Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ve...3. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 6831 S.Y.'nın 2/B maddesi kapsamında hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın tamamı için davalılar adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile 3/5 hissesine zilyet olunduğunun tespiti ve beyanlar hanesine zilyet olarak şerh verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin tespiti ile tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesine ilişkin olup Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    un 40-50 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olarak ekip dikmek suretiyle kullanıldığını, buralara arpa buğday ekerek kuru tarım yapıldığını, buranın müvekkiline ait olduğuna dair 1937 yılı mesak kaydı bulunduğunu, müvekkilinin babasının ölümü üzerine bu yerin müvekkiline kaldığını, müvekkilinin 1938 doğumlu olduğunu ve yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyet olarak ekilip dikilmek suretiyle kullanıldığını, halen de bu yerlerde malik sıfatıyla zilyetliğinin devam ettiğini, dava konusu yerin her nasılsa tapulama tespiti yapılırken tapulama harici bırakıldığını, dava konusu yerin müvekkili adına tapuya tesciline, masraf ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Ancak; mahkemece, davacıların çekişmeli taşınmazda usulünce zilyet olduklarını ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; bu gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. 1999 yılında yapılan kullanım kadastrosu sonucu çekişmeli taşınmaz, fiili kullanıcısının ... oğlu ... olduğu şerhi ile tespit edilmiş ve tespitin 08.07.1999 tarihinde kesinleşmesi ile tapuya tescil edilmiştir. Yargılama sırasında vefat eden davacı ..., çekişme konusu taşınmazın bir bölümünü 1991 yılında devir aldığı ve o tarihten beri zilyet olduğunu açıklayarak 2013 yılında dava açmıştır. Davacı çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kadastro tespitinden önceki tarihten beri kendi kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açtığına göre davası kadastro öncesi nedene dayanmakta olup, 3402 sayılı Yasa'nın .../.... maddesinde yazılı ... yıllık hak düşürücü süre geçmiştir....

        nin dayandıkları tescil ilamlarının ilamda taraf olmayanları bağlamayacağı ve Hazine yönünden uyuşmazlığın tescil ilamlarının kapsamlarının ve ilamların kapsamları dışında kalan yerler yönünden zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının belirlenmesine diğer taraflar yönünden ise taşınmazda kimin hangi tarihten beri ne sıfatla zilyet olduğunun belirlenmesine yönelik olduğu açıklanarak; mahallinde yeniden keşif yapılması, tescil ilamlarının kapsamlarının usulen belirlenmesi, taşınmazda kimlerin ne kadar süredir zilyet olduğunun ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklerine” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı/davacı ...'ın davasının kabulüne, müdahil davacı ....'...

          Davada davacı taraf lehine zilyet bulunduğu taşınmazın 383,26 m2 bölümünün 138 ada 1059 No'lu parsel sayılı taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmaksızın yazılı şekilde iptal ve tesciline kararı verilmesi doğru değildir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının ilgiliye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            Beldesi (...) ... mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği 400 m2 yüzölçümündeki taşınmazı eklemeli olarak, 40 yılı aşkın süredir ... sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız zilyet ettiğini, yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddiasıyla adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılmış taşınmazın, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713. Maddesi gereğince tapuya tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasaya göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır....

              Köyde 1 ila 135 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları 1963 yılında yapılıp, sonuçları 23.11.1963 ila 23.12.1963 tarihleri arasında ilan edilmiş, ikinci arazi çalışması 1976 ila 1980 yıllarında yapılıp, sonuçları 17.06.1980 tarihinde ilan edilmiş dava konusu taşınmaz 1964 yılında yapılan çalışmada tapulama dışı bırakılmıştır....

                Ancak, çekişmeli taşınmaz yönünden sicil oluşturulacak şekilde karar verilmemesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle, hüküm fıkrasının 1. bendinin 5. satırında yer alan “zilyet olarak yazılmasına” cümlesinden sonra gelmek üzere “ve 107 ada 2 sayılı parselin Hazine adına tespit ve tesciline” cümlesinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı H.Y.U.Y.nın 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 31.01.2012 günü oybirliğiyle karar verildi....

                  O halde; Mahkemece davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazlar üzerinde yarı pay oranında davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kimin, ne zamandan beri, ne şekilde zilyet olduğu, davacı tarafın dava konusu taşınmazlarda zilyet olup olmadığı, davalı taraf zilyet ise zilyetliklerinin sadece kendi adlarına mı yoksa davalı adına da olup olmadığı hususları ayrıntılı, somut olaylara dayalı olarak araştırılarak, tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davacı ...'...

                    Ancak dava konusu taşınmaz tapusuz olduğuna göre menkul mal hükmünde olup, sözleşme geçersiz olsa dahi zilyetliğin devredilmiş olması halinde, teslimle birlikte mülkiyet davalıya geçecektir. Her ne kadar senet içeriğinde taşınmazın zilyetliğinin davalıya teslim edildiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamından davalının taşınmazda zilyet olup olmadığı kesin olarak tespit edilememiştir. Mahkemece dinlenen tanık ve mahalli bilirkişiler, çekişmeli taşınmazın kadastrodan önceki kullanım durumuna ve özellikle de taşınmazın zilyetliğinin muris tarafından davalıya devredilip devredilmediğine ilişkin ayrıntılı bir açıklamada bulunmamışlardır. Öte yandan, dava, taşınmazın aynına ilişkin olmasına rağmen taraf tanıklarının bir kısmı taşınmaz başında değil duruşmada dinlenilmiştir. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez....

                      UYAP Entegrasyonu