Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi de, davacının mülkiyet hakkına dayanması nedeniyle dava değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı mülkiyet hakkına dayandığına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ......

    Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de; dava dilekçesindeki dava değeri miktarının Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. O halde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 10.000,00 TL olarak belirlendiği ve Sulh Hukuk Mahkemesinin dava tarihindeki görev sınırı olan 6.330,00 TL’den fazla olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

      Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R – Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Mallarının korunması istenen çocuklar ... ve ....’nun babaları .....’nun vefatı sonucu, velayeti kullanan anne ...’in yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur. ... tarafından, çocukların velisinin isminde yanılgıya düşülerek, ..... isimli şahsın belirlenen ikametgahına göre yetkisizlik kararı verilmiştir. Elazığ 2. Aile Mahkemesince, sağ eşin yerleşim yerinin Antalya olduğunun anlaşılması nedenleriyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur....

        İddia şekline göre; davacının konut olan bu yeri oturmak amacıyla satın aldığı anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 3/c maddesi ile “konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alınmıştır. Aynı yasanın 23. maddesi uyarınca tüketicinin korunması hakkındaki yasa uygulamasından kaynaklanan bu tür uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekir. Açıklanan bu olgu karşısında, mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi yerine Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 27.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Milas Sulh Mahkemesi Çocuk mallarının korunmasına ilişkin olarak açılan davada Yozgat 2.Asliye (Aile) Hukuk, Milas Asliye ( Aile ) Hukuk ve Milas Sulh Hukuk Mahkemelerince yetkisizlik ve ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda mallarının korunması istenen küçüklerin anne ve babasının boşandıkları, velayetlerinin annelerine verildiği, annelerinin ise 2010 yılında öldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda sağ olan babaya öncelikle velayetin verilip, verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekecektir....

            , korunması gerekli taşınmaz kültür varlığını kasten yok etme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm de temyiz edildiği halde, 18/07/2013 tarihli tebliğnamede anılan hükme yönelik görüş yer almadığı anlaşılmakla, belirtilen hususta ek tebliğname düzenlendikten sonra gönderilmesinin temini için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Tehdit, hakaret, Ailenin Korunması Hakkında Kanuna aykırılık HÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü: 1-Hakaret suçundan; kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olması nedeniyle Yerel Mahkemece verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itirazın REDDİNE, Yerel Mahkemenin redde ilişkin kararının tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 2-Tehdit ve Ailenin Korunması Hakkındaki Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyize gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....

                Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 04/05/1991 gün, 1730 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı vasfının devamına karar verilen ve 1382 envanter numarası ile tescilli olan taşınmazda izinsiz olarak, yapının ......

                  Ancak, Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar..." hükmüne yer verilmiştir....

                    İLGİLİ MEVZUAT: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3. maddesinde, "Koruma" ve "Korunma", "taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri; taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza, bakım, onarım ve restorasyon işleri" olarak; "korunma alanı" ise, "taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alan" olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 8. maddesinin 3. fıkrasında ise, "Korunma alanlarının tespitinde, korunması gerekli Kültür ve Tabiat Varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafaza için yeteri kadar korunma alanına sahip olmaları dikkate alınır. Bu hususlarla ilgili esaslar, Kültür ve Tabiat Varlıklarının korunması, görünümlerinin ve çevreleri ile uyumlarının muhafazası için yeteri kadar korunma alanına sahip olmaları dikkate alınır....

                      UYAP Entegrasyonu