Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Haczedilmezlik şikayeti bakımından; İİK.nın 82/12. maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiası, haczedilmezlik şikayeti olup, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği için haciz safhası bulunmadığından ve meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de olmadığından, meskeniyet iddiasının dinlenmesi de mümkün değildir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2016/29600 K. 2018/3351 T. 19.4.2018) Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğine, Davalı-alacaklı vekili tarafından davacı-borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ilamlı icra takibi başlatıldığı, Sakarya İli, Adapazarı İlçesi, İstiklal Mah. 16 pafta 973 ada 928 parselde bulunan taşınmaz üzerine 112.500 TL bedelli 1. derecede olmak üzere üst sınır ipoteği tesis edildiği, davacı- borçluya hesap kat ihtarnamesi ve müşteri hesap özetinin tebliğ edildiği, takibin usulüne uygun başlatıldığı anlaşılmıştır....

İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından, cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve davacının asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı ve aile fertlerinin gelir durumlarının araştırılmadığı belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takip borçlusu tarafından açılan maişet nedeniyle haczedilmezlik şikayetine ilişkindir....

Borçlunun başvurusu, İİK'nun 82/1-4. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nun bu maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazına 19/11/2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. Borçlu vekilinin 26.03.2015 tarihinde vekaletnamesini icra dosyasına sunarak dosyadan talepte bulunduğu, dilekçede icra müdürünün imzası ve tarihin bulunduğu, haczedilmezlik şikayetinin 20.05.2015 tarihinde yapıldığı, bu durumda 26.03.2015 tarihi itibariyle borçlu vekilinin haczi öğrendiği kabul edilmesi gerektiğinden, haczedilmezlik şikayetine öğrenme tarihinden itibaren yasal yedi günlük süreden sonra başvurulduğu açıktır....

    SAVUNMA:Davalı vekili duruşmadaki beyanlarında: "Davayı kabul etmediklerini, öncelikle kolluk marifetiyle borçlunun geçim kaynağının çitfçilik olup olmadığı, çiftçilik ise ne tür bir çiftçilik olduğu, araziye dayalı bir çiftçilik olup olmadığı hususlarının tespitini talep ettiklerini, bilirkişi marifetiyle adına kayıtlı olan traktörün değerinin tespitini, tespit edilen değerden daha düşük bir değerde traktör ile işlerini görüp göremeyeceğinin tespitini talep ettiklerini, ayrıca adına kayıtlı taşınmazların traktör gerektirir çiftçilik yapmaya yeterli olup olmadığı hususunda tespite esas olmak üzere adana kayıtlı tüm taşınmazların tapu müdürlüğünden sorularak celbine karar verilmesini talep ettiklerini, davacıya ait taşınmazlar ile ilgili müzekkere cevabı geldiğini, ancak bu taşınmazlarda davacının hisselerinin çok az olduğunu, bağımsız olarak bu hisse oranlarında tarım yapılmasının mümkün olmadığını, davacının tarım yapmadığını, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yaptığını, tapu kayıtlarına...

    Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma sonucu düzenlenen sosyal ve ekonomik durum raporunda, davacı T2'in yevmiyeli işlerde çalıştığı, bir fabrikada hamallık yaptığı, güncel çiftçilik kaydı bulunmadığı, asıl işinin çiftçilik olmadığı, geçimini çiftçilik ile sağlamadığı anlaşılmaktadır. Davacı T1 ise, haczedilen taşınmazların maliki olmayıp, haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı sadece borçlu malike aittir. Tüm bu nedenlerle, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere ve ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....

    O halde, borçlunun vefatı nedeniyle muris yönünden haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddi yerine yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      GEREKÇE : İstem; İİK m.82/1- 4.bent uyarınca yapılmış haczedilmezlik şikayeti niteliğindedir. İİK'nun 82/1- 4 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekir. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir....

      Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı araştırılıp tesbit edildikten sonra, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Öte yandan, çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz....

        Bu gün, ülkemizde kara sabanla çiftçilik yapan çok az sayıda insan kalmıştır. Kara saban çağdaş bir tarım aleti olmadığı gibi, hayvanlarla nakil yapılması da çağdaş bir yöntem değildir. Bu itibarla teknolojideki gelişmeler nedeniyle verimliliği, kaliteyi ve kârlılığı arttıran, ekonomik hayata artı değerler kazandıran makineler de çiftçilerimiz için bir ihtiyaçtır. İİK'nun 82. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, ekonomik hayatın sürekliliği, borçların bir an evvel ödenmesi, çiftçinin, kendisinin ve ailesinin sağlık içinde yaşamlarını sürdürebilmesi ve çiftçilik mesleğinin devamı için zorunlu, vazgeçilmez, çağın koşullarına uygun alet, edevat, makine ve benzer vasıtaların makul kıstaslar dahilinde haczedilmezlik kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir....

          İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2019 NUMARASI : 2018/529 ESAS 2019/30 KARAR DAVA KONUSU : Haczedilmezlik Şikayeti KARAR : Adana 1....

          UYAP Entegrasyonu