Davacı kadın vekili, 08.07.2020 tarihli ıslah dilekçesinde; ziynet alacağı bedelini toplam 30.002,52 TL olarak ıslah etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 5 adet 22 ayar 14 gram düz bilezik (bedeli 16.821,00 TL.), 1 adet 22 ayar 10 gram bilezik (bedeli 2.403,00 TL), 1 adet 22 ayar 8 gram bilezik (bedeli 1.922,40 TL), 1 adet 14 ayar 20 gram takı setinin (bedeli 3.069,20 TL) aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedelleri olan toplam 24.215,60 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine hükmedilmiştir. Davalı erkek vekili; kabul edilen davaya ve ziynet alacağına uygulanan faize yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı kadın vekili; erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Dava; ziynet eşyası alacağı istemine ilişkindir....
Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır (Yargıtay HGK E.2017/3- 1040- K.2020/240). Erkeğe özgü olan ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun erkek eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Aile Mahkemesinin 13.10.2016 tarihli ve 2016/412 E., 2016/691 K. sayılı kararı ile; tam, yarım ve çeyrek altın gibi altınların günümüz ekonomik koşulları, gelenek ve göreneklerde meydana gelen değişiklikler nedeniyle ziynet eşyası olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı, bunların özellikle yatırım aracı olarak kullanıldıkları, yatırım aracına dönüşen bu altınların ziynet sayılamayacağı, dolayısıyla kadına bağışlanmış sayılmasının da mümkün olmayacağı, takı törenlerinde kadına ziynet olarak takılan ve kullanılanların dışında kalan altın ve paraların bir keseye konulduğu ve katılımcıların maksadının bu eşyaları taraflardan birisine bağışlamak olmadığı, bu yatırım araçları ile amaçlananın düğün masraflarına katkı, kalan olur ise yeni çiftlerin otomobil veya konut almasına destek mahiyetinde olduğu, takı töreninde takı takanların bunları kadına bağışlama iradelerinin var olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle 5 adet tam altın, 32 adet yarım altın, 136 adet çeyrek altın ve 1 adet gremse...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, tazminatlar ve ziynet alacağı taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, ziynet eşyalarının ve takı paralarının aynen iadesini, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde ise bedelini talep etmiştir. Davalı erkek ziynetlerin ve takı paralarının davacı kadında olup, evden ayrılırken kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HMK.md.255)....
İkili burma bilezik, 41.766TL değerinde bir adet 22 ayar 100 gr takı seti ve 1431,16 TL değerinde bir adet Cumhuriyet altınının davacıya düğünde ziynet eşyası olarak takıldığı, sonrasında davacının rızası dışında davalı tarafından ziynet eşyalarının davacının elinden alındığının tanık beyanları ispatlandığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından ziynet eşyalarının ev alımında kullanıldığı iddia edilmiş ise de yüksek yargı kararlarında da belirtildiği üzere, davacı ziynet talebini ister kişisel mal, isterse katılma/ değer artış payı olarak talep edebilir. Seçimlik hak davacıya aittir. İş bu sebeple davalının ziynet eşyalarını davacıya iade ile yükümlü olmadığını ispatlayamadığı kanaatine varılarak ıslah dilekçesi de gözetilmesi suretiyle davanın kabulü ve davacının Islah dilekçesi ile talep sonucuna konu ziynet eşyalarını daralttığı, bu kapsamda kısmi feragatte bulunduğu dikkate alınarak 3 adet cumhuriyet altının aynen iadesi talebi yönünden talebin reddi..."...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatın yerinde olmadığını, miktarının da fahiş olduğunu, boşanma ve diğer hususlara itiraz etmediklerini, tazminat yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. D-HUKUKİ SEBEP, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ziynet alacağı istemine ilişkindir. Davacı vekilinin ziynet alacağı talebi, usul ekonomisi uyarınca Dairemizin 2020/640 Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek yukarıda belirtilen esasa kaydedilmiş ve bu dosya üzerinden sadece yerel mahkemenin ziynet alacağının reddine yönelik davacı kadının istinaf talebi değerlendirilmiştir....
Davalı-karşı davacı kadın; 1 adet 14 ayar 30 gr takı setinin erkekte kaldığını ve kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davacı-karşı davalı erkek ise takı setinin kadında kaldığını savunmuştur. Mahkemece, tarafların ayrılmasından sonra ziynet eşyalarının davacı-karşı davalı erkekte kaldığının ve kadına verilmediğinin sabit olduğu gerekçesi ile ziynetlerin toplam değeri olan 21.928 TL'nin davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesine karar verilmiştir. Ziynet alacağı davasında ispat yükü kadına aittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminatların ve nafakanın miktarı, ziynet alacağına ilişkin vekalet ücretine hükmedilmemesi ve ziynet alacağında faize hükmedilmemesi yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, ziynet ve takı para alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından nafaka, ziynet ve velayet yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise ziynet ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kadının tüm, davalı-karşı davacı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6)....
Ziynet eşyası alacağı davalarında, ispat hukuku yönünden öncelikli kural; davacı kadın eş tarafından dava konusu edilen ziynet eşyalarının, cins, sayı, nitelik ve miktar olarak varlığının kanıtlanmış olması gerekliliğine ilişkindir. Ziynetlerin varlığını bu şekilde ispatlayan kadın eşin ikinci olarak ise; bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve tekrar iade edilmediğini veya bu şekilde elinden alındığına dair bir iddiası yoksa evden ayrılırken bu eşyaları yanında götürmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi gerekir. Diğer bir ifadeyle ziynet alacağı hakkı olduğunu iddia eden kadın eş, varlığını kanıtladığı dava konusu ziynetlerin kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanmakla yükümlüdür. Aksine ciddi sebep ve deliller bulunmadıkça, asıl olan tanıkların doğruyu söyledikleridir. Akrabalık ve diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz....