasının velayet hakkı ile ilgisinin bulunmadığını, davacının beyanlarında ve mahkeme kararında da belirtildiği gibi çocuğun beyanları da soyadının değişmesi yönündeyse de bu beyanlar annesi tarafından kendisine öğretilmiş beyanlar olduğunu, soyadı değişikliğinin çocuğun üstün yararını koruması gerektiğini, soyadının değişmesinin hiçbir surette çocuğun menfaatine hizmet etmediğini, davacının açtığı haksız, hukuki dayanaktan yoksun soyadı değişikliği davasının mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu, çocuğun soyadının değiştirilmesi ve annenin soyadını alması davasıdır....
Çocuğun isminin Enes olarak değiştirilmesi konusunun velâyet sahibi annenin genel mahkemelerde açacağı davayla mümkün olacağından bu talebin yerinde görülmediği, soyadının değiştirilmesi yönündeki talebin ise, davalının kabul beyanı göz önüne alınarak, Aile Hukukunu ilgilendiren mevzuat kapsamında olduğu ve bu husustaki uluslararası sözleşme ve Anayasa Mahkemesi kararları ile tarafların karşılıklı olumlu beyanlarının değerlendirildiği" gerekçesiyle, davanın kabulü ile müşterek çocuğun Karahanlı soyadının, davacı anne T1 kullandığı Cantürk olarak değiştirilmesine, küçüğün isminin değiştirilmesi konusunda ise davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir....
Anayasa Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır." hükmünün Anayasaya aykırı olmadığına ...r vermiş, buradaki “aile soyadı” deyiminden babanın soyadının anlaşılacağını belirtmiştir. (AYM, 02.07.2009, 2005/114 E. -2009/105 K.). Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan ...'nın "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine ...r verilmiştir. Evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı "..." aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "..." soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen ... ergin kişi değil, çocuktur....
Yukarıya alınan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece, davanın, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiğinden davanın görev yönünden reddine kararı verilmesi gerekirken, bu isteğin esastan incelenerek kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya uygun düşmediğinden bozmayı gerektirmiştir....