"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğinin Tespiti ve Korunması ... ile İstanbul Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Daire Başkanlığı aralarındaki zilyetliğin tesbiti ve korunması davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 10.03.2009 gün ve 943/533 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 92 sayılı parsel üzerinde ev, bahçe amaçlı olarak 20 yıldan fazla süre kullanılan yerlere ilişkin vekil edeni adına tapu tahsis belgesi olduğunu açıklayarak şahsi hakka dayalı olarak zilyetliğin tespiti ve korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise; zilyetliğin korunmasına yönelik elatmanın önlenmesi davasının 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c maddesine göre sulh hukuk mahkemesi, "taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları" görür. Dosya kapsamından,davacının, Hazineye ait taşınmaz olduğunu ileri sürdüğü 12033 ada 36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bir adet kargir ev ve deponun zilyedi iken, davalıların haksız olarak 12.12.2010 günü, gecesinde ev ve depoyu işgal ederek tecavüz ettiklerini ileri sürerek davalıların el atmasının önlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının bu muhdesatlar üzerinde mülkiyet veya başka ayni yada şahsi hak iddiasında bulunmayıp, zilyetlik hakkına dayandığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının zilyetliğin korunması davası niteliğinde olup, 6100 sayılı HMK.'...
Dava; TMK'nun 981 vd. maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Dava dosyası, ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin temyiz edilmeksizin kesinleşen görevsizlik kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve anılan mahkemece, yapılan yargılama sonunda yazılı şekilde karar verilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar, davacı vekilinin açıkça zilyetliğin korunmasını istemiş olması ve dayanılan hukuki düzenlemelere göre, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Görev hususu, kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Ayrıca Sulh Hukuk Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşen görevsizlik kararı anılan mahkemece görevsizlik kararı verilmesine engel teşkil etmez....
Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesi; davanın zilyetliğin korunması davası olduğu gerekçesiyle, Gazipaşa Sulh Hukuk Mahkemesi ise; taraflar arasında muaraza bulunduğunu, bu muarazanın müdahale olarak değerlendirilmesinin gerektiğini ve taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin görev sınırını aşmış olduğunu gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir. Somut olayda;dava konusu taşınmazın Hazine adına hükmen kayıtlı bulunması ve davacılar tarafından zilyetliğin korunması için dava açılmış olması nedeniyle HUMK. nun 8/ II-3 maddesi gereği uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Gazipaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin merci tayinine 17/04/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, ... Köyü ... mevkiinde bulunan taşınmazın 2B niteliği ile Orman Yönetimi adına tespit edildiğini, taşınmazın müvekkili tarafından 1994 yılında ... isimli bir şahıstan satın alındığını, alındığı tarihten beri imar ihya edilerek zilyet edildiğini belirterek davacının zilyetliğinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 2/B uygulamasına konu olan taşınmazlarla ilgili idareyi zorlayıcı dava açılamayacağı, davacının zilyetliğin korunması ve tespiti yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olup çekişmesiz yargıya tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetlik tespitine itiraz ve zilyetliğin tescili istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır. Buna göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'...
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, tapu iptali ve tescil davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazda davacının uzun yıllardan beri zilyet olduğu ve zilyetliğe dayanarak tescil davası açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nın 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nın 25 ve 26.)maddeleri gereğince Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 4.7.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hal böyle olunca; öncelikle ham toprak vasıflı taşınmazlardaki zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığı, terk edilmemiş ise taşınmazların hangi tarihte imar-ihya edildiği, hangi tarihte imar-ihyaya başlanıp bitirildiği ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihler arasında sürdürüldüğünün tespiti bakımından 5.9.2011 tarihli tespit gününden geriye doğru 15; 20 ve 25 yıl önceki döneme ait hava fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan ve çekişmeli taşınmaz bölümünün terk edilmesinden önceki durumunu bilebilecek yaşta şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, zilyetliğin iradi olarak terk edilmiş olup olmadığı, terk edilmemiş ise taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği...
Hukuk Dairesi'nin 2018/615 Esas 2019/159 Karar sayılı ilamında; "Davacı tarafından mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olan ve Hazineye Ecrimisil ödeyerek zilyetliğinde bulunan dava konusu taşınmazdaki 347 m2'lik kısma davalının tecavüzde bulunduğunu belirterek açmış olduğu bu davada davacının zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayanmadığı, bu şekilde açmış olduğu dava salt zilyetliğin korunması davası olup, bu nedenle zilyetliğin korunması davasına bakmaya görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle yerel mahkemece zilyetliğin korunmasına dair davanın bu dosyadan tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi, davacının maddi tazminat talebinin ise Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanında kalması nedeniyle görülüp sonuçlandırılması gerekir iken yerel mahkemece her iki talebinde aynı dosyada görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya uygun değildir." şeklindeki gerekçe ile kaldırılmasına karar verilmiştir....
Somut olayda, taşınmaz bölümleri üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, uyuşmazlığın çözümünde hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılmamış, yetersiz ziraatçı bilirkişi raporu ile yetinilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz....