Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bununla birlikte, her ne kadar İdare Mahkemesi kararında, davacının zilyetliğinde iki katlı bir evi bulunduğu hususunun inşaat bilirkişisi tespiti ile sabit olduğundan, 5233 sayılı Kanun uyarınca söz konusu eve ilişkin olarak zarar tespiti yapıldıktan sonra tespit edilen bedelin davacıya teklif edilmesi gerektiği gerekçesine de yer verilmiş ise de; Mahkeme kararı gereği yerine getirilirken kadastrosu tamamlanan yerlerde mülkiyet durumunun esas alınması, bu bakımdan zilyetlik iddiasında bulunulan yerlerin ya da daha önce yapılmış olan keşiflerde başvurucu lehine tespit edilmiş olan taşınmazların, tapu kayıtlarının gerek davacıdan (başvurucudan) istenilmesi, gerekse davalı idarece araştırılması, zilyetlik iddiası ile kadastro tespiti arasında var olabilecek farklı durumların nedeninin davacıdan (başvurucudan) (belge, sözleşme, dava vs. ile) ispatlanmasının istenilmesi gerekmekte olup; bu ispatın gerçekleştirilemediği tapusu bulunmayan taşınmazlar hakkındaki zilyetlik iddialarının ise dinlenmeyeceği...

    Köyü 226 ve 267 sayılı zilyetlik tespiti yapılan taşınmazların olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde; üzerinde bulunan ve taşınmaz mala bahçe niteliği vermeyen ağaçlara maktuen değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; Dava konusu 226 sayılı zilyetlik tespiti yapılan taşınmazın yüzölçümü 338,43 m2 olduğu halde 398,44 m2 olarak davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi, Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2 nolu bendinin 2. paragrafında yer alan (398,44) rakamlarının çıkartılmasına, yerine (338,43) rakamlarının yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 17/04/2017...

      Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilen zilyetlik şerhine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 26/07/2007 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Dava, 3402 Sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespitindeki zilyetlik şerhine itiraza ilişkindir. Husumet ... Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmiştir. Dava, ister taşınmaz mülkiyetinin aktarılmasına ilişkin kadastro tespitine itiraz, isterse 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tespiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış olsun, kural olarak; bu tür davaların, tespit malikleri ile tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı kişi ya da kişilere husumet yöneltilerek açılması zorunludur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı; Anamur Bozdoğan Köyü ... mevkii, 193 ada 13 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 40 yıldır kendisinin zilyetliğinde olduğunu, parselin tamamını imar ve ihya ettiği ve davalıların hiç zilyetlik ve hak iddiaları olmadığı halde parselin zilyet tespiti sırasında kendi isminin yanında davalıların da isimlerinin taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak geçtiğini, davalıların davaya konu taşınmazda zilyetliklerinin olmadığını ileri sürerek -fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla- parselin beyanlar hanesindeki davalılara ait zilyetlik şerhlerinin iptal edilmesine ve taşınmazın tamamının tek zilyeti olduğunun tespiti ile bunun...

          Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilen muhdesat ve zilyetlik şerhine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır ve çekişmeli taşınmaz Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmıştır Ancak, bu işlemlerin hangi tarihlerde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır....

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilen muhdesat ve zilyetlik şerhine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır ve çekişmeli taşınmaz Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmıştır Ancak, bu işlemlerin hangi tarihlerde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır....

              Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasaya eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, tutanağın beyanlar hanesinde gösterilen muhdesat ve zilyetlik şerhine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır ve çekişmeli taşınmaz Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmıştır Ancak, bu işlemlerin hangi tarihlerde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır....

                HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : İTİRAZ - MUHDESAT - ZİLYETLİK TESPİTİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; kullanım kadastrosuna itiraz, muhdesat ve zilyetlik tepspiti istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 09.07.2021 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 25/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Arazi niteliğindeki ... ilçesi, ... köyü, 243 parsel sayılı zilyetlik tespiti yapılan taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dosyadaki zilyetlik tutanağında dava konusu taşınmazın zilyedinin davalı ... olarak tespit edildiği ve 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi gereğince yapılan ilana herhangi bir itirazın olmadığı, karar başlığındaki diğer 7 davalı hakkında dava açılmadığı gibi, bu davalıların taşınmaz ile hukuki ilişkisi tesbit edilemediği halde, nedeni açıklanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harçların istenildiğinde iadesine, 03/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Bunun dışında, tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça mahalli bilirkişi sözleri yalnız başına bir delil olamaz. Mahalli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri; ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenilen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir. Bu itibarla zilyetlik olaylarının açıklandığı gibi tanık sözleri ile ispat edilebileceğinin gözönünde tutulması, davacı, dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığına göre, öncelikle, davacıya tanıklarını liste halinde vermesi için usulüne uygun kesin süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK.nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2....

                      UYAP Entegrasyonu