Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının davalı ile yaşadıkları konutta kaldığını, ziynet eşyalarını almak için gittiğinde evden kovulduğunu ileri sürerek, ziynetlerin aynen iadesine; olmaz ise bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu, kendisine ait eşyaların da davacıda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 1.000.00TL tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesini ve asıl davanın reddini istemiştir ....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı-birleşen davada davalı vekili ile davalı-birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Davalı-birleşen davada davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Birleşen dava dosyasında ilk bozma sonrası Mahkemece, davacının katkı-katılma taleplerinin ve aile bütçesine iştirak talebinin reddine, genel hükümlere dair olduğu düşünülen (ek kredi kartı kullanımı bedeli yenisi alınan kişisel malları bedeli, davalının kullanımında olan ev ve cep telefonlarına ait fatura ve ceza bedelleri, tabancanın iadesi ya da bedelinin talebi, ziynet eşyalarının yarısının iadesi) isteklerin ise tefrikine dair karar verilmiştir....
Mahkemece; ziynet eşyalarının davalıda kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000,00 TL'nin 09/04/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile, 11.582,00 TL'nin 09/02/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkindir. 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabındaki üçüncü kısım hariç olmak üzere, TMK’nun 118-395 maddelerinden kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkin olup, bu talep kişisel malların iadesi kapsamındadır....
Somut olayda; düğünde davetliler tarafından davacıya takılan miktarı ilk derece mahkemesi kararında belirtilen çeyrek altın, yarım altın, büyük altın ve nakit paranın davalının annesi tarafından davacının rızası dışında alındığı ve davacıya iade edilmediğinin alınan tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davacı tarafça delil gösterilen mehir senedi ve taahhütname başlıklı senedin şahitler huzurunda imzalandığı, davacının dava konusu eşyaların kişisel malları olduğunu ve tarafına teslim edilmediğini ispatladığı ziynet ve ev eşyaları yönünden davanın ilk derece mahkemesi kararında gösterilen gerekçeler ile kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
TV, dizüstü bilgisayar ve kondisyon bisikletinin, kendisine ve müşterek çocuklarına hediye edildiğini ve eşyaların bir kısımının da evlilik sırasında hediye edilen ziynetler bozdurularak ve çalıştığı için kendisinin de bedelini ödediği eşyalar olduğunu savunmuş ise de; yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarıyla iadesi istenen bir kısım eşyaların davalıya ve müşterek çocuğa hediye edildiği savunmasının ispat edilemediği gibi, elektrikli ızgara ve kahve makinesinin evlilikten önce alındığı, fırınlı ocak ve buzdolabının davacının kurulu evinde bulundukları ayrıca, tv ve kondisyon aletinin davacıya iade edildiğinin ispatlanamadığı ve aksi yönde tanık beyanları bulunduğu gözetilerek, belirtilen eşyalar yönünden de davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 13/01/2020 havale tarihli istinaf dilekçesi ile özetle, ziynet eşyası talebinin kuyumcu bilirkişi ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak hesaplanması ve tamamen kabul edilmesi gerektiğini, ziynet eşyası yönünden yanlış karar verilmesinin ve taleplerin ayrı ayrı dava olarak değerlendirilmesinin sonucu olarak vekalet ücretlerinde de hataya düşerek karar verdiğini, davanın bir bütün olarak ziynet eşyaları yönünden kabulüne, çeyiz eşyaları yönünden reddine kararının sonucu olarak davacı ve davalı lehine vekalet ücretine hükmetmesi gerektiğini, davalı lehine iki kez vekalet ücretine hükmedilmesinin açıkça HMK ve A.A.Ü.T'ne aykırı olduğunu, bu nedenlerle ziynet eşyası ve vekalet ücretlerine ilişkin kararların kaldırılarak yeniden karar verilmesine ya da kararın bozularak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Somut olayda davacı dilekçesi ile; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsiline;19.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 17.375 TL artırarak 18.375TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken, mahkemece HMK'nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde, talep aşılarak 19.215,00 TL zıynet eşyası bedelinin tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. O halde mahkemece; HMK'nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine dikkat edilmeden yanılgılı değerlendirme ile yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; iddia edilen ziynet eşyalarının eş tarafından değil 3. kişilerce alındığı iddia edildiğinden Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kararın kesinleşmesi ve talep halinde görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı, ziynet eşyalarının davalının iki kızı ve annesi tarafından elinden alındığından bahisle, ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili için sadece davalı koca aleyhine dava açılmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; ziynet eşyalarının müvekkilin rızası dışında bozdurularak ev alınmasında kullanıldığını, davalı tarafın müvekkilin ziynetlerinin rıza ile alındığını ve bağışlama niteliğinde olduğunu ispatlaması gerektiğini, davayı ispat ettiklerini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Açılan davanın ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin yasal faizi ile tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Re'sen kamu düzenini ilgilendiren haller ile davacının istinaf talepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;İlk derece mahkemesince tüm delillerin toplandığı usul hükümlerinin doğru olarak uygulandığı,delillerin değerlendirilmesi ve ulaşılan sonuçta hata edilmediği anlaşılmaktadır....