Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/84 E. sayılı dosyasında dava konusu edilen arazi ile suça konu arazinin farklı taşınmazlar olduğunun belirtildiğinin ve sanığın ikrarının da mahkûmiyet kararına gerekçe yapıldığının anlaşılması karşısında, suça konu arazide fen ve ziraat teknik bilirkişileri marifetiyle keşif yapılarak katılanın iddiasına konu olan arazi ile sanığın ikrarına konu olan arazinin aynı yer olup olmadığının, suça konu kesilen ağaçların hangi arazinin sınırları içerisinde kaldığının ve bu arazinin mülkiyeti ile ilgili bir çekişmenin bulunup bulunmadığının şüpheye yer vermeyecek şekilde tespiti yapıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 08.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Emekli Sandığı’na yaptığı başvuru kabul edilen davacının 01.01.2005 tarihinden itibaren bağlanan aylığının daha sonra kesilmiş bulunmasına, bu çerçevede taraflar arasındaki hukuki ilişki, çekişmenin niteliği ve dayanılan hukuki sebep dikkate alındığında, uyuşmazlığın idari yargının görev alanı içerisinde yer aldığının belirgin olmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece, takip miktarı veya mahcuzun miktarından hangisi az ise o değer üzerinden nispi harç alınarak ve varsa noksan harç tamamlattırılarak ve tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan talebin şikayet başvurusu olduğu değerlendirilerek yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Kabule göre de; İİK'nin 79/2. maddesine göre hacizle ilgili şikayetlerin, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, talebin Karabük İcra Müdürlüğünce yapılan hacze ilişkin olması nedeniyle, Karabük İcra Mahkemesi yetkili olduğundan, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi de doğru değildir....

        Mahkemece yapılan bu saptamalar doğrultusunda gerekirse taraf teşkilindeki eksiklik giderilerek çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulması yerine, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 25.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Her ne kadar Türk Medeni Kanunun 724. maddesine dayanan bina sahibinin kişisel hakkını inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona yada onun külli haleflerine karşı ileri sürmesi mümkün ise de, davacı vekili 18.11.2005 tarihli dilekçesinde davalıya yapılan satış işleminin davacının Türk Medeni Kanununun 724. maddesi ile kazandığı hakkı bertaraf kastıyla gerçekleştiğini, muvazaalı satış olduğunu ileri sürdüğünden bu hususun da incelenip değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan, bilirkişice binanın % 65 fiziki oranda tamamlandığı, ancak içerisinde ikamet edildiği belirtilmiştir. Rapora göre orta yerde tamamlanmış bir bina olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, çekişmenin esasını yukarıdaki vurgulamalar dikkate alınmak suretiyle incelemek ve sonucuna uygun bir karar vermekten ibarettir. Bütün bu hususlar üzerinde durulmaksızın istemin hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilerek hükme bağlanması doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

            Davalı, davacı tarafça tüketilmesi zorunlu idari başvuru yolları tüketilmeden dava açıldığını, terkin işleminin Ağrı Tapu Müdürlüğünce tesis edilen bir işlem olduğunu belirterek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece; Ağrı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/135 Esas 2014/63 Karar sayılı kararının davacı yönünden kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1....

              Somut olayda davacı ile davalılar taşınmazın paylı malikleri olduğu, davacının taşınmazın kadastro çap ve krokilerinin doğru ölçümleri yansıttığını ancak zemindeki kullanıma uygun olarak yüzölçümünün tutanaklara doğru geçirilmediğini ileri sürerek bu hatanın giderilmesini talep ettiği, davacının talebi üzerine ya da resen Kadastro Müdürlüğünce yapılmış bir düzeltme işleminin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda çekişmenin 2644 ve 3402 Sayılı Yasadaki anlamıyla tapu kaydındaki yüzölçümü yahut tersimat hatasından ileri gelmediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın hasımlı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğu kabul edilerek dava tarihine göre, 6100 sayılı HMK.'nun 2/I maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 08/12/2014gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Yüzölçümü düzeltme işleminin iptali istemine ilişkin davada... Asliye Hukuk Mahkemesi ve .... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, talebin, 3402 S.Y.'nın 41. maddesine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

                  Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinde öngörülen cezai şartın uygulanmasına ilişkin davalı işleminin hukuka aykırılığının tespiti ile çekişmenin giderilmesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 119. ve 120. maddeleri gereği, davacı, dava açarken dilekçesinde dava değerini göstermek ve yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. 2. 492 sayılı Harçlar Kanunun (HK) 28/1-a maddesinde nisbi esasa tabi karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, kalanının kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği öngörülmüştür. 3. HK’nın 30.maddesine göre muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz....

                    Petrol Gazları A.Ş. arasında LPG tedariki hususunda her hangi bir sözleşme muvafakati olmaması noktasındaki çekişmenin giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı verdikleri dilekçelerinde; davacı tarafından daha önce aynı konuda dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu belirterek derdestlik itirazlarının dikkate alınarak davanın açılmamış sayılmasına, aksi halde esas yönünden davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; eldeki davanın 25/05/2009 tarihinde açıldığı, daha öncesinde davacı tarafından aynı yere ilişkin müdahalenin önlenmesi, kal ve çekişmenin giderilmesi talebi ile açılan davanın reddine ilişkin 19/02/2009 tarihli kararın Yargıtay 19....

                      UYAP Entegrasyonu