Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanununun 219-231 maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2019/374 KARAR NO : 2022/412 DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 04/07/2019 KARAR TARİHİ : 25/05/2022 K.YAZIM TARİHİ : 26/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 24/07/2006 tarihinde taraflar arasındaki işletme devir hakkı sözleşmesinin akdedildiğini, fiili devir tarihinin 30/10/2009 olduğunu, dağıtım faaliyetlerinin ...’a ait olduğu dönem içerisinde 04/01/2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle ... 1. İş Mahkemesinin 2008/617 E. – 2017/106 K. sayılı dosyası ile dava açıldığını, açılan dava sonucu ... ...İcra Müdürlüğünün ......

      in sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık geçerli satıştan kaynaklanan BK. 189 ve sonraki maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması gerekir. Davacının .... plaka numaralı aracı 26.10.2000 tarihinde gerçek satıcı davalı ...’den noter senedi ile satın alıp ... sattığı bilahare aracın çalıntı olduğunun anlaşılması üzerine, emniyetçe8.7.2002 tarihinde zapt edilip araç sahibine iade edildiği, davacının ... parasını iade ettiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı ,geçerli araç satış nedeniyle aracın gerçek malik tarafından çalıntı olduğundan bahisle elinden alınması halinde aracın rayiç değerini isteyebilir ise de, bu değerin dava tarihi itibariyle değil,sözleşmeye konu aracın elinden alındığı 8.7.2002 tarihi itibariyle belirlenmesi gerekir. Hal böyle olunca faizede zapt tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir....

        Tüm bu nedenlerle; ilk derece mahkemesince zapta karşı tekeffül hükümleri kapsamında davacının davasının sübuta erdiği gözetilerek davanın kabulü ile davalının Antalya 3.İcra Müdürlüğünün 2019/2727 Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptali ve takibin devamına , asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın reddi cihetine gidilmesi isabetli görülmemiştir....

        Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/1419 Sayılı Hazırlık evrakı sonucu aracın 30.03.2004 tarihinde ... ilinden çalındığı plakasının ... olduğu aracın şasi ve motor numarasının değiştirildiği ve davalı şirket tarafından noter senedi ile davacılara satıldığı, durumun anlaşılması üzerine aracın gerçek sahibine savcılık kanalı ile iade edildiği, davalı satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğu çerçevesinde araç bedeli ve yapılan masraflardan dolayı davalılara karşı sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 24.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece ,çalıntı olduğu aracı davacılara satan davalıların zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca tahsil ettikleri araç bedelini iade ile yükümlü oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle satım konusu aracın kayden maliki olan davalıların aracın zapt edilmesinden dolayı davacılara karşı BK.'nun 189 ve 192. maddeleri uyarınca sorumlu oldukları gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacılar yararına takdir edilen 450.00-YTL. duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 3.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Satıların zaptı nedeniyle satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu mahkemenin ve sayın çoğunluğun kabulündedir. Ancak, davacının zararını belirlerken taşınmazın rayiç değerinin mi yoksa ödenen paranını denkleştirilmesi suretiyle belirleneceği hususu üzerinde durulmalıdır. Dairemizin süreklilik kazanan inançlara göre denkleştirici adalet ilkeleri ancak geçersiz satışlarda söz konusu olabilir. Oysa somut olayda davacı bir kamu kurumu tarafından oluşturulan tapuya ve tapu siciline güvenerek taşınmazı resmi ve geçerli bir şekilde iktisap etmiştir. Tapu kaydının yolsuz oluşturulması ile taşınmaz satışının resim ve geçerli şekilde yapılması ayrı kavramlardır. Davacının, yörenin coğrafi durumunu en iyi bilmesi gereken ve idari yoldan tapu oluşturmaya yetkili belediyeye ve oluşturulan tapu kaydına güvenmesinden daha doğal birşey yoktur. Böyle olunca davalı zaptedilen taşınmazın rayiç değerinden sorumludur. Aksinin kabulü Devlete ve hukuka olan güveni zedeler....

              Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu'nun 219 md. ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü'nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER'e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü yoktur. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın ayıplı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Davalı her ne kadar gönderdiği telefon mesajı ile davacıyı bilgilendirdiğini savunsada, söz konusu mesajın satışın yapıldığı gün gönderdiği, davalı tarafından satış esnasında okunup okunmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, gönderilen mesajın hem nitelik hemde içerik itibariyle bilgilendirme konusunda yazılı bir delil yada delil başlangıcı niteliği taşımadığı, bu durumda tanık deliline de dayanılamayacağı anlaşılmıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır....

                Keza, 29/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

                  Keza, 30.09.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir....

                    UYAP Entegrasyonu