"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi (Kişisel İlişki) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından, vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının terditli açtığı davasında velayetin değiştirilmesine yönelik ilk talebi reddedilmiş ise de; ikinci nitelikteki kişisel ilişkiye yönelik talebi kabul edildiğine göre davacının davası sonuç itibariyle kabul edilmekle kendisini vekille temsil ettirmiş bulunan davacı lehine vekalet ücreti takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, adli müzaheretten yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz...
nin velayetinin davalı anneye verildiği, baba ile çocuk arasında "her yıl Temmuz ayında 1 ay, Ramazan Bayramının 3. günü 4 saat, Kurban Bayramında 1 gün yatılı olacak şekilde" kişisel ilişki kurulduğu, daha sonra Uşak 2. Aile Mahkemesi'nin 2016/476 Esas, 2018/469 Karar sayılı ve 25/09/2018 tarihli ilamı ile yapılan yargılama neticesinde taraflarca ortaken hazırlanan 25.09.2018 tarihli sulh protokolü göz önünde bulundurularak; çocuk ve baba arasındaki kişisel ilişki günlerinin yeniden belirlendiği ve baba ile çocuk arasında önceden kurulan kişisel ilişkinin genişletildiği, " her ayın 3....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Ayşe Gül'ün velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Çocuğun, anneden alınıp davalı babaya verilmesine ilişkin karardan sonra; çocuğun anne ile iletişiminin koparıldığı, davacının icra marifeti ile dahi kişisel ilişki kuramadığı, davalının kişisel ilişki tesisi için gelen davacıya karşı tehdit ve hakaret içeren davranışlarda bulunduğu, taraflar arasında bu dava öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar nedeni ile davalının hakaret, yaralama suçlarından ceza aldığı, davacıyı ağır şekilde yaralamaktan 4 yıl 2 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet kararının temyiz aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporu incelendiğinde velayetin davacı yada davalı tarafa verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Ancak davalının çocuk ile davacı arasındaki kişisel ilişkiye engel olmak sureti ile çocuk ile anne arasındaki iletişimi kopardığı her iki bilirkişi raporunda da belirtilmiştir. Kişisel ilişkinin zedelenmesi velayetin değiştirilmesi nedenidir. (Yargıtay 2....
erkeğin ortak velâyete ilişkin talebinin reddine, kişisel ilişki yönündeki istinaf itirazlarının incelenmesinde ise velâyeti kendinde bulunmayan baba ile çocuk arasında yeterli şekilde kişisel ilişki tesisi, aralarındaki sevginin ve iletişimin kurulması, davacı açısından çocuk sevgisinin tadılması ve özlem giderilmesi, ... açısından da bir sevgi ortamında büyümesi ve gelişmesini sağlayacağı gibi hısımlık bağlarının da kuvvetlenmesini tesis edeceği, dosya kapsamından baba ile çocuk arasında yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil edecek delilin bulunmadığı ve çocuğun ... yararı da dikkate alınarak davacı vekilinin kişisel ilişki yönündeki istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kişisel ilişki kurulmasına yönelik hükmünün kaldırılmasına, ortak çocukla baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan aynı gün akşam saat 18.00’e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00‘e kadar, çocuğun tek yıllarda...
Günü sabah saat:10.00 da başlayıp dini bayramın 3. günü akşam 17.00 ye, d)Her yıl sömestır tatilinin ilk Cumartesi günü saat 10:00'dan ikinci Cumartesi günü saat 17:00'ye kadar, e)Babalar gününde sabah saat 10:00'dan başlayarak aynı gün akşam saat 17:00'ye kadar kadar devam etmek üzere; aralarında kişisel ilişki kurulmasına, bu sürelerin başında müşterek çocuğun velayeti verilen taraftan alınarak kişisel ilişki kurulacak tarafa teslimine, küçüklerin davalı tarafından teslim alınması suretiyle davalı ile şahsi ilişki tesisine, masraflarının davalı tarafından karşılanmasına, ayrıca küçüklerin sağlığı ve eğitimi konusunda bulunduğu okul ya da sağlık kuruluşu binasında idarenin belirleyeceği uygun yer ve süre içinde bir görevli yanında kişisel ilişki kurma kapsamında davacıya bilgi edinme ve ziyaret hakkı verilmesine ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 2017/716 Esas 2017/919 Karar sayılı ilamı ile velayeti anne ve babasına ortak olarak verilen velayetinin kaldırılarak velayetin davacı karşı davalı anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, karşı davanın reddine" karar verilmiştir. Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesi kararının çocuğun menfaatine olmadığını, sosyal inceleme raporu alınırken çocuğun annesinin ilişkileri nedeniyle yaşadığı travmaların sorulmadığını, bu hususun eksik kaldığını belirterek kararın kaldırılmasına, karşı davanın kabulüne, velayetin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, velayetin verilmesi olmadığı takdirde çocukla kişisel ilişki süresinin artırılmasına ilişkindir. 1- Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK m. 323). Düzenli kişisel ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Bu hak, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kendilerinden alınabilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4). Kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Değişen durum ve şartlara göre her zaman dava açılabilir....
Davalı vekili dilekçesinde ise; davacı babanın müşterek çocuğu etkileyerek velayetin babaya verilmesi konusunda beyanda bulunmasını sağladığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; aslolanın çocuğun üstün yararı olduğu, idrak çağındaki küçük Doruk BOZKURT'un velayetinin babasına verilmesini, annesiyle de düzenli yatılı kişisel ilişki kurulmasını istediği, davacı babanın velayete engel durumunun olmadığı, velayet görevini gereği gibi yerine getirebileceği, idrak çağında bulunan küçüğün velayetinin babasına verilmesine ilişkin özgür olarak verdiği duruşma ifadesine önem verilmesi gerektiği Doruk BOZKURT'un velayetinin, velayetinin davalı anne T4 Bozkurt) 'dan alınarak davacı baba T1'a verilmesine, müşterek çocukla davalı anne arasında düzenli yatılı kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velâyetin Değiştirilmesi - Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi- İştirak Nafakasının Kaldırılması/Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacının velâyetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velâyetin değiştirilmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 382/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. (HMK m.362/1-ç)....