Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu itibarla kadının şahsi ilişkiye yönelen istinafı kabul edilerek çocukların yaşları nazara alınıp her ay 1. ve 3. hafta sonları yatılı, dini bayramlarda yatılı, Kasım ara tatilinin tamamı sömestri tatilinin 1 haftası ve yazın bir ay olmak üzere anne ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davalının, davanın kabul edilmiş olmasına yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-) Davalının, çocuklarla kendisi arasında kurulmuş olan şahsi ilişkiye yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının çocuklarla anne arasında kurulmuş olan şahsi ilişkiye yönelik 2....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yapılan yargılama sonunda mahkemece; davanın kabulü ile davacı için takdir edilen aylık 1.300 TL yoksulluk nafakasının aylık 1.600 TL'ye çıkarılmasına, karşı davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kaldırılarak davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava yoksulluk nafakasının artırılması, karşı dava yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu, davanın kabulüne karşı davaların reddine karar verilmiştir. 6763 sayılı yasanın 41.maddesi ile değişik HMK'nun 341/2. maddesi gereğince; miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....

Davacı yanca sunulan iyileştirme projesinde esas olarak şirket faaliyetlerinden elde edilecek gelir, alınacak yeni işlerden elde edilecek kar, satış karı ve gelirinin artırılması,şirketin yönetim ve temsili şeklinin değiştirilmesi, tasarruf tedbirleri, stok mallarının satışı ile elde edilecek gelirler, şirket ve üçüncü kişilere ait taşınmazın satışı, artırılacak sermaye için yeni ortak alınarak dış kaynak sağlanması ve yurt dışı faliyetlerinin yeniden düzenlenerek karlılığın artırılması olarak belirlenmiştir. Şirkete ait stok ve aktiflerin satışı suretiyle varlığın azaltılması iyileştirme projesi olarak kabul edilemeyeceği gibi, şirketin gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı faaliyetlerinden elde edilecek karın artırılmasına ilişkin somut sözleşme veya iş bağlantılarına ilişkin delil de sunulmamıştır....

    Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Bu itibarla nafaka davaları açıldığı tarih itibariyle hüküm ifade edeceğinden, somut olayda hüküm altına alınan tedbir nafakalarının dava tarihi olan 21.11.2008 den itibaren hüküm altına alınması gerekmektedir....

      Bu nedenle davacının iştirak nafakasının kaldırılması talebi yerinde değil ise de hükmedilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılması ve son yıllarda ÜFE deki artış oranının fazla olmasından kaynaklı olarak müşterek çocuğun iştirak nafakasının ulaştığı tutarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, müşterek çocuğun giderleri ve ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra davacının elinde kalan geliri ile geçimini sağlama imkanı, hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirildiğinde yüksek olduğu, nafakanın azaltılması gerektiği, ayrıca nafakanın ileri yıllarda ne oranda artacağına ilişkin düzenlemenin de yeniden belirlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. İlk Derece Mahkemesince davacının iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddi kararı isabetli ise de azaltılması talebin reddi hatalı bulunmuştur....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; tarafların 2005 yılında evlendikleri, müşterek iki çocuklarının olduğu, davalının davacıya "aptal, salak, gerizekalı" şeklinde hitap ettiği, davalının hırsızlık yaptığı, bunları davacıya ve tanıklara itiraf ettiği, son gün tartışmadan sonra çocukları davacı babaya bırakarak evden ayrıldığı, o tarihten sonra dönmediği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının kusurlu olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar Mehmet Enes ve Muhammed Said Levent'in velayetinin davacı babaya verilmesine, anne ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme kararının vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

      Aile Mahkemesinin 2014/408 esas 2016/434 karar sayılı ilamı ile kurulan şahsi ilişkinin kaldırılmasına, yerine müşterek çocuk 06/09/2011 doğumlu Nazire Nur ile davalı-davacı anne arasında Küçüğün okul durumuna engel olmamak kaydı ile her ayın 1.ve 3.hafta sonu cumartesi günü ve dini bayram günlerinin 2.günü saat 11:00- 15:00 saatleri arasında davalı - davacı anne ile kişisel ilişki tesisine, Birleşen 2019/665 esas sayılı dava dosyası yönünden davanın reddine karar verildiği görüldü....

      Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. ./.. -2- O halde; nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

        davanın kabulü ile baba ile küçük arasında kurulan şahsi ilişkinin tamamen ortadan kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....

        Dosya kapsamında erkeğin alkol, uyuşturucu kullandığı iddia edilmiş ise de, bu hususta görgüye dayalı ya da rapor şeklinde başkaca bir delil bulunmadığı, taraflar arasında yaşanan tek bir şiddet olayının olduğu, şiddet olayı sonrasında da alınan raporda alkolsüz olduğunun tespit edildiği, babanın çocuklara yönelik olumsuz bir davranışının dosyaya yansımadığı, kadın tanıklarının dahi çocuklar ve baba arasındaki ilişkinin iyi olduğuna dair beyanda bulundukları, yine çocukların inceleme tarihi itibariyle geldikleri yaşları dikkate alındığında ilk derece mahkemesince kurulan içtihatlara uygun düzenli ve yatılı kişisel ilişki baba ile çocuklar arasındaki ilişkinin geliştirilmesi, çocukların baba sevgisini tatması, yönünden küçüklerin menfaatinedir. Çocukların baba ile yatılı kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektirir bir durum da dosyaya yansımamıştır. Bu haliyle davacı kadının kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        UYAP Entegrasyonu