Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Velayeti anneye verilen ortak çocuk Eyüp Ensar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yetersiz olup babalık duygularını tatmine elverişli değildir. Bu nedenle gerekirse idrak çağındaki çocuğun da görüşü alınarak velayeti annede bulunan çocukla baba arasında, yarıyıl tatili ve yaz tatilinde de yatılı olacak şekilde daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Somut olayda, dosya içinde bulunan sosyal inceleme raporunda da belirtildiği üzere çocuğun babasının kendisini kaçırmasından korkmadığını, ancak o gün yaşananları hatırlayacağı için endişe duyduğunu, görüşme verilmese dahi babası isterse kendisine zaten ulaşabileceğini beyan ettiği, ortak çocuğun bu beyanı ile aslında babasının kendisine ulaşmasını istediği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, ilk derece mahkemesince verilen davanın reddi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun kabulü ile kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
in ana-babasının çocukla ilgilenmediğini, çocuğun koruma altına alındığını, evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılırken küçüğün ana-babasının rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 305. maddesi; bir küçüğün evlat edinilebilmesi için, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olmasının gerektiğini, evlat edinmede herhalde küçüğün yararının bulunmasının şart olduğunu, 309. maddesi; evlat edinilebilmesi için küçüğün ana, babasının rızasının alınmasının zorunlu olduğunu, 311/son maddesi; küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen ana, babanın rızasının aranmayacağını hükme bağlamıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; küçük .....'in 18.04.2008 tarihinde doğduğu, ana ve babasının 2009 yılında şiddet nedeniyle fiilen ayrıldıkları, anne.....'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Nafaka Taraflar arasındaki "boşanma" ve "nafaka" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı (koca)'nın anne yanında bulunan çocukla kişisel ilişkisinin geçici olarak düzenlenmesi yönündeki tedbir isteği hakkında, dava sırasında bir karar verilmemiş ise de, kararın kesinleşmesinden sonra, çocukla kişisel ilişkisinin engellenmesi halinde bu hususta düzenleme yapılmasını istemesinin mümkün bulunmasına göre davacı-davalı (koca)'nın tüm, davalı-davacı (kadın)'ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Nafaka davalarında hüküm altına alınan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmı...
OLAY VE OLGULAR Katılanın hemşire olarak görev yaptığı hastahaneye serviste yatmakta olan çocuğunu ziyarete gelen sanığın yanında ziyarete yasaklı olan çocukla ziyaret yerine girmek istemesi nedeniyle katılan tarafından "Beyefendi çocukla ziyaret yasaktır" şeklinde uyarılması üzerine sanığın katılana hitaben "Hımm yasak ne güzel diyorsun a***koyim" şeklinde söz söylediği iddiasıyla kamu davası açılmış ve yargılama sonucu beraat kararı verilmiştir. IV. GEREKÇE Sanığın katılan tarafından uyarılması üzerine olay ve olgular bölümünde belirtilen olaya ilişkin ve katılana yönelik sözleri söylemesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. V....
Bu bakımdan velayeti davacı-davalı anneye verilen çocukla davalı-davacı baba arasında ayın belirli haftalarında yatılı da kalacak şekilde uygun kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK.md.438/7). SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple, gerekçeli kararın hüküm bölümünün 4. bendindeki, müşterek çocukla baba arasındaki kişisel ilişkiye yönelik “her ayın 1. ve 3. Pazar günleri, dini bayramların 2. günü saat 09.00 ile 17.00 arası” sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, yerine “ her ayın 1. ve 3....
Bu durumda, bu çocukla ilgili velayete ilişkin düzenleme yapılmasının yasal dayanağı kalmamış, dava konusuz hale gelmiştir. Açıklanan nedenlerle davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 16.06.2016 gün ve 2016/11837 esas, 2016/11766 karar sayılı onama kararının bu çocuk yönünden kaldırılmasına ve ortak çocuk ...’ın velayetinin değiştirilmesi davası konusuz hale geldiğinden, bu çocukla ilgili olarak yeniden hüküm oluşturulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalının ortak çocuk...'ın velayetinin değiştirilmesi davasına yönelik karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440/1-4 maddesi gereğince kabulüyle, Dairemizin 16.06.2016 gün ve 2016/11837 esas, 2016/11766 karar sayılı onama ilamının bu çocuk yönünden KALDIRILMASINA, kararın bu kısmının yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, ortak çocuk 11.08.2006 doğumlu....'...
Ancak; 1-Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan ve fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan 3 ay 15 gün hapis cezasının, TCK’nın 50. maddesinin 3. fıkrası gereğince, aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi, 2-Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocukla ilgili her ne kadar dosya arasında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinin Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenmiş 30/12/2009 tarihli rapor fotokopisi bulunsa ve 02/04/2010 tarihli celsede adli muayene raporlarının asıllarının gönderildiği zapta geçmiş ise de dosya arasında rapor aslının bulunmaması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeyerek...
O halde; çocukla davalı baba arasında soybağı kurulmasına yönelik olarak dava açılıp açılmadığı araştırılarak, açılmışsa sonucunun beklenmesi, açılmamışsa gerekirse bu davayı açmak üzere davacıya süre verilerek öncelikle bu ön sorunun çözülmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
Düzenleme yapılırken; çocukla ana/baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecek idiyse, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi, yani çocuğun farazi düşüncesinin esas alınması gerekir....