Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın 6100 sayılı HMK’nın 4/1-c maddesinde belirtilen taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalardan olduğu ve bu nitelikteki davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceğinden bahisle mahkemenin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen kullanım kadastro tutanağına karşı, tapu kaydının kısmen iptali ile bu bölüm yönünden davacının fiili kullanıcı olduğu şerhinin yazılması istemiyle açılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması ... ile ... ve ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının reddine dair ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, zilyetliğin korunmasına ilişkin TMK.md.981'e dayalı talebe ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Mahkemenin nitelendirmesine göre uyuşmazlık zilyetliğin tespiti ve korunmasına ilişkin olup, davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR TMK'nin 982.maddesi uyarınca zilyetliğin korunması ve elatmanın önlenmesi istemli açılan davada ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın istinaf talebi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin tarafından istinaf başvurusunun esastan reddi kararına karşı davalı vekili temyiz yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK'nin sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4.maddesine göre; taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaların görülmesinde sulh hukuk mahkemeleri görevlidir....

            Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca taşınmaz üzerindeki zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmadığı, TMK'nin 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde olduğu, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kapsamında bulunan taşınmazların kullanıcılarına satılması için yasal düzenleme yapıldığını, davacının da bu Yasal düzenleme gereğince satın almak istediği taşınmazda yapılan kadastro tespitinin doğru olmadığını ileri sürdüğü gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

              Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın HMK'nın 4/c maddesinde belirtilen zilyetliğin korunmasına yönelik olduğu ve sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise uyuşmazlığın tapulu taşınmaza men’i müdahale istemine ilişkin olup HMK'nın 2. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda, davacı vekili, dava konusu binada 4 numarılı dairenin mülkiyeti ve zilyetliğinin davacıya ait olduğunu, burayı mesken olarak kullanmak için 22.11.2013 tarihinde eski zilyet ....’tan satın aldığını, ancak davalının herhangi bir hukukî ve haklı nedene dayanmaksızın burayı mesken olarak kullandığını, haksız işgale son vermesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının işgale devam ettiğini belirterek, davalının haksız işgaline son verilerek taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir....

                Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğin korunmasına yönelik meni müdahale davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise davanın mülkiyet hakkına dayanan el atmanın önlenmesi davası niteliğinde olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı, dava konusu taşınmazın murisinden mirasen kaldığını belirterek, mülkiyet hakkına dayanarak bu taşınmaza el atmanın önlenmesini istemiştir. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun 21 ve 22.maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, taraflar arasında yapılan zilyetliğin devri sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın çekişmesiz yargı işi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

                    Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğunu belirterek, HUMK 8/II-3 maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir. Davacı, Hazineye ait yayla vasıflı arazi üzerindeki davaya konu binayı satın aldığını, bina üzerinde intifa hakkının bulunduğunu, ancak davalının evin kapısını kırmak suretiyle zilyetlik hakkında tecavüz ettiğini belirterek, açıkça zilyetliğinin korunarak müdahalenin önlenmesini talep etmiştir. Burada davacı, zilyetliğini intifa hakkına dayandırmış ise de, zilyetliğinin korunması dışında bir istemi bulunmamaktadır. O halde yalnızca taşınmaz zilyetliğinin korunmasına ilişkin uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu