Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/10/2022 NUMARASI : 2021/1377 ESAS - 2022/1570 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Korunması KARAR : Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 34 XX 824 ticari plakalı minibüse üzerindeki ait A48 nolu Hatta işletilen ticari hattın 18.03.2021 tarihinde kardeşi olan davacıya sattığını ancak Noterde devir yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine araç mülkiyetinin tesbiti ve tescili talebi ile Bakırköy 15....

Bu nedenle, en eski tarihli, 1970 ve 1980'li yıllar ile tesbit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtildikten sonra, önceki raporlara göre dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından, yalnızca zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi amacıyla önceki bilirkişiler dışında ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğu, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı ve nasıl sürdürüldüğü, kimden kime kaldığı yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği tanıklardan sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri, yukarıda belirtilen ve gerçeğin bir yansıması...

    Şöyle ki; dava, tapu iptali niteliğinde olup, 101 ada 90 sayılı parselin tapu kaydının dosyada bulunmadığı, ancak, dosyada bulunan tapulama tutanağından taşınmazın ham toprak niteliği ile Hazine adına tesbit edildiği, taşınmazın komşu parsel tutanaklarının getirtilmediği, zilyetliğin tesbiti bakımından bulunanlardan davacı tanıklarının dinlenmediği, hükümde parsel numarası belirtilmeden (A) harfli bölümün iptaline karar verildiği, alınan orman bilirkişi raporunun da taşınmazın memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarındaki konumu gösterilmediğinden yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemece öncelikle taşınmazın tapu kaydı getirtilmeli, kadastro tutanağının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kadastro mahkemesinde davalı olması halinde kadastro mahkemesinin görevli olduğu üzerinde durulmalı, taşınmazın tesbiti dava tarihinden önce kesinleşmişse dava edilen bölümün zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı tam olarak araştırılmalıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tesbiti ile tapunun beyanlar hanesine muhdesata ilişkin şerh yazılması davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... 03.12.2007 tarihli dilekçesiyle, Hazine adına kayıtlı ... Beldesi 2270 sayılı parselin zilyetliğinde bulunduğunu ve üzerindeki narenciye ağaçlarının da kendisi tarafından dikilip yetiştirildiği halde taşınmaza zilyet olduğu ve muhdesatın da kendisine ait olduğunun tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmediğini iddia ederek taşınmaza zilyet olduğunu ve üzerindeki ağaçların kendisin ait olduğunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, ......

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1615 KARAR NO : 2022/1409 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : CEYHAN SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/03/2021 NUMARASI : 2018/1135 2021/333 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : Ceyhan 2....

        Mahkemece bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre zilyetlik araştırması sırasında stereoskopik hava fotoğrafları ve uydu fotoğraflarından yararlanılarak taşınmazın niteliğinin ve tespite kadar sürdürülen zilyetliğin 20 yıla ulaşıp ulaşmadığının belirlenmemiş olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 17.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Hukuk Dairesinin 29.02.2000 ... ve 1999/11104-1877 sayılı bozma kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, yerel mahkemece taşınmazın imar planı içinde kaldığı imar ihyanın tamamlanmadığı ve zilyetlik şartlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek davanın red edildiği, ancak taşınmazın imar planı içinde olduğu hususunda belediye yazısına bağlı kalındığı, bu konuda hiçbir uygulama yapılmadığı, imar ihya olgusunun tam olarak değerlendirilmediği, taşınmazın 1941 yılında yapılan orman tahditi dışında bırakıldığı, öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından bu kez yeniden yapılacak keşifte 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. madde koşullarının araştırılması, davacı imar ihya ve zilyetliğe dayandığından, öncelikle imar planının getirtilmesi, taşınmazın bu imar planı içinde kalıp kalmadığının araştırılması, imar planının dışında kalması halinde, 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerindeki koşulların araştırılması imar ihya üzerinde durulup, zilyetliğin tesbiti...

            O halde; mahkemece, bir ziraat mühendisi bilirkişi ile yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, taraf tanıkları ve yerel bilirkişiler dinlenerek taksimin varlığı araştırılmalı, mirasçılar arasında taşınmazın taksim edilmediğinin tesbiti halinde, taşınmaz tüm mirasçılara intikal edeceğinden kabul beyanının geçerli olabilmesinin, tüm mirasçıların kabulüne bağlı bulunduğu ve yalnızca davalıların davayı kabul etmelerinin davayı sona erdirmeyeceği düşünülmeli, mahkemece, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel ve tesbit bilirkişiler beyanlarında, taşınmazın 10-15 yıldır kullanılmadığını belirttiklerinden, zilyetliğin terk edilip edilmediği araştırılmalıdır....

              Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/400 Esas sayılı dosyası sureti ile Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede, davacısının, ..., ..., ... ve ... olduğu, davalısının ... ve ... olduğu, dava konusunun, zilyetliğin tesbiti ve korunması olduğu, mahkemede sanık dışında başkaca davacı ve davalı tanıkları, mahalli bilirkişilerin dinlendiği, bir kısım tanık ve mahalli bilirkişilerin sanık anlatımları ile uyumlu beyanda bulundukları, mahkemenin 05.07.2018 tarihli kararı ile davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. 3.18.11.2017 tarihli kolluk tutanağının incelenmesinde, tutanak altında iki jandarma personeli ile birlikte, ..., ..., ... ve ...'nun imzalarının bulunduğu, ...'nun ise imzadan imtina ettiği, tutanak içeriğinde, ...'...

                Mahkemece, hükmün 1. ve 2. fıkrasında açıklanan "tüm muhtesatların davacıya ait olduğunun tespitine ve üzerinde yer aldıkları parsellerin tapu kayıtlarının beyanlar hanesine yazılması ile yetinilmesine karar verilmesi gerekirken" tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuken işgalcisine herhangi bir hak bahşetmeyeceği göz ardı edilerek, bundan ayrı zilyetliğin tespitine, beyanlar hanesinde tespit ve tesciline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Davacı, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazları işgal etmek suretiyle söz konusu bina ve müştemilatları yapmış, ağaçları dikmiştir. Bu bakımdan taşınmazların tapulu olduğu gözetilerek davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin tespitine karar verilemeyeceği gibi muhtesatların sözü edilen parsellerin tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde sicil oluşturulacak biçimde tespit ve tesciline de karar verilemez. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında verilen karar usul ve kanuna aykırıdır....

                  UYAP Entegrasyonu