Davacı-davalı baba 13.03.2012 tarihinde açtığı davada annenin çocukla kişisel ilişki kurmaması ve annenin yeniden evlenmesi nedeni ile çocuğun anne yanında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Annenin yeniden evlenmesi tek başına kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için yeterli sebep değildir. Davacı-davalı baba kişisel ilişkinin değiştirilmesini gerektirir maddi bir hadisenin varlığını kanıtlayamamış, çocuğun menfaatinin bunu gerekli kıldığına ilişkin bir olgu da ortaya konulamamıştır. Öyleyse davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebini içerir davasının reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma sonrası verilen kararda yeniden “davalı-davacı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir.” Bozmaya uyulmakla, mahkeme, bozma gereğince hüküm vermek zorundadır....
Aile Mahkemesinin 2015/667 Esas 2016/267 Karar sayılı boşanma ilamı ile müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiğini, müşterek çocukla davalı arasında aynı şehirde ve farklı şehirde olmak üzere iki farklı şahsi ilişki kurulduğunu, davalının fiilen Bilecik'te ikamet ettiğini ancak adresini Konya'nın Yunak ilçesine aldırdığını, davalının müşterek çocukla sanki aynı şehirdeymiş gibi kişisel ilişki kurduğunu, davalının müşterek çocuğu alarak her hafta sonu Bilecik'e götürdüğünü, müşterek çocuğun her hafta böyle uzun yolculuk yapmasının menfaatine olmadığını, müşterek çocuğun teslim saatine hiç uyulmadığını, bu nedenle davacının Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğine 19/09/2021 tarihinde şikayette bulunduğunu, müşterek çocuğun kişisel ilişki nedeniyle etüt derslerine katılmadığını ve yorgun düştüğünü iddia ederek davalı ile müşterek çocuk arasındaki şahsi ilişkinin çocuğun okul, etüt, ikametgah, iş ve sosyal yaşamları gereğince yeniden düzenlenmesini talep ve dava etmiştir....
Temyiz Sebepleri 1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ortak çocuğun üstün yararı gözetilmeden baba ile kişisel ilişki kurulduğu, ortak çocukla baba arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğu, alınan sosyal inceleme raporu içeriğinin de bu yönde olduğu, ortak çocukla baba arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiği belirtilerek; kişisel ilişki düzenlemesi yönünden kararın bozulması talep edilmiştir. 2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürüler gerekçelerle birlikte asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddi ve asıl davanın kısmen kabul, kısmen ret edilmesi nedeniyle erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'îleri yönünden kararın bozulması talep edilmiştir. C. Gerekçe 1....
ülkemizde çocuğun farazi düşüncesinin de babası ile ... süre ayrı kalmamak ve kendisi hakkında verilen yetkileri annesi ve babasının birlikte kullanmasını istemek şeklinde olabileceği kanaati ile çocuk Muhammed Celil'in ortak velâyetinin davalı anne yanında kalmak suretiyle davacı babaya verilmesine, ayrıca mevcut dosyada çocuk ile davacı baba arasında kişisel ilişki kurulmamasını gerektirecek güvenliğini ve huzurunu tehlikeye sokacak bir durumun bulunmadığı, eğitimi, yetiştirilmesi ve kişisel ilişki kurulmasını zedeleyecek bir halde söz konusu olmadığından alınan sosyal inceleme raporları ile de çocukla davacı baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun psikolojik açıdan yararına olacağı görüşü verildiği dikkate alınarak çocuk ile davacı baba arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir....
Davacı vekilinin; çocukla kişisel ilişkinin süresine yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi ebeveynler için bir hak olduğu gibi, çocuk için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde, çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere ve özellikle hısımlarına da tanınabilir (TMK md.325/1). Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun eğitim, sağlık ve ahlaki yararı esas alınır (TMK md.182/2). Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez....
Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır....
arasında kişisel ilişki düzenlemiştir. Türk Medeni Kanununun 323. madde "Ana ve babadan her biri velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir" düzenlemesini içermektedir. Oysa, dosyamızda taraflar arasındaki evlilik sürdüğü gibi, müşterek çocuğun velayeti geçici olarak ebeveynlerden birine de verilmiş de değildir. Ebeveynlerden her ikisinin de çocuk üzerindeki velayet hakkı sürmektedir. Her iki ebeveynin de çocukla kişisel ilişki kurma hakkı eşit derecede mevcuttur. Evlilik dışı çocuk doğuran annenin, çocuğun velayetinin kendisine verilmesi davasında olduğu gibi, bu davada da davacı babanın velayet hakkı kapsamında kişisel ilişki kurma hakkı bulunduğundan, kişisel ilişki kurulması davası hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyim....
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskil Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki tedbiren çocukla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin tedbiren davalı anneye verilmesine ve ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
CEVAP Davalı-davacı baba vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; babanın tek isteğinin kişisel ilişki günlerinde çocukla sağlıklı ilişki kurmak olduğunu, annenin çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasını engellemeye çalıştığını, anne eşliğinde kurulan ilişki nedeniyle babanın sürekli boşandığı eşi ile biraraya gelmek durumunda kaldığını, yine aynı sebeple çocuğu sadece açık alanlarda görebildiğini ve çocuğun babanın ailesi ile iletişim kuramadığını iddia ederek; karşı davanın kabulü ile çocukla baba arasında her hafta sonu pazar günleri anne refakati olmadan kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir. III....
Dairenin 15.03.2022 tarihli ve 2022/1723 Esas, 2022/2471 Karar sayılı bozma ilâmında; toplanan delillerden ve özellikle davalı babanın öğrencisi olduğu iddia edilen erkek şahısla olan hayatın olağan akışına ve öğrenci-öğretmen ilişkisine uygun düşmeyen iletişimi ve çocuk ile öğrencisi olan erkek şahıs ve kendisinin aynı yatakta yatması şeklindeki davranışının çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı anlaşılmakta ise de; mahkemece, davacı annenin kişisel ilişkinin kaldırılması yanında, kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da talep ettiği ve babanın davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine uygun olmadığı, onun duygusal gelişimini olumsuz etkileyeceği anlaşıldığından yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; Bölge...