İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece davacının ziynet ve çeyiz eşyalarının nakden iadesi talebinin kısmen kabulü ile ziynet eşyaları yönünden; 18 adet 20'şer gram, 22 ayar bilezik (87.480TL), 2 adet, 35'şer gram, 14 ayar set (13.300TL), 2 adet, 4'er gram, 14 ayar yüzük (1.520TL), 1 adet saat ( 250TL)'nin toplam bedeli olan 102.550TL'nin davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, Çeyiz eşyaları yönünden; toplam bedel olan 5.410TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair 778TL'nin iadesi talebinin reddine karar verildiği görülmüştür....
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının, müşterek konutta kendi kullanımında bulunan ve taşınabilecek eşyaları beraberinde götürdüğünü; çeyiz senedinde yazılı beyaz eşyaların evlilik birliğinin süresi içerisinde alındığını, talep olunan eşyalardan bir kısmının ise taşınma nedeniyle davacının ailesine verildiğini ileri sürerek; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; ziynet eşyalarının, zorla elinden alındığı veya götürülmesine engel olunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, çeyiz eşyalarının ise, taşınma sırasında bir kısmının davacı ailesine gönderildiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile ziynet eşyası talebinin reddi, bir kısım çeyiz eşyasının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde 2.598,50TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının bedelinin iadesi istemine ilişkindir....
Davalı, davanın öncelikle zaman aşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davaya konu mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları dışındaki diğer eşyaların aynen muhafaza edildiğini ve bu eşyaları teslime hazır olduklarını, davacıya defalarca kez bu eşyaları almasını söyldeiğini ancak davacının teslim almadığını, tarafların yıllar önce (2007 yıılında) yurt dışında boşandıklarını, uzun yıllar sonra böyle bir dava açılmasının kötü niyet taşıdığını, 1989 yılında yapılan bir evlilikte alınan ziynet eşyalarının bugün hala var olduğunu iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını dava konusu ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıya teslim edildiğini ve ayrıldıktan sonra davacının bu eşyaları ne yaptığını bilmediğini, ziynet eşyalarının kendisine ya da annesinde bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, çeyiz eşyaları yönünden yapılan değerlendirmede; çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyaları haricindeki ev eşyalarının tarafların ...'...
ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra eksikliğin giderilmesi bakımından mahkemesine geri çevrilen dosya yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, asıl ve birleşen davada; düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının 3-4 gün sonra eşi olan davalı ile ailesi tarafından zorla alınarak kasaya konulduğunu, ziynet eşyalarının bir daha kendisine verilmediğini, davalı tarafından dövülerek müşterek evden kovulduğunu, ayrıca evlenirken götürmüş olduğu çeyiz eşyalarınında müşterek evde kaldığını ileri sürerek; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir....
Takıları ne varsa üzerindeydi, gezmeye gitmişti, bana göre herhangi bir art niyeti yoktu, düğünde gelinime ne takıldığını şu an hatırlamıyorum, yine çeyiz eşyası olarak ne getirdi bilemem" dediği anlaşılmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına ve hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bu karinenin aksi ise, davacı tarafça; somut delillere dayalı olarak her zaman ispatlanabilir. Her ne kadar, mahkemece, dava konusu ziynet eşyalarının, evden ayrılırken götürme fırsatı bulamadığını veya zorla elinden alındığını davacı ispat edememiştir, gerekçesiyle, ziynet eşyalarıyla ilgili talebi reddetmiş ise de; dosya içerisinde bulunan boşanma kararı gerekçesinde belirtilen hususlar ve yukarıda açıklanan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacının, babasının hastalığı nedeniyle, hasta ziyareti için bir kaç günlüğüne evden ayrıldığı anlaşılmaktadır....
Dava; ziynet ve çeyiz eşyası alacağı talebine ilişkindir....
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, tanık anlatımları, bilirkişi raporları, kaldırma kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: davacının dava konusu edilen taşınmaz, araç ve ev eşyaların edinilmiş mal olduğu, talebinin mal rejimine ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve bilirkişi raporu ile tespit edilen tutarın davacıya ödenmesi gerektiği, ziynet talebi yönünde ise: davacı kadına düğünde takılan ziynet eşyaları aksi ispatlanıncaya kadar kadının kişisel malı olduğu, bu hususta taraflar arasında 24.07.1993 tarihinde Selimiye Mahallesi muhtarı ve şahitler huzurunda 18 kalem eşya için çeyiz senedi düzenlendiği, çeyiz senedinde belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarının kadına iade edilmediği, kuyum ve ikinci el eşya bilirkişi raporunda belirtilen ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı taktirde...
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile ziynet ve çeyiz eşyalarının bedellerinin tahsiline karar verilmiş ancak, kabul edilen ziynet ve çeyiz eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri hükümde ayrı ayrı ve ayrıntılı şekilde gösterilmediği gibi gerekçeli karar içeriğinde ise aynen iade yönünde hüküm bulunmadığı halde ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsiline karar verildiği gerekçelendirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin 2. fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin 2. fıkrasında da gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacının, aynı davalıya karşı ileri sürdüğü çeyiz eşyaları ile ziynetlere ilişkin talep, aynı hukuki sebebe dayandığına göre, mahkemece, boşanmanın fer'isi niteliğinde olmayan kısmen kabul edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelleri toplamı üzerinden davacı yararına tek vekalet ücreti takdir ve tayin edilmesi gerekirken, ziynetler için ayrı, çeyiz eşyaları için de ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, kanuna uymayan bu husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığından, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Somut olayda; davacı, davalıdan şiddet gördüğünü bu sebeple evden ayrılmak zorunda kaldığını, evden ayrılırken ziynet ve çeyiz eşyalarını götüremediğini belirtmiş; mahkemece, tanıkların ziynet eşyaları ve ev eşyalarına yönelik bilgilerinin olmadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....