Davacılar, 3402 sayılı yasanın ek 4 maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazınbir bölümünde kendi zilyetliğinde bulunduğu ve davalı gerçek kişilerin bu taşınmazda hiçbir hakkı bulunmadığı halde, beyanlar hanesinde davalı gerçek kişilerin adlarının kullanıcı olarak şerh verildiği ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın davalı gerçek kişiler adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine adlarının eşit paylarla şerh verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Davanın 02.05.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ......
Davalı, dava konusu yeri, davacıdan haricen satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş, hapis hakkı tanınması ve cezai şartın ödenmesi talebinde bulunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “… davacının çekişmeli taşınmazlarda paydaş bulunduğu, davalının kayıttan ya da mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı belirlendiğine göre, mahkemece elatmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davalı gerek cevap dilekçesinde ve gerekse yargılama aşamasında dava konusu yeri davacıdan haricen satın aldığını, buna dayanarak kullandığını savunmuş ve kendisine hapis hakkı tanınması gerektiğini bildirmiştir. Gerçekten, davalının nizalı yeri haricen satın aldığının kanıtlanması halinde 10.07.1940 tarih 2/77 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca herkes aldığını geri vermekle yükümlü olup, davalıya (haricen satın alma karşılığı) harici satışta belirlenen bedel ödeninceye kadar taşınmazı kullanma hakkına sahiptir....
Mahkemece, zilyetliğin korunması davalarının HMK.'nun 4/c maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi vekili tarafından davacı tarafın üç farklı talep ile dava açtığı, eldeki davanın asliye hukuk mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dava, tesbit ve tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, zilyetliğin korunması davalarının HMK.'nun 4/c maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, ise de; dava, sadece zilyetliğin korunması davası olmayıp, zilyetliğin tesbiti, tazminat ve taşınmazın 2/B sahasında olup olmadığının tesbiti taleplerine ilişkindir. 1086 sayılı ...M.K'nun 8/3. maddesi ve 6100 sayılı H.M.K'nun 4/c maddesine göre, sadece zilyetliğin korunması davaları, sulh hukuk mahkemelerinin görevindedir....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Y. 8 HD. 2016/2986 E-2018/1556 K) . (HGK 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı ile hazırlanan, 28.01.2022 tarihli ve 31733 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (7.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, davaya konu ettiği evin ve bahçesinin murislerinden intikal ettiğini iddia ederek şahsi bir hakka (miras hakkına) dayanmakta olup, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve yapı ile davacının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. O halde, davacının talebi ve davalının savunması karşısında, eldeki davanın hukuki nitelikçe zilyetliğin arkasında bulunan bir hakka dayalı olduğunun kabulü gerekir. Davacı, zilyetliğin arkasında şahsi bir hakka dayandığından, dava bir hak davası niteliğini kazanmıştır. HMK'nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kabulüne dair ......
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile dava dilekçesindeki açıklamalara göre, istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında aynen "...MK.896 (TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde hakim, yalnız davacının gerçek ise, zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir. Bu karar zilyetlik konusunda kesin hüküm meydana getirmez. Zilyede mülkiyet hakkı vermez ve diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla yetkili mercilerde başkaca dava açmak hakkına dokunmaz...."denilmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.02.2011 gün ve 46/13 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., dava dilekçesinde, 2496 sayılı parselin 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunu, 2/B uygulamasının yapılmasını beklerken, rahatsızlığı nedeni ile 2 yıl süre ile yaylaya çıkmadığını, bu yıl gittiğinde 2496 sayılı parseldeki evin yerine bir inşaat yapıldığını, davalı tarafından hiçbir hakkı bulunmadığı halde ev yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu açıklayarak davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine, üzerindeki yapının yıktırılmasına karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen davada Kaynarca Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,hazineye ait taşınmaz üzerinde zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, davacı tarafın Hazine arazisi üzerindeki talebinin sadece zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilemeyeceği, davanın bir hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....