Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın velayeti davacı anneye bırakılmış müşterek çocukla baba arasında “aynı şehirde oturmaları hali” ve “farklı şehirde oturmaları hali” için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Annenin, velayetine bırakılan çocukla birlikte ...’da, babanın ise ...'da oturduğu anlaşılmaktadır. Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Tesisi ve Çocuğun Teslimi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kurum tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar 20.06.2014 doğumlu küçük...'un biyolojik anne ve babası olmadıklarını, ancak çocuğun halen kendi nüfuslarına kayıtlı olduğunu, ...'nün talebiyle koruma altına alınarak kuruma yerleştirildiğini, çocuğun kendilerine alışkın olması nedeniyle kendilerine teslimini, olmadığı taktirde çocukla kişisel ilişki kurulmasını talep etmişlerdir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre; davaya konu küçük ... 20.06.2014 doğumlu olup, davacıların çocuğu olarak nüfusa kayıtlıdır. ......

      nın velâyetleri anneye verilerek ... ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin bu kararı davalı erkek tarafından istinaf edilmiş, davalı erkeğin kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebi reddedilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 2018 doğumlu ortak çocuk ... ...’nın yaşı gözetilerek çocukla ... arasında kısa süreli ve hafta sonları yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmuştur. Ancak aradan geçen süre nedeniyle ortak çocuk ... ...’nın yaşının büyüdüğü gözetilerek, çocukla ... arasında babalık duygularını tatmine elverişli olacak yeterlilikte ve ablasıyla bir arada olacağı şekilde kişisel ilişki tesisi gerekmektedir. Bu sebeple ortak çocuk ... ... ile ... arasında yatılı olacak şekilde daha ... süreli kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

        gerekçesi ile; "1- Davacının velayetin değiştirilmesi talebinin REDDİNE, 2- Davacının ortak çocukla kişisel ilişki kurulması talebinin KABULÜ İLE Davacı anne ve ortak çocuk arasında her ayın 1. Cumartesi günü saat 10.00’dan akşam 18.00’e kadar, her ayın 3. Cumartesi günü saat 10.00’dan Pazar saat 13.00’e kadar ayda bir gün yatılı olmak üzere toplamda 3 gün, dini bayramların 3. Günü sabah 10.00’dan akşam 18.00’e kadar, anneler gününde sabah 10.00’dan aynı gün akşam 18.00’e kadar olmak sureti ile KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; kişisel ilişki ve vekalet ücreti kısmı hariç olmak üzere velayet yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili hükmün; davacının davasının ve tüm taleplerinin reddi gerektiğini ileri sürmek suretiyle istinaf yasa yoluna başvurmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Kişisel İlişki Tesisi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı büyükbaba ile torunu 30.10.2003 doğum tarihli küçük...ile her ayın 1. ve 3. Pazar günleri saat 10.00-18.00 arasında kişisel ilişki kurulmuş ise de bu durum annenin çocukla ilgilenmesi ve velayet görevini yerine getirmesini engelleyecek nitelikte olması sebebiyle daha uygun süreli kişisel ilişki düzenlenmesi için hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Kabul şekli bakımından; Davacı büyükbabanın kişisel ilişki kurulmasını, oğlunun askerden dönüşü ile sınırlı olarak istediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar anlaşarak boşanmışlar, velayet davacıya bırakılmış, davalının çocukla kişisel ilişkisi de tarafların anlaşmalarına uygun olarak boşanma kararında gösterildiği şekilde düzenlenmiştir. Bu karar 15.12.2014 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 07.01.2015 tarihinde açılmıştır. Aradan geçen süre içinde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini haklı kılacak bir sebep ve olgu ispat edilmemiş, boşanma tarihindeki şartlarda bir değişiklik ileri sürülmemiştir. Kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektiren yasal bir sebep bulunmamaktadır. Bu durumda davanın reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

            KARŞI OY YAZISI Üçüncü kişilerin çocuk ile kişisel ilişki kurması olağanüstü hallere özgüdür. (TMK. m. 325) Ayrı şehirlerde yaşadıkları belli olan üçüncü kişilere ana ve babaya kişisel ilişki düzenlemesi yapar gibi on beş günde bir kişisel ilişki hakkı verilmesi çocuğun esenliği ve güvenliğini zedeler sıklıktadır. Ayda bir gün kişisel ilişki yeterlidir. Farklı düşünüyorum....

              Ortak çocuğun içinde bulunduğu sağlık durumu nazara alınarak müşterek çocukla baba arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekildeki kişisel ilişki tesisi doğru bulunmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.04.2018(Salı)...

                Kişisel ilişki düzenlenmesi konusunda Türk Medeni Kanununun 182/2. fıkrası "velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararı esas tutulur" hükmünü getirmiştir. Her ne kadar davacının eylemleri direkt çocuğa yönelik olmasa da, davacının kanıtlanan eylemlerinden çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkileneceği konusunda kuşku yoktur. Yukarıda açıkladığım nedenlerle, davacı annesinin kanıtlanan eylemlerinden dolayı müşterek çocuğun ahlaki gelişiminin olumsuz etkilenmemesi bakımından, davacı annenin müşterek çocukla uzman aracılığıyla görüşmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görüşündeyim. Bu sebeplerle değerli çoğunuğun (2) nolu bozma hükmüne katılmıyorum....

                  Davacı anne tarafından ceza dosyasından başka çocukla babası arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektiren somut bir olgunun ispat edilemediği anlaşılmıştır. Tarafların ortak çocukları 19.01.2011 doğumlu Nisa inceleme tarihi itibariyle idrak çağındadır. Kişisel ilişki konusunda idrak çağında bulunan küçüğün görüşünün sorularak ve davalı baba ile de görüşülerek, değişen durum ve koşullara göre ortak çocuk ile uygun bir kişisel ilişki kurulması konusunda uzman bilirkişiye inceleme yaptırılması (4787 sayılı Kanun m.5), dosyaya konu ceza dosyasının da getirtilerek tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması yanında kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da talep ettiği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu