Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili 08.02.20121 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yetkili mahkeme Köyceğiz Asliye (Aile) Mahkemesi olup davacının yerleşim yerinin Otmanlar Mahallesi, Dere Sok.No:68, KÖYCEĞİZ/MUĞLA olduğunu, davalının belirttiği ikametgahın müşterek hayatı terketmesinden sonraki gittiği kendi ailesinin yerleşim yeri olduğunu bu nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasıdır TMK. 168.maddesi gereğince, boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Kesin olmayan yetki itirazının ilk itiraz olduğu ve ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği (HMK m. 117/3) düzenlemiştir....

Diğer bir anlatımla, eşlerin birlikte yaşamayı reddetmeleri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüğün ihlali olup boşanma sebebi oluşturur (KILIÇOĞLU, Ahmet M. : Aile Hukuku, Ankara 2016, s.138). Dairemizin içtihatlarına göre, bir boşanma davasında eşlerin ileri sürdüğü “birlik görevlerini yerine getirmeme”, eş veya çocukla yeterince ilgilenmeme”, “birlikte yaşamaktan kaçınma”, “haklı neden olmadığı halde yatakları ayırma” gibi evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüklerin ihlali niteliğindeki olguların kanıtlanması durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilip boşanmaya karar verilirken, çok uzun süre ayrı yaşayan ve bu nedenle evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmeyen eşlerin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını kabul etmek ve boşanma davalarının reddine karar vermek, Türk Medeni Kanununun benimsediği boşanma hukuku ilkelerine uygun olamaz. Yıllarca ayrı yaşayan eşleri, yasa zoruyla bir araya getirmek de mümkün değildir....

    (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen, davalı kadını döven, koca tamamen kusurludur. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir....

      den bahsederek "O olmazsa başkası olur." dediği, bir bayanla imam nikahıyla yaşadığı, duygusal, fiziksel ve cinsel şiddetle evlilik birliğinin sarsılmasına ağır kusurlu olarak neden olduğu, davalı kadının da davacı erkeğin ailesiyle görüşmediği gibi eşine de görüşmemesi yönünde baskı yaptığı, duygusal şiddetle evlilik birliğinin sarsılmasında azda olsa kusurlu olduğu" gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı kadının temyizi üzerine Dairemizin 17.04.2017 tarih 2015/26549 esas 2017/4409 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı kadın tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Taraflardan ve 3. kişilerden aktarılan olaylar sabit kabul edilemez....

        O halde bir an için anlaşmalı boşanma koşulları gerçekleştiği kabul edilse bile anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren “temyiz davasının davacısı” eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Tarafların evlilik birliği içerisinde yaşadıkları sorunlar hakkında yabancı kişilerin bilgi sahibi olmamasının gayet olağan bir durum olduğunu, aşırı kıskançlığa aile dışından kişilerin bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını, taraflar aralarındaki geçimsizlik nedeniyle 20 aydır ayrı yaşadıklarını, ortada devam etmesi mümkün olmayan bir evlilik olduğunu ve tarafların anlaşamadıklarının sabit olduğu bildirerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma davasında (TMK m.166/1) davacı taraf; kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının reddi kararının hatalı olduğunu, kusur durumunun yeterince ve gereğince araştırılmaksızın hüküm kurulduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olaylarda davalının kusurlu olduğunu, tüm olumsuzluklar sadece kendisinden kaynaklanmış gibi hüküm kurulduğunu, davalının 2004 yılından beridir kendisini eve almadığını, eş olarak vazifelerini yerine getirmediğini, devamlı olarak başka kadınlarla birlikte olduğu yönünde suçlamalarda bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak TMK'nun 166/1- 2 maddesi gereğince boşanma kararı verilen davalı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatın reddine karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan boşanma davasında (TMK m.166/1) davacı taraf; kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkin (TMK m.166/1) eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; Somut olayda; Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları ispat edemediği, mahkemenin ret gerekçesinin doğru olduğu sabittir. Sonuç olarak; İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davacı tarafın istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, TMK'nun 174/1.maddesi gereğince maddi tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, TMK'nun 174/2.maddesi gereğince manevi tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, Her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir....

          Gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına, davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı bu tutumunun sebep olduğu, davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı görülmektedir. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....

            UYAP Entegrasyonu