Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde, mahkemesince çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin her hafta sonu ve kademeli olmayacak şekilde düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde kademeli kişisel ilişki kurulması da hatalı olmuştur. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden müşterek çocuk ile baba arasında resen yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılmak suretiyle hükmün HMK 353/1- b,2'inci maddesi uyarınca düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından incelemenin duruşmalı yapılması istemiyle taraflarca temyiz edilmiş ise de; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinde çocukla kişisel ilişkinin düzenlenmesine ilişkin verilen kararların Yargıtayda duruşmalı olarak inceleneceğine dair bir düzenleme bulunmadığı gibi işin niteliği gereği temyiz incelemesinin öncelikli olarak yapılması zorunlu olduğundan, davalının duruşma isteğinin reddine karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının...

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı anne tarafından duruşmalı temyiz edilmiş ise de; HMK'da çocukla kişisel ilişki kurulması davalarının duruşmalı inceleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, ayrıca acele işlerden olduğundan duruşma talebinin reddine karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 292.10 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 30.01.2014 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar, ortak çocukları 20.08.2008 doğumlu ....'ın velayeti anneye verilmiş baba ile ortak çocuk arasında aynı veya ayrı şehirde bulunmaları durumuna göre kişisel ilişki düzenlenmiştir. Bu davada davacı, ortak çocukla arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini istemiş mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Boşanma hükmü ile kurulan kişisel ilişkinin yeterli olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı baba ...., davalı anne ile ortak çocuk ise....yaşamaktadırlar....

        Dosyada davacının, çocukla kişisel ilişki kurma hakkını amacına aykırı kullanacağına ilişkin veya babanın bu haktan yoksun kılınmasını gerektirir delil ve ciddi bir olgu yoktur. Bilirkişi “çocuğun yaşı itibarıyla özerk davranışlarda bulunacağı dönemde olduğunu, anne, baba ve aile kavramlarının açık olmaması sebebiyle karmaşa yaratacağını, kişisel ilişkinin zihinsel, psikolojik ve sosyal gelişimine zarar verebileceğinin düşünüldüğünü, bu bakımdan bu ilişkinin çocuğun psikolojik gelişimi açısından risk oluşturduğunu” bildirmektedir. Görüldüğü gibi rapor, nesnel delil ve olgulara dayalı değil, ihtimal ve varsayıma dayanmaktadır. Çocuktan evlat edinildiği gerçeğini gizlemek, ileride idrak çağına ulaştığında bunu öğrendiğinde daha derin psikolojik yıkıntıya uğramasına yol açabilir. O sebeple babanın açtığı kişisel ilişki kurulması isteğine ilişkin davanın reddedilmesini doğru bulmuyorum....

          Dava çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. Kişisel ilişkinin kurulması davası, basit yargılama usulüne tabi işlerden değildir (HMK md. 316- 322) Velayet düzenlemesinin yanı sıra kişisel ilişki kurulurken de; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK md. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Dosyanın incelenmesinde; tarafların İstanbul 14....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkindir. Taraflar daha önce boşanmış, velayet anneye verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Dava ise 04.10.2013 tarihinde açılmıştır. Davacı anne, kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir yeni bir neden ve maddi olgunun varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulmamıştır. Öte yandan davacı annenin velayeti kendisine verilen müşterek çocuk ... ile davalı baba arasındaki kişisel ilişkiyi fiili ayrılıkları döneminde ve boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da engellediği anlaşılmaktadır....

            Dolayısıyla tarafların haftasonu yatılı kişisel ilişki tesisine ilişkin bir talepleri bulunmadığı halde mahkemece talep aşılarak çocukla baba arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günleri yatılı kişisel ilişki kurulması doğru olmamıştır. Bununla birlikte her ne kadar davalı kişisel ilişkinin her pazar günübirlik olarak kurulmasını istemiş ise de; velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında “Her hafta sonu” şeklinde kurulacak olan kişisel ilişki, davacı annenin velayet görevini yerine getirmesini engelleyeceği gibi davacı anneyi her hafta sonu eve bağlı hale getirecektir. Öte yandan; mahkemece 1. yarıyıl ara tatili Cumartesi saat 10.00'dan Cuma saat 18.00'a kadar kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş ise de; davacı dava dilekçesinde sömestr tatili dışında ara tatilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin bir talepte bulunmamış ve davalı da cevap dilekçesinde bu yönde bir talep ileri sürmemiştir....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi talebi ile açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke, “Çocuğun üstün yararı"dır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m.4/b)....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Çocukla Tesis Edilen Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar, anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşanmışlar müşterek çocuğun velayeti anlaşmaları uyarınca davacıya bırakılmış, çoçukla baba arasında kişisel ilişki de tarafların anlaştıkları şekilde düzenlenmiştir. Karar, 18.09.2013 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise üç ay sonra 08.01.2014 tarihinde açılmıştır. Davacı, boşanma kararında yer alan kişisel ilişki süresi içerisinde davalının gözetim ve bakım yükümlülüğünü ihmal ettiğini, çocuğun bundan olumsuz olarak etkilendiğini ileri sürerek kişisel ilişkinin kaldırılmasını, bunun kabul edilmemesi halinde yeniden düzenlenmesini istemiştir. Müşterek çocuk 12.12.2012 doğumludur....

                UYAP Entegrasyonu