Davacı-birleşen dosya davalısı kadın vekili asıl davada verdiği cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının gerek müvekkili ile birlikte yaşadıkları dönemde gerekse de müvekkilini birlikte yaşadıkları evden kovularak ayrılmasından sonra, medeni kanunun gereği eşlerin uyması gereken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkili ile arasında mahrem alan olan cinsel yaşamlarını dahi anne babasıyla paylaştığını, davalının hali hazırda bir başka kadınla birliktelik yaşadığını, kusurlu davranışlarıyla davalının evlilik birliğinin sona ermesine sebep olduğunu, davalarının kabulü ile, öncelikle TMK md 161 zina sebebiyle aksi halde TMK md 166 evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verilmesini, nafaka ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının evlilik birliğinde F. isimli erkekle görüştüğünün ayrıca otel kayıtlarında birlikte kaldıklarının ve samimi tanık anlatımı ile aralarında ilişki olduğunun sabit olduğu bu sebeple zina eyleminin kabulü gerektiği, erkeğinde Ş. isimli kadına bileklik aldığının sabit olduğu, bu hususun güven sarsıcı hareket niteliğinde olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı- davalı kadının ağır, davalı-davacı ekeğin ise az kusurlu bulunduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması ve zina nedeni ile boşanmalarına, uzman raporu idrak çağındaki çocukların beyan ve tercihleri ile yüksek menfaatleri gözetilerek çocuklardan...velâyetinin anneye, ...velâyetinin babaya verilmesine, çocuklarla anne ve baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye verilen çocuklar için aylık 1000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kusuru daha...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından 1995 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, davanın reddedildiği ve 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği, dinlenen erkek tanıklarının bir kısmının beyanının duyuma dayalı olduğu, bir kısmının ise olaya dair bilgisinin bulunmadığı, asıl dava dilekçesinde, tarafların 7 yıldır ayrı yaşadıklarının belirtildiği gibi dayanak teşkil eden dava dosyasının 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği ve asıl davanın 28.11.2018 tarihinde açıldığı, bu durumun olağan görülmediği belirtilerek; ispatlanamayan asıl davanın reddine, kadın tarafından zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise tarafların evlilik birliğinin 2012 yılına kadar devam ettiği, kadının tanıklarının beyanlarında geçen olayların önceye dayalı olduğu gerekçesiyle evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi yönünden istemin ispatlanamadığı, birleşen...
ve yaşamını haysiyetsiz hayat sürme gibi lanse edip özel boşanma sebebi olarak ileri sürmesinin MK m.2 anlamında hukuki himayeden yoksun olduğunu, bu nedenle de TMK m.163 kapsamında bir özel boşanma sebebinin varlığından bahsedilemeyeceğini, evlilik birliğinde müvekkilinin kusurlarının da bulunmadığını, davacının açmış olduğu evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın ve davalı-karşı davacı erkek, Türk Medeni Kanunu’nun zina hukuksal sebebini düzenleyen 161. ve devamı maddelerine dayalı olarak boşanma talep etmişler, mahkemece kısa kararda "asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına" karar verildiği halde, hükmün gerekçesinde; tarafların karşılıklı olarak zina eylemini ispatlayamamaları sebebiyle zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davalarının reddedildiği, buna karşılık tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davalarının kabul edildiği belirtilerek "asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi gereğince boşanmalarına" karar verilmek suretiyle, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur....
Yargıtay ancak ve ancak yerel mahkemenin delil değerlendirmesini üstelik sadece temyiz varsa inceleyebilir. Açıkladığım sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılabilme olanağım bulunmamaktadır. Her yönüyle usul ve kanuna uygunluk gösteren yerel mahkeme kararının onanması düşüncesindeyim. KARŞI OY YAZISI Türk Medeni Kanununun 161. maddesinin ilk fıkrası hükmüne göre; “eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir” Davacı, “zina” ve “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebeplerine birlikte dayanarak boşanma davası açmış; mahkemece, davalının bir başka kadınla cinsel ilişkisi sabit görülerek zina sebebiyle boşanma kararı verilmiştir. Toplanan delillerle davalının bir başka kadınla cinsel ilişkide bulunduğu gerçekleşmiştir. Zina, mutlak bir boşanma sebebidir....
Temyiz Sebepleri Davalı erkek, iddia edilen zina olayının hangi tarihte olduğunun araştırılmadığını, tanık beyanının somut delile dayandırılmadığını, zina nedeniyle davacı lehine tazminat verilmesi şartlarının da oluşmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilmesi gerektiğini, kararın eksik inceleme ile verildiğini, usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalı erkeğin zina eyleminin ispat edilip edilmediği, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Davalı-davacı koca vekili; kadının boşanma davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur tespiti, tazminat ve nafakalara yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; hayasız hayat sürme, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, zina ve evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma, birleşen dava ise; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma talebine ilişkindir. Dairemizin, 20/03/2020 tarih, 2019/548 esas ve 2020/486 karar sayılı ilamı ile "Davacı-davalı kadının, kusura ilişkin istinafının kabulüne. Antalya 8. Aile Mahkemesinin 16.01.2019 tarih, 2017/1116 Esas ve 2019/35 Karar sayılı kararının kusura ilişkin gerekçesinin “Boşanmaya sebep olan olaylarda güven sarsıcı davranışlarda bulunan, alkol alışkanlığı sebebiyle birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı-davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu” şeklinde düzeltilmesine, Davacı-davalı kadının; maddi ve manevi tazminata yönelik istinaf talebinin kabulüne. Antalya 8....
kendisi ve yanında bulunan müşterek çocuk için hükmedilen tedbir nafakaları ile çocuk için tayin edilen iştirak ve kendisi için hükmolunan yoksulluk nafakasının miktarlarına ilişkin temyiz itirazları yersizdir. b-Davacı (karşı davalı), Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebiyle boşanma davası açmış, yargılama sırasında 10.12.2013 tarihli oturumda dava sebebini, "zina" olarak ıslah etmiştir....
Mahkeme, tarafından kabul edilen boşanma davası yönünden gerekçeli karar başlığında ve gerekçe kısmında "Dava evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası" olarak nitelendirilmiş ve delilleri bu kapsamda değerlendirerek tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Buna karşın hükmün 1. bendinde Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye sebebiyet vermiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında,mahkemece verilen karar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Öyleyse, yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....