Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: 26/11/2020 tarihli sosyal inceleme raporunda annenin velayet sorumluluğunu üstlenmeye engel bir durumunun görülmediği, velayetinin değiştirilmesini gerektirir bir durum bulunmadığının bildirildiği gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, her ne kadar açıkça kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talep edilmemiş ise de çoğun içinde azı da vardır kuralı ve velayetin kamu düzenini ilgilendirmesi ve daha önce boşanma davası sırasında kurulan kişisel ilişki süresinin Yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığı belirtilerek 2018/599 Esas 2018/574 Karar sayılı 24/10/2018 tarihli ilamında kurulan kişisel ilişkinin yeniden genişletilerek düzenlenmesine karar vermek gerekmiştir....

Dava; velayetin değiştirilmesi, olmadığı takdirde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkindir. Dava, 30.11.2020 tarihinde Aydın 1. Aile Mahkemesinde açılmış, davalı kendisinin ve çocuğun İzmir'de ikamet ettiğini ileri sürerek yetkisizlik itirazında bulunmuş; mahkemece de, genel yetki kuralı esas alınarak "davalının ve müşterek çocuğun son yerleşim yerinin İzmir olduğu” gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Oysa dava “velayetin değiştirilmesi" isteğine ilişkin olup, çekişmesiz yargıya dahildir (HMK m. 382/2- b- 13- 15). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir (HMK m.384). Bu kurala göre, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde dava açabilir. Dava, davacının oturduğu yerde açılmış, davalı da bunun aksini iddia etmemiştir....

maddi-manevi ilgilenmediğini, tüm bu nedenlerle kişisel ilişki tesisinin kaldırılmasını talep etmiştir....

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-İştirak ve Yoksulluk Nafakasısının Kaldırılması-Protokol Hükmünün İptali-Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından asıl davada davalı anne ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki, menfi tespit davasının reddi, yoksulluk nafakası ve protokolde tanınan diğer mali hakların Nisan 2014 tarihinden itibaren kaldırılmaması, bölge adliye mahkemesi tarafından protoldeki kira yardımı ile ilgili maddenin kaldırılma tarihinin velayetin değiştirilmesine ilişkin kararın kesinleşme tarihi olarak değiştirilmesi ve sağlık sigortasına ilişkin maddenin kaldırılmasına ilişkin davanın reddi kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine...

    Mahkemece ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulurken, babanın cezaevinde bulunması durumunda ve tahliye olmasından sonraki dönem için ayrı ayrı düzenlenmiş, kademeli bir kişisel ilişki tesis edilmiştir. Değişen koşullara göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden ortak çocuklar ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru olmadığı gibi davalının cezaevinde bulunması durumunda da görüş ve ziyaret imkanı araştırılmadan kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Ceza ve tutukevinin, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla mevzuat çerçevesinde görüşme imkanı ölçüsünde, çocukla tutuklu veya hükümlü ebeveyni arasında kişisel ilişki tesis edilebilir....

      de bulunan davacı (baba) yanında çocuğun sağlık sorununun çözümlenmesinin sağlık imkanları bakımından daha kolay ve elverişli olacağı” gerekçesiyle velayetin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının, kişisel ilişki tesisi için 03.06.2013 tarihinde çocuğu alıp ...'e götürdüğü, bir daha davalıya teslim etmediği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Çocuğun sağlık sorunlarına kayıtsız kaldığına ilişkin bir delil mevcut değildir. Çocuğu ile yeterince ilgilendiği mahkemece de esasen kabul edilmiştir. Çocuğun baba yanındaki yaşam ortamına uyum sağlamış olması, tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Dosyadaki deliller, velayetin değiştirilmesini haklı gösterecek yeterlikte bulunmamaktadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

        Taraflar ve idrak çağında olan ortak çocuklar ile görüşülerek oluşturulan sosyal inceleme raporunda çocukların fiili ayrılıkta anne yanında kaldıkları, boşanma durumunda velayetlerinin anneye verilmesini istedikleri, uzman tarafından da velayetin anneye verilmesinin onların yüksek yararlarına olacağı belirtildiği dikkate alındığında velayet hakkının davacı anneye verilmesinin yerinde olduğu, davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır. Çocukla ana-baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktadır. Ancak, kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır....

        Bununla birlikte velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayete ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....

        Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). (1) Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. (2)Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK md. 324). Çocuklar ile ana veya baba arasında düzenlenen kişisel ilişki ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır....

        DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuk İlkim Küçükdursun'un öncelikle geçici velayetinin davacıya verilmesine, yargılama sonrasında müşterek çocuk İlkim Küçükdursun'un kalıcı olarak velayetinin davacı babaya verilmesine, müşterek çocukla davalı arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Dava dosyası....

        UYAP Entegrasyonu