WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....

    Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....

      Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davası ile zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine dayanmadan sadece zilyetliğini ileri sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır." (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 11.06.2020 tarih ve 2016/18089 Esas ve 2020/332 Karar) denilmekle, salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....

      Beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazların kök muristen geldiğini, taşınmazları davalının kullandığını beyan etmelerine rağmen çekişmeli taşınmazların paylaşmada davalıya bırakılıp bırakılmadığı, bırakılmış ise muris tarafından zilyetliğin davalıya devredilip edilmediği ve zilyetliğin hangi tarihten beri davalıda olduğu hususlarında yeterli ve aydınlatıcı beyanda bulunmamışlardır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez....

        Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle taraflara dayanak senetlerin aidiyeti ve zilyetliğin devir edilip edilmediği hususlarında senet tanıklarını dinletme imkanı sağlanmalı, talep edilmesi halinde senet tanıkları da hazır edilerek, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişiler, senet tanıkları ve tanıklara davalının dayandığı senetler okunup çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları belirlenmeye çalışılmalı, çekişmeli taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, çekişmeli 125 ada ... parsel sayılı taşınmazın terekeye dahil olup olmadığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, muristen intikal eden yerlerin muris tarafından eşi ....’ye bırakılıp bırakılmadığı ve zilyetliğin devredilip edilmediği, devredilmiş ise .... tarafından malik sıfatıyla kullanılıp kullanılmadığı, .... tarafından davalıya satılıp satılmadığı, satılmış ise zilyetliğin davalıya devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle...

          Diğer taraftan ilk keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz bölümünün miktarı 43.520,99 metrekare iken ikinci keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda 48.924,46 metrekare olarak belirlenmiş bulunması zilyetliğin yeni başladığını ve genişletilerek sürdürüldüğü düşüncesini desteklemektedir. Nitekim her iki keşif sonucu alınan ziraatçi bilirkişi raporları, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin uzun yıllara dayandığı bilgisini içermediği gibi ilk keşif sonrası alınan 02.08.2005 tarihli ziraatçi bilirkişi raporunda zilyetliğin 3-4 yıllık olduğu özellikle ifade edilmektedir. Açıklanan olgular karşısında taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin iktisabı sağlar süreye ulaştığının kanıtlanamadığını, aksine davacı tarafın zilyetliğinin son birkaç yıl içinde başladığı sonucuna varılmaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Devri Sözleşmesinin iptali K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık zilyetliğin devri sözleşmesinin iptaline ilişkin olup zemine yönelik bir talepte bulunulmadığına göre 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi hükmü gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay ( 13.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın zilyetliğin korunması niteliğinde olduğu ve davacının üstün zilyetliği bulunduğu ileri sürülerek davanın kabulü ile davacının zilyetliğinin korunmasına ve dava konusu taşınmazın davacıya teslimine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, tapuda kayıtlı bulunmayan dava konusu taşınmazın senetle satın alındığını ve 10 yıldır vekil edeni tarafından kullanıldığını açıklayarak istekte bulunmuş, mahkemece uyuşmazlık zilyetliğin korunması niteliğinde değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. (TMK.m 981 vd). Dava dilekçesindeki açıklamalar dikkate alındığında davacı tarafın mülkiyet hakkına dayanarak talepte bulunduğunun kabulü gerekir. TMK.nun 683. maddesinde, bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu açıklanmıştır....

                Uyuşmazlık, mülkiyeti Hazineye ait olan yerde üstün zilyetliğin kimde bulunup bulunmadığında toplanmaktadır. Bu durumda, TMK'nun 974 ve devamı maddeleri gereğince, dava zilyetliğin korunması davasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu tür davalarda dava değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Mahkemece taraf delilleri toplanarak dava tarihi itibariyle üstün zilyetliğin hangi tarafta olduğu belirlenerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraflar arasındaki uyuşmazlık yanlış nitelendirilerek  yazılı şekilde Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

                  Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması istemine ilişkindir. Sulh hukuk mahkemesince, davanın zilyetliğin korunması davası olmayıp, aynî haktan kaynaklı taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Asliye hukuk mahkemesi tarafından ise, davanın zilyetliğin korunması davası olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyadan, davanın, tapuda hisseli olarak kayıtlı taşınmazın, mirasçılık ilişkisi ve harici paylaşım sonucunda davacıya düştüğü ileri sürülen kısmına elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu, davalıların da tapu kaydı ve mirasçılık ilişkisine dayandıkları anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu