Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

intikal eden yerlerden olup olmadığı, öncesinin orman niteliği taşıyıp taşımadığı, taşınmazlar üzerindeki davalılar zilyetliğinin hangi tarihte başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü, bu zilyetliğin asli nitelikte olup olmadığı, asli nitelikte ise tesbitten geriye doğru 20 yılı aşkın süreye ulaşıp ulaşmadığı, davalıların ya da taşınmazların önceki maliklerinin bu yerler için Hazineye ecrimisil ödeyip ödemedikleri ayrı ayrı sorulup maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....

    Bu sebeple; hüküm fıkrasının, “B” bendi hükümden tamamen çıkartılarak, yerine “Dava konusu, Muğla İli, Fethiye İlçesi, ...Köyü, 326 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya kayıt ve tesciline” cümlesinin yazılması, suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K’nun 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/04/2013 günü oy birliği ile karar verildi....

      Dava konusu taşınmazın niteliğinin tesbiti hususunda ziraatçı bilirkişi raporu yetersiz ve bilimsel verilerden uzak bulunmaktadır. Bundan ayrı, davacının dayandığı yukarıda tarihi yazılı senette taşınmazın sınırında mera olduğu bildirildiği halde bu husus üzerinde de durulmamıştır....

        Hukuk Dairesi'nin 2018/615 Esas 2019/159 Karar sayılı ilamında; "Davacı tarafından mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olan ve Hazineye Ecrimisil ödeyerek zilyetliğinde bulunan dava konusu taşınmazdaki 347 m2'lik kısma davalının tecavüzde bulunduğunu belirterek açmış olduğu bu davada davacının zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayanmadığı, bu şekilde açmış olduğu dava salt zilyetliğin korunması davası olup, bu nedenle zilyetliğin korunması davasına bakmaya görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle yerel mahkemece zilyetliğin korunmasına dair davanın bu dosyadan tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi, davacının maddi tazminat talebinin ise Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanında kalması nedeniyle görülüp sonuçlandırılması gerekir iken yerel mahkemece her iki talebinde aynı dosyada görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya uygun değildir." şeklindeki gerekçe ile kaldırılmasına karar verilmiştir....

        Somut olayda, taşınmaz bölümleri üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, uyuşmazlığın çözümünde hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılmamış, yetersiz ziraatçı bilirkişi raporu ile yetinilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....

          Hal böyle olunca; öncelikle ham toprak vasıflı taşınmazlardaki zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığı, terk edilmemiş ise taşınmazların hangi tarihte imar-ihya edildiği, hangi tarihte imar-ihyaya başlanıp bitirildiği ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihler arasında sürdürüldüğünün tespiti bakımından 5.9.2011 tarihli tespit gününden geriye doğru 15; 20 ve 25 yıl önceki döneme ait hava fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan ve çekişmeli taşınmaz bölümünün terk edilmesinden önceki durumunu bilebilecek yaşta şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığı, terk edilmemiş ise taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği...

            Davacı ..., yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğin dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, Hazine aleyhine açılan davanın reddi ile çekişme konusu taşınmazın tespit gibi davalı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı taraf yararına gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Kadastro tesbiti sırasında çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilmek suretiyle Hazine adına tesbit edilmiş; davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının adına gerçekleştiği nedenine dayanarak dava açmıştır....

              GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Çekişmeli taşınmazların öncesinin orman olup olmadığının yöntemince araştırılması, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi tanıklardan olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, taşınmazların niteliği hususunda uzman ziraatçi bilirkişiden rapor istenmesi toplanan delillerin sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli 124 ada 46, 49 ve 176 parsel sayılı taşınmazların ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm müdahil Hazine vekili ve müdahil ......

                Usuli eksiklikler giderildikten sonra mahallinde yeniden, keşif yapılarak tesbit malikleri ve davacı tarafın taşınmazlarda zilyet olup olmadığı, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, davacıların kök murisi ... ile mirasçılık ilişkisi olup olmadığı konusunda olaylara dayalı somut beyanları alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile kadastro tesbit tutanaklarındaki tesbit bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilmeli, fen bilirkişisine keşfi izleme olanağı veren raporlu kroki düzenlettirilmeli, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  a satıldığı ve halen onun zilyetliğinde olduğundan söz edilerek 5 sayılı parsel ... ... ..., 6 sayılı parselde ... adına tesbit edilmiş, kadastro tesbiti itirazsız kesinleşmekle 29.01.2009 tarihinde tapuya kayıt edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B uygulaması vardır....

                    UYAP Entegrasyonu