Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Keza, 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

    Keza, 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.... maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 28.06.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

      Keza, 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.... maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 28.06.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

        Devlet evveliyatı orman olan bir yer hakkında tapu kaydı oluşturmuş ve özel mülkiyete konu olabileceğini tekeffül etmiş ise bunun sonuçlarına katlanmak ve BK 96. maddesi hükmü de dikkate alındığında alıcının gerçek zararını tazmin etmek zorundadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı satıcı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması gerekirken denkleştirici adalet prensibinin uygulanarak davanın kısmen kabulü usu ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması düşüncesinde olduğumuzdan yüce çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına katılamıyoruz....

          Öyle olunca, davacının bu aşamada zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak dava açmakta hukuki yararı yok ise de ihtiyati tedbir konulmakla araç hukuki ayıplı hale gelmiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında çözümlenmelidir. Hal böyle olunca mahkemece, davacının ayıba karşı tekeffül hükümleri gereği sözleşmeden dönüp bedeli isteyebileceği ve bu durumda aracın iadesi gerekeceği de gözetilip, davacının yargılama sırasında yaptığı kazanın araçta değer kaybına sebep olup olmadığı üzerinde de durularak, gerekirse Yargıtay, taraf ve mahkeme denetimine uygun bilirkişiden ek rapor yada yeni bir rapor alınarak ayıba karşı tekeffül hükümleri değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken..."...

            Burada hemen belirtilmelidir ki, yüklenicinin eseri meydana getirerek teslim borcundan sonra bunların yerini ayıba karşı tekeffül borcu alır. Bir tanımlama yapmak gerekirse yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcu demek onun eserin teslim borcunun tamamlayıcısı olarak meydana getirdiği eserde teslimden sonra ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcu demektir. Değişik bir anlatımla söylemek gerekirse, eser teslim olunsa dahi fen ve sanat kurallarına uygun yapılmamış ve bu haliyle iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşımıyorsa bunun sonuçlarına yüklenici, ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle katlanmalıdır. Aslında arsa sahibine teslim edilmiş eserin arsa sahibinden kaykanlanmayan nedenlerle, deprem gibi bir sebebe bağlı olarak yıkılıp yok olması ile eserin (binanın) hiç teslim edilmemesi arasında fark yoktur. Yeter ki, yıkım arsa sahibinden kaynaklanmayan nedenlerden meydana gelmiş olsun....

              Zapta karsı tekeffül hükümlerini düzenleyen BK.nun 192. maddesı de, taşınmazın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini, hükme bağlamıştır. Bu bentlerde hükme bağlanan zarar ve ziyanlarda, satıcının kusurlu olmasını gerektirmez. Satıcı, her halükarda bu bentlerdeki zarar ve ziyandan sorumludur. Mahkemece, yasanın bu hükümleri nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek. halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi ....

                Mal Müdürlüğü tarafından kendisine tapu iptali tescil davası açılarak tapu kaydının iptal edildiğini, mülkiyet hakkının sona erdiğini, taşınmazı satan ve bedelini alan davalının zapta karşı tekeffül yükümlülüğü olduğundan bahisle 1991 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tam zaptı nedeniyle 30/01/2012 tarihindeki rayiç değeri, hükmedilen tüm yargılama giderleri, tapuda intikal masrafları, mal müdürlüğü tarafından talep edilen ecrimisil toplamı karşılığı olarak, 10.000,00 TL belirsiz alacağın 30/01/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ... Belediyesinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 20.04.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 38.711,21 TL’ye çıkartmıştır. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

                  Zapta karşı tekeffül davaları 10 yıllık zamanaşımına tabidir. ...2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/509E. sayılı dosyasının kesinleşme tarihi 03.07.2008 olduğuna göre işbu dava tarihi itibariyle zamanaşımı gerçekleşmemiş olduğundan, mahkemece, işin esasına girilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 06.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, davacı şirketin ...’a ait olan tüm hisselerinin 28.05.2013 tarihinde Hisse Devir Sözleşmesi ile devredildiği, hisse devri yapıldığı tarihte davacı şirkete ait devir bilançosu çıkartılarak borç ve alacak temlikinin yapıldığı, davacı tarafından üçüncü kişiye yapılan ödeme tarihinin 15.06.2011 olduğu ve bu miktarın tarafların bilançosuna yansımış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı şirketin, sermayesinin tamamı ...'a ait olmak üzere 01.03.2005 tarihi itibariyle ...'tan ayrı tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başladığı, daha sonra davacı şirket ile ... arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığı, 29.05.2013 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ile davacı şirketin ...’a ait olan hisselerinin tamamının ... Elektrik Dağıtım A.Ş.'...

                      UYAP Entegrasyonu