AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2013 NUMARASI : 2012/963-2013/1504 Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile boşandıklarını, müvekkillinin kişisel eşyaları ile çeyiz olarak getirdiği eşyaları ve ziynet eşyalarını alamadan müşterek haneden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek bu eşyaların aynen iadesini mümkün olmaması halinde 9000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2015/426 Esas 2016/40 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, dosyanın Yargıtay da olduğunu, müvekkiline birçok altın ve ziynet eşyası takıldığını, bunların davalılar tarafından müvekkiline iadesi gerektiğini, aynen iadesi mümkün değilse altın ve ziynet eşyalarının değerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir. Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait kendisinden ziynet eşyası ve altın olmadığını, davacının kendisine altın ve ziynet eşyası vermediğini, kendisinin de davacıdan herhangi bir talebi olmadığını, davacının ziynet eşyaları ve altınları kendisinin haberi olmadan kullandığını ve vereceği yerlere verdiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, ziynet eşyası yönünden açılan davanın kabulü ile, 8 adet takı bileziği (altın toplam 40gr) 3000,00 TL, 12 adet çeyrek altın 1860,00 TL, 15 adet deniz yıldızı 22 ayar bilezik (altın toplam 375 gr) 33000,00 TL, 1 adet set takımı (14 ayar 30 gram altın) 2250,00 TL, 1 adet kelepçeli bilezik (14 ayar 20 gr altın) 1500,00 TL olmak üzere, yukarıda sayılan ziynet eşyaların davalı tarafça davacıya aynen iadesine, aynen iade olmadığı taktirde toplam 41610,00 TL'nin ya da iade edilemeyen ziynet eşyası için karşısında belirtilen bedelin 16/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, eşyalar için açılan davanın kısmen kabulü ile, danteller, işlemeli örtüler, fotoğraflar, işlemeli havlular, davacının giysileri, davacının iç çamaşırları,gümüş takılar, çorap,battaniye, terlikler, Kuran-ı Kerim, süs eşyası, süs çiçeği, küçük ev eşyası, kaynana minder takımı, mutfak eşyası,yemek tabakları olmak üzere, sayılan...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, nikah sırasında 8 adet burma bilezik, bir dolayım zincir, 6 adet reşat altın, bir adet taşlı yüzük, yatak odası takımı ve oturma grubunun kendisine mehir olarak verildiğini, düğünde takılan ziynet eşyalarını eski eşinin ortak konutu yaptırmak için bozdurduğunu ve kendisine iade etmediğini, kişisel ve ev eşyalarının da ortak konutta kaldığını belirterek ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, mümkün olmazsa bedelinin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Eşya alacağı Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir....
Davada; davalının uhdesinde kaldığı ileri sürülen, davacıya ait ziynet eşyaları ile çeyiz ve ev eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde ise bedelinin tahsili ve davacıya ait otomobilin bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 297/1. maddesinde hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, 297/2. maddesinde de; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzelenmiştir....
Cevap dilekçesi: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mehir senedinin davalılardan Ali'nin borçlu sıfatı ile, Mustafa'nın ise kefil sıfatı ile imzalandığını, davalı Mustafa'nın senette yazılı ev eşyalarını aldığını, ziynet eşyalarının da düğünde davacıya takıldığını, dolayısıyla davalı Mustafa'nın senet yönünden sorumluluğunun kalmadığını, araba alınırken davacının 2 adet bilezik verdiğini, arabayı 3 yıl kullanan tarafların daha sonra arabayı sattıklarını, araba alınırken verilen 2 adet bilezik yerine de 7 adet çeyrek altın alınarak davacıya teslim edildiğini, davacının evden ayrılırken küçük ev eşyaları ve kişisel eşyalarını da götürdüğünü, evde ağır ve taşınması zor eşyaların kaldığını, ziynet eşyaları ile sandık içi çeyiz takımı hariç evde bulunan diğer eşyaları teslime hazır olduklarını belirterek T3 yönünden davanın reddine, T4 yönünden ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, eşyalar yönünden bedel talebinin reddine ve eşyaların aynen teslimine karar verilmesini talep etmiştir...
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen hiçbir eşyanın evlilikten sonra edinilmediğini, dolayısıyla edinilmiş mal olmadığı için davacı tarafın talep edebileceği bir alacak hakkının da olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği miktarda ziynet eşyası ve ev eşyası olmadığı gibi düğün sırasında müvekkilinin yakınları ve arkadaşları tarafından takılan toplam 30 adet çeyrek altının tüp bebek tedavisinde kullanıldığını, dava dilekçesinde istenilen bir takım eşyaların ve daha fazlasının davacıya teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın reddine karar verilmiştir....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen hiçbir eşyanın evlilikten sonra edinilmediğini, dolayısıyla edinilmiş mal olmadığı için davacı tarafın talep edebileceği bir alacak hakkının da olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği miktarda ziynet eşyası ve ev eşyası olmadığı gibi düğün sırasında müvekkilinin yakınları ve arkadaşları tarafından takılan toplam 30 adet çeyrek altının tüp bebek tedavisinde kullanıldığını, dava dilekçesinde istenilen bir takım eşyaların ve daha fazlasının davacıya teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın reddine karar verilmiştir....
Bir davada dayanılan maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak HMUK'nun 76. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir. Davada asıl talep dava konusu eşyaların aynen iadesidir. Daha sonra belirtilen "aynen olmadıkları takdirde bedelinin tahsili" ibaresi asıl talep olan aynen iadenin bir uzantısı ve ikamesi konumundadır. Bedelinin tahsili ibarenin kullanılması aynen iade isteminin, başka bir deyişle ayın talebinin hukuki niteliğini etkileyip onu ortadan kaldırıcı, bölücü bir sonuç yaratıp ayrı bir istem şekline dönüştürmez. Sonuç olarak davadaki asıl istek aynen iade ve dolayısıyla mülkiyet hakkına dayalı istihkak davası olup zamanaşımı söz konusu olamayacağından mahkemece dava konusu edilen ev eşyaları yönünden işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....