Aile Mahkemesi'nin 2020/444 esas ve 2020/447 sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin boşanma kararıyla beraber davalıya verildiğini, davacının Şanlıurfa'da yaşadığını, herhangi bir gelirinin olmadığını, mahkeme kararında belirtilen şekilde çocukla şahsi ilişki kuramadığını, davacı boşanırken tehdit altında kalarak boşandığını ve bu nedenle istinafa başvurduğunu, istinaf talebinin reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne başvurduklarını, çocuğun velayetinin tehdit sonucu elinden alındığını, iradesinin sakatlandığını, ondan sonra da çocukla görüşemediğini belirterek, 1,5 yaşında olan çocuğun velayetinin değiştirilerek anneye verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise şahsi ilişki günlerinin daha iyi şekilde düzenlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların Ankara 5....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; velâyetin anneden alınmasını ve babanın çocukla olan kişisel ilişkisinin sınırlandırılmasını gerektirecek sebeplerin ispatlanmadığı, sorunların taraflar arasındaki çatışmadan kaynaklandığı çocuğun bu çatışmadan etkilendiği, kişisel ilişkinin çocuğun gelişimi ve babalık duygularının tatmini için elzem olduğu gerekçesi ile; çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ve birleşen velâyetin değiştirilmesi davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tarafların vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1....
Davalı baba davacı annenin ortak çocukla müvekkili arasındaki bağları kopartmaya çalıştığını, çocukla görüşemediğini, mahkeme ilamında belirlen şahsi ilişki günlerinin sürelerini davacının kendiliğinden kısaltarak çocukla görüşmesine izin verdiği, çocuğa aldığı hediyeleri çöpe attığını, davacı annenin de sonradan evlenip başka bir soyadı almasının da mümkün olduğunu belirterek açılan davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş ve bu karara karşı davalı baba tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Dava, ortak çocuğun soyadının, davacı annenin bekârlık soyadı ile değiştirilmesine yöneliktir....
Dava, velayeti davacı annede olan çocukla davalı baba arasındaki mevcut kişisel ilişkinin kaldırılması yahut değiştirilerek yeniden düzenlenmesi istemine yöneliktir (TMK'nun 323,324 m.leri). TMK'nun 323. m.sine göre, ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Kişisel ilişki düzenlenmesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla, ana- baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi ana-baba içinde bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır .Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunun tatmin edecek nitelikte olmalıdır.Kişisel ilişkiye dair ilam maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir....
Aile Mahkemesinin 2011/709 esas 2012/279 karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuk Taha Yaşar'ın velayetinin davalı anneye verildiğini, davalının ortak çocukla birlikte Almanya'da yaşadığını, davalının Almanya'da yabancı biriyle evlendiğini, ortak çocuğun bu yabancının kültürü ile yetişmekte olduğunu, çocuğun Türk kültüründen uzaklaştığını, davacının çocuğuna bakmak istediğini, eşinin de davacıyı bu konuda desteklediğini, davalının ortak çocuğu erkeğe göstermediğini, boşanma ile kurulan şahsi ilişkinin davalının inisiyatifine bırakıldığını, zira davalı izne Türkiye'ye gelmediğinde şahsi ilişkinin kurulamayacağını, davalının izne geldiğinde müvekkiline haber vermediğini, bu nedenle müvekkilinin şahsi ilişki hakkını kullanamadığını, bu nedenle çocuğun psikolojisinin bozulduğunu, davalının çocukla yeterince ilgilenmediğini, davalının devlet desteği ile yaşamını sürdürdüğünü, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olduğunu belirterek ortak çocuğun velayetinin davalıdan alınarak...
DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Çocuk ile ana ve babası birbirleriyle düzenli şekilde kişisel ilişkiyi elde etmek ve sürdürmek hakkına sahiptirler. Bu tür kişisel ilişki, çocuğun sadece yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, 27.04.2015 tarihli bozma ilamımızda da belirtildiği üzere kadının eşini beğenmediğini, iğrendiğini söylediği, hakaret ettiği, serbest yaşamak istediğini söyleyip evden ayrıldığı, buna karşılık erkeğin de eşini aile yakınlarının yanında 13 yaşındaki bir çocukla olan fotoğrafını kastederek çocukla ilişkisi olmakla suçladığı, eşine "...." dediği anlaşılmakladır. Gerçekleşen bu durumda, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekmektedir....
Ancak; 1) Sanığın, suça sürüklenen çocuk ... ile müştekiye ait tekel bayiine giderek sigara almak için 100,00 TL parayı müştekiye verdikten sonra para üstü olarak 96,40 TL alıp akabinde para üstü olarak verilen 50 TL'nin değiştirilmesini istemeleri üzerine, sanığın yanındaki suça sürüklenen çocukla müştekinin dikkatini dağıtmaları sonucu müştekinin daha önce verilen 50 TL'yi geri almadan kasadan yeniden 50,00 TL çıkartıp sanığa vererek , sanığın suça sürüklenen çocukla birlikte suça konu bu parayı çalması şeklinde gerçekleşen eylemde, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 2) Sanığın, suça sürüklenen çocuk ... ile ihbar üzerine kolluk tarafından yakalanınca , yapılan üst araması sonucu ele geçen suça konu paranın kolluk tarafından müştekiye iade edildiğinin anlaşılması karşısında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, 3) Sanığın tekerrüre esas alınabilecek Sivas 2....
Dayanak ilam çocukla kişisel ilişkinin kurulmasına yönelik olup buna ilişkin kanuni düzenleme Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabı olan Aile Hukuku kısmında yer almaktadır. Diğer bir anlatımla çocukla baba arasındaki şahsi ilişkinin tesisine yönelik ilamlar aile hukukundan kaynaklandığından kesinleşmeden icraya konulamaz. Hal böyle iken, söz konusu ilamda tedbir mahiyetinde bir hüküm de yer almadığına göre "takibin iptali" yönünden istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, "icra emrinin iptali" ile yetinilmesi isabetsiz olduğu gibi, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verildiği, adı geçenin yargılamada kendini vekille temsil ettirdiği halde, lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru değildir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; kadın tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davası olup karşı dava ise erkek tarafından açılan anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, müşterek çocuk Tuana'nın velayetinin babadan alınarak anneye verilmesine, erkeğin karşı davasının ise reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....