Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin iadesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada, ...mevkiinde davalının 5711,81 m2 taşınmazı greyder ile düzlediğini, müdahale ettiğini belirterek davalının elatmasının önlenmesini ve zilyetliğin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın ispatlanamadığı ve infaza elverişli kroki düzenlenmesinin mümkün olmadığı, sınırlarının sabit olmadığı, davalının taşınmazı kullanımının engellendiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin iadesi istemine ilişkindir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması, kira sözleşmesinin feshi KARAR Davanın niteliği, Asliye Hukuk Mahkemesinden görevsizlikle gelen dosyada, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından da zilyetliğin korunmasına ilişkin değil kira sözleşmesinden kaynaklanan hakka dayalı dava olduğu nitelendirilerek görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.12.2008 tarih 2008/17830-22433 Esas ve Karar sayılı kararı ile onandığı anlaşılmakla davanın zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı belirlendiğine, 8.11.2000 ve 3.5.2001 tarihli kira sözleşmelerine dayalı olarak açılan hakka dayalı elatmanın önlenmesi niteliğinde bulunduğuna göre; 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi gereğince hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki, Yargıtay (3.)...

      Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ve korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin tespiti davası olup zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, uyuşmazlık konusu... İli,... İlçesi, ... Mah.... 28192 Ada 23 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın Ek 4. maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesine davalıların kullanımında olduğunun şerh verildiğini ileri sürerek davalılar adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile taşınmazın beyanlar hanesine kullanıcı olarak adının şerh verilmesini talep etmiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin tespiti davası olup sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, uyuşmazlık konusu ...İli, ... İlçesi, ... Mah. 102 Ada 1 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı yasanın Ek 4. maddesi uyarınca yapılan tespit çalışmalarında, çekişmeli taşınmazın 1.300 m2'lik kısmının kendi zilyetliğinde bulunduğu halde, beyanlar hanesinde adının kullanıcı olarak şerh verilmediğini ileri sürerek adının kullanıcı olarak taşınmazın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, zilyetliğin tespiti ile Türk Medeni Kanununun 982 ve devamı maddelerinde düzenlenen yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğundan hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek Yargıtay 8.Hukuk Dairesine aittir. Açıklanan nedenle dosyanın adı geçen Daire Başkanlığına gönderilmesine, 14.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            Somut olayda, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemiyle dava açan davacı gerçek kişinin davası reddedildiğine ve Hazine veya Orman Yönetimi tarafından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan bir dava da olmadığına göre, taşınmazın kadastro tesbiti gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, HMK'nın 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde re’sen alınan kararla krokide (A) ile gösterilen bölümünün orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmesi isabetsizdir. Ancak, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

              Bu nitelikte yerler ancak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşullar altında para ve emek sarfedilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilerek ve bu olgunun tamamlandığı tarihten itibaren koşullarına uygun şekilde 20 yıldan fazla süre ile zilyetliğin sürdürülmüş olması halinde edinilebilir. Mahkemece, davaya konu taşınmazlarda imar-ihya çalışmalarının yapılıp yapılmadığı hususu yerel bilirkişi ve tanıklardan yeterince sorulmadığı gibi, keşif mahallinde alınan beyanlara göre de dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan taşların halen zaman zaman toplandığı açıklanmıştır. Her ne kadar hava fotoğrafları getirtilmişse de, uygulama keşif mahallinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla yapılmamıştır. Ayrıca, ziraatçı bilirkişinin raporu da taşınmazın niteliğinin belirlenmesi bakımından yeterli bulunmamaktadır....

                Yukarıda açıklanan yönteme göre yapılacak araştırma sonunda, 13 parselin (A) kısmı orman olmadığı ve zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olduğu anlaşılırsa, bu defa müdahil gerçek kişi yönünden 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın kim tarafından ve hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; müdahil gerçek kişinin belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtıkları tescil davalarının bulunup bulunmadığı...

                  oluşmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı ve nasıl sürdürüldüğü, kimden kime kaldığı yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği tanıklardan sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri, yukarıda belirtilen ve gerçeğin bir yansıması olan resmi belgeler ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazın kullanımına ilişkin olarak 2000 ilâ 2009 yılların arasındaki uydu görüntüleri de incelenmeli ve taşınmaz uydu görüntüleri üzerinde gösterilmeli, toprak yapısının tesbiti açısından taşınmazın değişik yerlerinden (en az 3 tarafından) toprak numunesi alınarak analize dayalı olarak bilimsel yönden tarım arazi özelliğinde bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve toplanan deliller sonucunda oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilmiştir....

                    Şöyle ki; yapılan uygulamada Hazinenin tapusunun uymadığı belirlenmiş ise de, Hazine tarafından taşınmazların zilyetlikle kazanılacak yer olmadığı iddiasıyla dava açıldığı, taşınmazların sınırında Devlet Ormanı bulunduğu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda orman bilirkişisi tarafından orman incelemesi yapılmadığı gibi, zilyetliğin tesbiti açısından da tanık dinlenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz....

                      UYAP Entegrasyonu