TMK'nin 981, 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı Belediye; meraların mülkiyetinin Hazineye, kulanım hakkının ilgili belediyeye ait olması kuralına göre; hakka dayanarak dava açmıştır. Bu sebeple davanın TMK.nin 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü yerinde değildir, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava hakka dayalı el atmanın önlenmesi davası niteliğindedir ve hakka dayalı el atmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Uygulanacak kanun maddesini belirlemek 6100 sayılı HMK'nin 33 üncü maddesine göre, hakimin görevi kapsamındadır ve mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında resen gözönünde bulundurulması gerekir....
TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 981 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 983 ] "İçtihat Metni" Mehmet ile Musa aralarındaki zilyetliğin tespiti davasının kabulüne dair (Erdemli Sulh Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 24.07.2009 gün ve 1092/713 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı Mehmet vekili, dava dilekçesinde yer ve sınırları belirtilen bir parça tapusuz taşınmazı davacının 11.06.2006 tarihli adi senet ile davalıdan satın ve devraldığını, sera tarımı yaptığını, ancak davalının serayı söktüğünü, geçici çatma şeklinde bina yaparak tecavüz ettiğini ileri sürerek vekil edeninin Zilyetliğinin korunmasını istemiştir....
Somut olayda; davacı talebinin, davada taraf olmayan Burhanettin ve Adil Kanun'a ait olan taşınmaz üzerinde bulunan evin zilyetliğinin kendisine ait olduğu ve taşınmazın boşandığı eşi tarafından fuzûli olarak işgal edildiği iddiasıyla vaki elatmasının önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nın 981 (743 sayılı TMK'nın 894) ve müteakip maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre uyuşmazlığın, 6100 sayılı HMK'nın 4/1-c maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Mersin 2....
Dava; TMK'nin 981 vd. maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması ve kal isteğine ilişkindir. 1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapasımı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Davalı vekilinin kal’e ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Zilyetliğin temeli hukuki bir durum niteliğinde olduğundan; TMK'nin 981 vd. maddeleri uyarınca açılan zilyetliğin korunması davalarıyla sadece görünüşün ve mevcut durumun korunması amaçlanır. Kal (yıkım) kararı ise, mevcut durumun korunması kapsamında olmayıp; TMK'nin 684. maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin bir tasarruf niteliğindedir....
nın 2/b maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazdaki zilyetliğin tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesine ilişkin olup, yukarıda tarih ve numaraları belirtilen Yargıtay ilamlarında da açıklandığı üzere, davacının davası TMK.981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan ve 6100 S.Y.'nın 4/c maddesinde gösterilen davalardan olmayıp TMK 683 maddesinde düzenlenen hakka dayalı davalar olduğundan ve Kadastro Kanunun 12/3 maddesi uyarınca kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir. Somut olayda,dosya kapsamından, her iki dosyada 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, taşınmazın belirtilen kısmının davacı adına tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır....
nın 2/b maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazdaki zilyetliğin tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesine ilişkin olup, yukarıda tarih ve numaraları belirtilen Yargıtay ilamlarında da açıklandığı üzere, davacının davası TMK.981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan ve 6100 S.Y.'nın 4/c maddesinde gösterilen davalardan olmayıp TMK 683 maddesinde düzenlenen hakka dayalı davalar olduğundan ve Kadastro Kanunun 12/3 maddesi uyarınca kadastro tespitine itiraz niteliğinde olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir. Somut olayda,dosya kapsamından, her iki dosyada 6831 Sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca zilyetlik tespitinde hata yapıldığı belirtilerek, taşınmazın belirtilen kısmının davacı adına tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır....
Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. b. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 Esas, 1946/12 Karar sayılı kararında aynen "...MK.896....
Dava, TMK.nun 981 ve devamı maddeleri gereğince görülmesi gereken zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 1946 yılında 3116 sayılı Orman Kanunu hükümleri gereğince yapılan orman kadastro çalışmalarında Devlet ormanı olarak sınırlandırıldığı, daha sonra 1976 yılında başlayıp 1983 yılında kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince yapılan çalışmalar sırasında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve maki tefrik sahasında kaldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Aynı taşınmazın 03.04.1991 tarihinde hükmen Muratpaşa Vakfı olması nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü adına 265 parsel numarasıyla tapuya bağlandığı dosya arasındaki tapu kaydından anlaşılmıştır. Aynı tapu kaydında taşınmaz üzerinde bulunan 232 kapı nolu gecekondunun davacı A.İhsan Buyrukçu’ya tahsis edildiği belirtilmiştir....
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların sınırlarını dava dilekçesinde belirtmiş oldukları taşınmazın, tapuda kaydı olmayan ve sınır ihtilafları dolayısı ile kadastro çalışmalarının yapılmadığı bir taşınmaz olduğu, davacıların dilekçelerinde; taşınmazı 100 yılı aşkın süredir kullandıklarını ancak davalıların kendi zilyetliklerinde olan bu taşınmazı kullanmalarına engel olduklarını belirttikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazdaki bu belirlemeler ve dava dilekçesindeki açıklama dikkate alındığında, dava zilyetliğin korunmasına ilişkindir. TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....
Tüm dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın orman tahdidi içerisinde orman sayılan yer olması nedeniyle tesbit dışı bırakıldığı, davacıların dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazı yüzyılı aşkın süredir kullandıklarını, ancak davalıların kendi zilyetlerinde olan bu taşınmazı kullanmalarına engel olduklarını belirttikleri anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazdaki bu belirlemeler ve dava dilekçesindeki açıklama dikkate alındığında dava, zilyetliğin korunmasına ilişkindir. TMK.nın 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri; mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK.nın 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nın 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....