WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takiplerde borçlunun yetkiye, imzaya, borca ve faize yönelik bütün itirazlarını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içerisinde yetkili mahkemelere yapmasının gerektiği, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebligatının 17/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 12/12/2019 tarihinde itirazda bulunulduğu, usulsüz tebliğ şikayetinin ise asıl dosyada süreden reddine karar verildiği anlaşıldığı, Birleştirilen dosyada zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelemede, yapılan işlemler arasındaki tarihler nazara alındığında takip konusu bonolar bakımından 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olduğu anlaşıldığından; Asıl dosyada davacı borçlunun usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddine, birleştirilen dosyada davacı borçlunun borca ve imzaya itirazının süreden reddine, birleştirilen dosyada davacı borçlunun zamanaşımı itirazının esastan reddine, karar verilmiştir....

Zamanaşımı def'i de, senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri arasındadır. Öte yandan, mahkeme de, borçlu tarafından öne sürülen, itiraz sebepleri ile bağlı olup; borçlunun bildirmediği itiraz sebeplerini re'sen dikkate alamaz. Bu durumda, her ne kadar, borçlu, İİK.'nun 62. maddesine uygun olarak icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, "borcun zaman aşımına uğradığı " yönünde herhangi bir iddia ileri sürmemiş ise de, İİK.'nun 63. maddesi uyarınca, itirazın kaldırılması isteminin yargılaması sırasında cevap dilekçesiyle zamanaşımı def'inde bulunduğuna göre; icra mahkemesinin, bu hususu, gözönüne alarak sonuca gitmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı alacaklı, taraflar arasında düzenlenen 14/09/2012 tanzim tarihli mahkeme dışı sulh sözleşmesine dayanarak başlattığı icra takibi ile bu sözleşmeden kaynaklanan toplam 24.229,92 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir....

-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Antalya ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde ...-TL asıl alacak, ...-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam ...-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından dosya Mali Müşavir bilirkişi ...'...

    Somut olayda, her ne kadar takip dayanağı alacağın kaynağı İİK'nun 68/1. maddesindeki belgelerden değil ise de, davalı borçlu asilin itiraz dilekçesinde "alacaklı ile aralarında yapılan daire satış sözleşmesi nedeniyle tarafına 30.000 TL kapora bedelinin ödendiği, daha sonra satıştan vazgeçildiği ancak, kapora bedelinin iadesi için gerekli şartların gerçekleşmediği, takibin münasip zamanda yapılmadığı" şeklindeki beyan ile alacaklı ile aralarındaki hukuki ilişki kabul edilip itiraz şartın gerçekleşmediği ve vadenin gelmediği olgusuna dayandırıldığına göre artık takip dayanağı belgenin İİK'nun 68/1. maddesindeki belgelerden olması aranmaz. Çünkü, anılan maddede yazılı belgelerle ispatlanacak olan hukuki ilişki borç olup, bu husus da kabul edildiğine göre ayrıca ispatına gerek bulunmamaktadır. Bu ilke HGK.nun 01/12/1985 tarih ve 1984/12- 257 E. - 984 K. sayılı kararında da aynen benimsenmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Kadastro sırasında 20 ada 10 parsel sayılı 4403 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tesbit edilmiştir. ... ... ve ... ...'ın satınalmaya dayanarak yaptıkları itiraz kadastro komisyonunca kabul edilerek adlarına tesbitine karar verilmiştir. ..., ... ve ... ... irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın ... ... mirasçıları adına tescili isteğiyle dava açmışlardır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin ... ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... ... ve ... ... tarafından temyiz edilmiştir....

      İlk derece mahkemesi; senetlerin vade tarihlerinin 15/05/2014 ve 05/05/2014 olduğu, alacaklının 3 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 25/08/2014 tarihinde takip başlattığı, dolayısıyla bonolar için yasada öngörülen (3) yıllık zamanaşımının gerçekleşmediği, davacı tarafından takibin borca itiraz davası sebebi ile 04/09/2014 tarihinde durdurulduğu ve tedbirin 07/12/2020 tarihinde kaldırıldığı anlaşıldığından davacı tarafından yapılan zamanaşımı itirazı yerinde görülmeyerek davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda bahsedilen ihtiyati tedbirin fiilen hiç uygulanmadığını, icra dosyasından defalarca icra ve haciz işlemlerinin yapıldığını, yapılan onca haciz işlemine rağmen dosyadaki tedbirden bahsedilmesinin mümkün olamayacağını, takibe konu bonoların zamanaşımına uğradığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

      ileri sürerek borca itiraz etmiş, mahkemece, vekilin azilnameden takip konusu çeklerin keşide tarihlerinden önce haberdar olduğu ve alacaklının da vekille yakın akraba olması ve asliye hukuk mahkemesinde görülen tapu iptal tescil davasında azilnamenin dosyaya girmiş olması nedeniyle azilnameden haberdar olduğu ve bilebilecek durumda olduğu gerekçesi ile İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmiş ve borçlunun tazminat talebi reddedilmiştir....

        İİK'nun 63. maddesinde; "İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez" hükmü yer almakta olup, borçlunun anılan yasa hükmü gereğince cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmektedir. Takip dayanağı bono olup, 6102 sayılı TTK'nun 778/h maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 749/1. maddesi gereğince; poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyene) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Somut olayda, takibe konu bononun vade tarihi 18/07/2007 olup alacaklı tarafça 3 yıllık süre geçirilmeden 08/08/2008 tarihinde takibe başlandığına göre, borçlunun zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır....

          Hal böyle olunca mahkemece, yanlar arasındaki temeldeki satım sözleşmesine dayanıldığı, takibin 10 yıllık genel sözleşme zamanaşımı süresi içerisinde başlatıldığı hususları da gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabul şekline göre de, dava konusu icra takip dayanağı senedin tüm yasal unsurlarının bulunması durumunda uygulanacak olan kambiyo senedi zamanaşımı süresinin dolması hali, bu niteliğe sahip senedin sadece kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu edilmesine engel olacak ise de, ilamsız icra takibine konu edilmesine ve takipte borca itiraz halinde temel ilişkideki alacağın yazılı delil başlangıcı niteliği bulunan böyle bir senede dayalı olarak tanık dahil her türlü delille ispatı ile tahsiline engel olmayacağından böyle bir durumda dahi davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olacaktır....

            Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Davacıların murislerinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olmaları mirası kabul anlamında yorumlanamaz. Öte yandan, davacılar aleyhine açılan vasiyetnamenin tenfizi davasında, davacıların davaya cevap vermeyerek davayı reddetmiş sayılmalarının veya icra takiplerine itiraz etmemiş olmalarının da terekeye sahiplenme anlamına gelmeyeceği açıktır. Bu hususların davanın reddi gerekçesi olarak değerlendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

              UYAP Entegrasyonu