Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, 12.10.2005 tarihinde BK nun 66 ve 125.maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 4.4.2006 tarihli bozma ilamı ile “taşınmazın satışı ile davacıya zilliyetliğin devredilip devredilmediği, zilliyetliğin devredilmesi halinde zamanaşımından söz edilemeyeceği, bu konunun mahkemece araştırılması yönünde kararın bozulmasına karar verilmiş,mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 20.06.2007 tarihinde davacının taşınmaza zilyet olmadığı sonucuna varılarak bu nedenle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş, ... bu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.03.2008 tarihli bozma ilamı ile davacının taşınmaza satış sözleşmesi ile zilliyet olduğunun kabulü gerektiğini, bu durumda zamanaşımının dolmadığını işin esası incelendiğinde davacının harici sözleşme ile davalıya ödediği satış bedelinin ifanın imkansız hale geldiği...

    KARAR Davacılar, davalılarla aynı murisin mirasçısı olduklarını murisleri babalarının 27.04.1987 tarihinde vefat ettiğini, 30.03.1993 tarihinde rızai taksim sözleşmesi ile muristen kalan arazileri mirasçılar olarak paylaştıklarını ancak babası vefat etmeden önce hastalandığı sırada 15.02.1986 tarihli harici satım senedi ile herhangi bir bedel alınmaksızın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla bir kısım taşınmazların davalı ...' ye 10.00.TL bedelle satış yapıldığının gösterildiğini, düzenlenen senetteki tanık ve muhtar imzalarının sonradan tamamlatıldığını yine davadışı ... haricindeki tüm mirasçıların tapuda 21.02.2005 tarihinde Büyüknefes Köyü uçuk mevkiinde kain bulunan 128 ada 18 parsel sayılı taşınmazı davacı ...' e satmalarına rağmen davalı ...' nın 25.10.1999 tarihinde taşınmaz satış alış ve zilliyetliğin devri senedi ile davalı ...' ye devredildiği yönünde işlem yapıldığını ancak bu taşınmazın zilyetliğinin de davalı ...' ye devredilmediğini, davalı ...' nin kadastro çalışmalarının...

      Buna ilaveten davacıyla, davalılar arasındaki sözleşme geçersiz olup, taraflar bu sözleşmeye göre aldıklarını birbirlerine iade etmekle mükellef olup, davacı taşınmazın teslim aldığı zilliyetliğini davalılara iade etmedikçe faiz talep edemiyeceğinden takip tarihinden zilliyetliğin iade tarihine veya taşınmazdan el çekinceye kadarda faiz talep edemez, ayrıca bütün bu hususlar yargılamayı gerektirdiğinden davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, mahkeme kararının bu yönlerden de bozulması gerektiği görüşündeyim....

        Sayılı 06.10.1958 tarihli kesinleşmiş ilâmda taşınmazın imar-ihya yoluyla elde edilmeye çalışıldığı, fakat bunun gerçekleşmediği belirlendiğine ve bu ilâmın tarafı olan Mehmet Gemici’nin davacı tarafın bayii nedeniyle halefiyet yoluyla bağlayıcılığı nazara alınarak imar-ihya suretiyle kazanılmasına olanak bulunmaması nedeniyle davanın dinlenmesine yer olmadığının düşünülmesi, eğer kısmen veya tamamen imar planı içinde bulunmadığı belirlenirse; bu kez kesinleşmiş orman tahdidinin varlığı ileri sürüldüğüne göre, orman uzman bilirkişi eliyle bu harita uygulanıp konumunun belirlenmesi ve tahdit alanı içinde ise tapu ve zilliyetlik yoluyla ormandan yer kazanılamayacağının nazara alınması, ormanla ilgisi söz konusu değilse, bu kez tarafların göstereceği tanıklar ve yerel bilirkişinin taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle ilk tesbitin 1955 yılında gerçekleşmiş olması nazara alınarak bu tarihten geriye doğru aralıksız, çekişmesiz 20 yılı aşan zilliyetliğin var olup olmadığının, ekonomik...

          Mahkemece; tarafların murisi ... dava konusu taşınmazlardan 109 ada 35 parsel, 125 ada ... parsel, 101 ada ... parsel sayılı taşınmazların zilliyetliğini ....06.1980 tarihli zilliyetliğin devir sözleşmesi ile torunu ...'ye devrettiği, 127 ada ... parsel ve 109 ada 28 parsel sayılı taşınmazların zilliyetliğini ise ....06.1980 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle yine torunu ...'ye devrettiği, davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde 1980 yıllarında başlayan zilyetliğinin tespit gününe kadar aralıksız sürdüğü bu durumun davacının da kabulünde olduğu, 119 ada ... parsel ve 112 ada ... parsel nolu taşınmazların muristen kaldığı, herhangi bir senet olmadan davalının kullanımında olduğu murisin 30.....1990 tarihinde vefat ettiği bölgede 2008 yılında yapılan kadastro çalışmalarında söz konusu taşınmazların senetsizden davalı adına tescil olduğu davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ......

