Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m.189). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka mal varlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu mal varlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir....
Taraflarca bu dosyaya ibraz edilen protokolde anlaşmalı boşanma, velayet, kişisel ilişki düzenlendiği, protokolün 5.bendinde edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tarafların birbirlerinden herhangi bir mal ve alacak hakları bulunmamaktadır şeklinde açıkça düzenleme yapıldığı, duruşmada tarafların protokolü tekrarla beyanda bulundukları, her iki tarafın da imzalı beyanında "...aramızda eşya ve alacak, mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmazlık yoktur, bu konularda bir hak talebim yoktur..." şeklinde beyanları olduğu görülmüştür. Davalı erkek vekili boşanma protokolü ve anlaşmalı boşanma duruşmasındaki beyanları kapsamında kadının ziynet eşyası talep edemeyeceğini iddia etmiş ise de protokoldeki düzenlemenin edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde hazırlandığı, duruşmadaki beyanlarında da aralarındaki eşya, alacak ve mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmazlık bulunmadığı şeklindeki beyanlardır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tedbir Nafakası-Karşılıklı Boşanma- Ziynet ve Ev Eşyası Alacağı-Mal Rejimi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden, davalı-davacı (koca) tarafından ise her üç dava ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz isteklerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere...
Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle katılma alacağı, değer artış payı alacaklarının güncel değer üzerinden hesaplanmadığı, ziynet, kişisel ve ev eşyası alacağı davasının kısmen kabulü, ziynet alacağı davasında vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir. C. Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme Dava, katılma alacağı ve değer artış payı alacağı istemine ilişkin olup uyuşmazlık, güncel değer noktasında toplanmaktadır. 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı -Mal Rejimi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminatlar ve müşterek çocuklar yararına hükmolunan iştirak nafakalarının miktarları yönünden, davalı tarafından ise yararına hükmolunan tazminatlar ile müşterek çocuklar yararına hükmolunan iştirak nafakalarının miktarları, ziynet alacağı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı ve Katılma Payı Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ve davalı taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlığı nedeniyle 50.000,00 TL mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL katkı payı alacağı, 25.000,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 30.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1....
Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....
Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır....
Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m).Dava ve kabule konu taşınmazlar,araçlar ile banka hesapları yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonra satış yoluyla davalı adına tescil edilmiş,banka hesapları da 2006-2012 yıllan arasında evlilik birliği içerisinde açılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre dava;TMK'nun 202 vd.maddeleri uyarınca edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir....
Somut olayda; davacı (kadın), dava konusu edilen ziynet eşyası ve düğünde takılan paranın davalı tarafından rızası dışında elinden alındığını ileri sürmüş; davalı koca ise, ziynet eşyalarının bir kısmının ve düğünde takılan paranın araç alımında kullanıldığını, ziynetlerin geriye kalanının ise çalındığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıdan rızası dışında alındığı iddiasının ispatlanamadığı belirtilerek, düğünde takılan ziynet eşya alacağı ve nakit para alacağı talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa, davalı bir kısım ziynet eşyasının ve paranın araç alımı için bozdurulduğunu, bir kısmının ise çalındığını beyan etmiş olmakla bu ziynetler ve para yönünden davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davalı, söz konusu ziynet eşyalarının ve paranın, davacının kendi isteği ile iade edilmemek üzere verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür....