"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ziynet Ve Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklı Alacak Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden, davalı kadın vekili tarafından ise ziynet alacağı davasının kısmen reddine yönülik temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davalı erkek ziynet alacağı davası yönünden hükmü temyiz etmediğine göre, ziynet alacağı davası yönünden kadının katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmamaktadır. Katılma yolu ile temyize başvuran kadın ziynet alacağı davası yönünden hükmü temyiz edemeyeceği gibi, dosya içeriğine göre reddedilen ve kadın tarafından temyize konu edilen 17 adet çeyrek altının değeri Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin de altındadır....
Davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyasının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür. Somut olayda, davacı(kadın) dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafta kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynet eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü iddia etmiştir. Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının kadının üzerinde olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu durumun aksini ispat yükü altında olan davacı kadının iddiasının ispatlanamadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı iddiasını ispat için tanık delili ve boşanma dava dosyasına dayanmıştır.Davacı tanıklarından Hüseyin, ...'nun babası ile davacıyı almaya gittiklerini ,üzerinde hiçbir ziynet eşyası olmadığını,boşanma davası devam ederken ...'nun eşyalarını almak için tarafların evine gittiklerini, kamyona eşyalar yüklenirken ...'...
( HMK 297/1- c) Hükmün sonuç kısmında da gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. ( HMK 297/2) Somut olayda, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet ve çeyiz-ev eşyalarının toplam değerleri gösterilmiş ne var ki her bir ziynet ve çeyiz-ev eşyasının değeri ayrı ayrı belirtilmemiştir. Aynen iadesi mümkün olmayanların bedelinin ödenmesi yönüne gidileceğinden, hüküm altına alınan ziynet ve çeyiz-ev eşyaların her birinin değerinin hüküm yerinde ayrı ayrı gösterilmesi, hükmün infazı bakımından gerekli ve zorunludur....
Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Davalı koca tarafından dava konusu ziynet eşyalarının herhangi bir sebep ile bozdurulduğunun iddia edilmesi halinde, bu defa ispat yükü yer değiştirir ve davalı koca ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere kendisine verildiğini; eş söyleyiş ile kendisine bağışlandığını, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığını kanıtlanması halinde, ancak bu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür....
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı talebi ve ziynet alacağı istemine ilişkin olduğu, nüfus kayıtlarına göre tarafların Büyükçekmece 1. Aile mahkemesinin 2014/1000 Esas 2016/471 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, kararın 05/11/2018 tarihinde kesinleştiği, mahkemenin 2016/479 esas sayılı dosyasında davacının mal rejiminin tasfiyesi kapsamında dava konusu taşınmazdan kaynaklanan alacak talebine ve ziynet alacağı talebine ilişkin davanın ayrılarak ayrı esasa kaydına karar verildiği, yapılan yargılama neticesinde mal rejimine ilişkin davada dava dilekçesinde harca esas değer belirtilmediği bildirilerek dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir....
İle) DAVA TÜRÜ : Eşya alacağı Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının mevcutsa aynen, değilse bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, çeyiz eşyaları teslim edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, ziynet alacağına ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince ziynet alacağına yönelik temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, çeyiz ve ziynet eşyalarının davalı tarafından alıkonulduğunu bir daha eve dönülememesi üzerine de davalı tarafta kaldığını belirterek, ziynet ve çeyiz eşyalarının mevcutsa aynen, değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı ise, çeyiz eşyalarının teslim edildiğini ziynet eşyaların ise giderken götürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı kadın hükmü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 433. maddesi uyarınca katılma yoluyla; ziynet alacağı davası yönünden vekalet ücreti, iştirak nafakası ile maddi ve manevi tazminatların miktarları yönünden temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davalı erkek, ziynet alacağına yönelik hükmü temyiz etmediğine göre, bu ziynet alacağı davası yönünden davacı kadının katılma yoluyla temyiz hakkı da bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından reddedilen manevi tazminat talebi, maddi tazminatın miktarı, velayet düzenlemesi, kişisel ilişkinin süresi, ziynet davasında lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden; davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddi tazminat ile nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkeğin ziynet davasına ilişkin vekalet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Davacı kadın tarafından daha önce taraflar arasında görülen Rize Aile Mahkemesinin 2012/53 esas sayılı dosyasında hüküm altına alınan ziynet eşyalarının halen kendisine teslim edilmediği belirtilerek bu ziynetlerin aynen iadesi, mümkün olmaması halinde toplam değeri olan 22.957 Türk lirasının davalıdan...
Davacı vekili ıslah dilekçesinde, davayı kısmen ıslah ettiklerini belirterek dava dilekçesindeki alacak miktarını artırmış olup her ne kadar açıklamalarında ziynet eşyalarının iadesi yönünde taleplerde bulunmuş olsa da dava dilekçesinde bu yönde bir talebi mevcut değildir. Islah dilekçesinde davanın, araca yönelik değer artış payı ve katılma alacağı talebi yönünden davanın tümden ıslah edildiği, bu talep yerine, ziynetlere ve bedellerine yönelik talepte bulunulduğu da belirtilmemiştir. Buna rağmen mahkemece ziynet alacağı davası mevcut gibi hüküm kurulması, herhangi bir sebep gösterilmeksizin araca ilişkin talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte taraftan, medeni hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri de taleple bağlılık ilkesidir. Bu ilke, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesinde açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, hâkim tarafların talepleri ile bağlıdır....