            Uluslar arası Taşımacılık Ltd Şti’nin dava dışı TCDD ile akdettiği 01.04.2002 tarihli sözleşme kapsamında edindiği 29 adet "Rgs", 12 adet "Res" ve 1 adet de anılan tarihte henüz millileşmemiş "Res" tipi vagon olmak üzere toplam 42 adet vagon ile 85 adet konteynırı müvekkil şirket ile akdettiği 04.04.2006 tarihli sözleşmeyle teşvik süresinin dolması taliki şartına bağlı olarak taksitle 540.000,00 Euro bedelle müvekkiline sattığını, menkul hükümlerine tabi olan satışa konu konteynır ve vagonları müvekkili şirkete 15.04.2006 tarihinde teslim ettiğini, anılan sözleşme gereğince mülkiyetin devri gerçekleşinceye kadar geçen süre için vagonların işletme hakkı ve sorumluluğu müvekkiline ait olacak şekilde müvekkiline noter tasdikli vekaletname verdiğini, anılan tarihten itibaren müvekkili tarafından satışa konu vagonların kullanıldığını, sigortalarının yapıldığını, satış bedelinin tamamının ödendiğini, zilliyetliğin devri ile dava konusu vagonlarla ilgili mülkiyet hakkının da müvekkili şirkete...

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2020 NUMARASI : 2019/179 2020/329 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesi ile;İstanbul İli, Sultanbeyli İlçesi, Mecidiye Mahallesi, Selçuk Caddesi, No:23 de bulunan taşınmazın 312 m2 olmasına rağmen 2/B kapsamında yapılan kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın 312 m2 olarak 105 ada, 3 parsel olarak adına tespiti yapılması gerekirken her nasılsa 56 m2 olarak adına tescil ettirildiğinden bahisle, kadastroca yapılan tespit sırasında dava konusu taşınmazından davalı adına tespiti yapılan 256 m2'lik kısmına ait kadastro tespiti ve tapu kaydının iptali ile adına tespit gören dava konusu 3 nolu parselin 312 m2 olarak taşınmazın beyanlar hanesine zilliyetlikle fiili kullanıcı olarak tapuya şerh konulmasını talep ve dava etmiştir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/12/2020 NUMARASI : 2019/862 2020/568 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava konusu Sultanbeyli ilçesi Fatih Mahallesi hudutları dahilinde kain tapunun 117 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 265,42m² 'sinin davalı hazine adına tespit edildiğini, davalı T4'nın kullanımında olduğunu, dava konusu parselin 1992 yılında bedelini ortak ödediklerini, davalı ile kardeş olduklarını, tapu kütüğüne sadece davalının şerh edildiğini, üç kardeş olduklarını, her kardeşe 1/3 pay düştüğünü belirterek dava konusu 265,42m² lik taşınmazın 1/3 payının davalı T4 1/3 payının kendi adına, 1/3 payının ise Satılmış Yağcı'nın fiili kullanımında olduğunun tapu kütüğüne şerh edilmesini talep etmiştir....

              Davacı malik değilse de, kira sözleşmesinde taşınırın kiracısı olduğunu ve taşınırın elinden rızası dışında elinden çıktığından bahisle zilliyetliğin korumasını talep etmiş ise de; TMK.nun 981, 982, 983 ve 984. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere kurulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Somut olayda, davacı yukarıda açıklandığı üzere zilliyetlik hakkını finansal kira ilişkisine dayandığından davanın TMK.nun 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü mümkün değildir. TMK'nın 683/1. maddesinde, mülkiyet hakkı sahibinin hak ve yetkileri düzenlenmiş olup, "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir."...

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/02/2017 NUMARASI : 2016/127 2017/33 DAVA KONUSU : Zilliyetliğin Tesbiti Ve Korunması İstemli (Orman Niteliğini Yitiren Taşınmazlarla İlgili) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sultanbeyli İlçesi Selçukhan Cad. Adıvar Sokakta bulunan 325 ada 8 parsel 190 m2 olan arsasının 2B yasasından yararlanmak için Sultanbeyli Belediyesi T5ne gittiğinde bu arsanın hazineye verildiğini, iş bu taşınmazı 05/07/1999 tarihli satış sözleşmesinde Elver Yavuz isimli şahıstan taşınmazı satın aldığını, tapu kayıtlarında bu hususun görüldüğünü, Sultanbeyli Belediyesinden aldığı evrakta görüleceği üzere ilgili gayrımenkulün kendi adına kayıtlı olduğunu ve bu güne kadarki emlak vergilerini kendisinin ödediğini, tüm bu nedenlerle dava konusu arsanın mülkiyeti kaydının adına olacak şekilde düzeltilmesini talep ve dava etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu