Bilirkişi raporunda davalının zamanaşımı itirazı kabul edildiğinde tüm fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının zamanışımına uğradığı belirtilmiştir. Mahkemece müteselsil borçlulardan birine açılan dava zamanaşımını keseceğinden davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan anılan iki alacağında kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve alt işverenler arasındaki ilişki eksik teselsüs niteliğinde olduğundan ve 01.07.2010 tarihihnde yürülüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 5. maddesinde;bu kanunun yürülüğe girmesinden önce işlemeğe başlamış zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükümlerine tabi olacağı belirtildiğinden, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarında davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan sonuca gidilmesi hatalıdır. 3- Kesinleşen önceki davaya ait kıdem ve ihbar tazminatı miktarlarının aynen kabulüne karar verilirken; tahsilde mükerrerliğe neden olmayacak şekilde, ibaresinin hükme yazılmaması da yerinde değildir.....
Bilirkişi raporunda davalının zamanaşımı itirazı kabul edildiğinde tüm fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının zamanışımına uğradığı belirtilmiştir. Mahkemece müteselsil borçlulardan birine açılan dava zamanaşımını keseceğinden davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan anılan iki alacağında kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve alt işverenler arasındaki ilişki eksik teselsüs niteliğinde olduğundan ve 01.07.2010 tarihihnde yürülüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 5. maddesinde;bu kanunun yürülüğe girmesinden önce işlemeğe başlamış zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükümlerine tabi olacağı belirtildiğinden, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarında davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan sonuca gidilmesi hatalıdır. 3- Kesinleşen önceki davaya ait kıdem ve ihbar tazminatı miktarlarının aynen kabulüne karar verilirken; tahsilde mükerrerliğe neden olmayacak şekilde, ibaresinin hükme yazılmaması da yerinde değildir.....
Bilirkişi raporunda davalının zamanaşımı itirazı kabul edildiğinde tüm fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının zamanışımına uğradğı belirtilmiştir. Mahkemece müteselsil borçlulardan birine açılan dava zamanaşımını keseceğinden davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan anılan iki alacağında kabulüne karar verilmiştir. Asıl ve alt işverenler arasındaki ilişki eksik teselsüs niteliğinde olduğundan ve 01.07.2010 tarihihnde yürülüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 5. maddesinde;bu kanunun yürülüğe girmesinden önce işlemeğe başlamış zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükümlerine tabi olacağı belirtildiğinden, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarında davalının zamanaşımı itirazı nazara alınmadan sonuca gidilmesi hatalıdır. 3- Kesinleşen önceki davaya ait kıdem ve ihbar tazminatı miktarlarının aynen kabulüne karar verilirken; tahsilde mükerrerliğe neden olmayacak şekilde, ibaresinin hükme yazılmaması da yerinde değildir.....
Bu hükmü göre sigortalının zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi başlayacaktır. Zamanaşımını kesen sebepler ise TBK 154-157 maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK'nın 154/2 maddesine göre takip talebi ile zamanaşımı kesilir. TBK'nın 156/1 maddesi gereğince zamanaşımının kesilmesi ile yeni bir süre işlemeye başlar. Aynı yasanın 157/2 maddesi gereğince de zamanaşımı icra takibi ile kesilmiş ise zamanaşımı takibe yönelik her muameleden itibaren yeniden işlemeye başlar. Somut olayda sigortalı işyerinde hasara neden olan su taşkını 18/12/2016 tarihinde gerçekleşmiş ve davacı sigorta şirketi hasar sorumlusu olduğunu ileri süren davalı aleyhine 06/03/2017 tarihinde takip başlatması ile takip tarihinde yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır. TBK'nın 157/2 maddesi gereği takibe yönelik her muameleden sonra da zamanaşımı süresinin yeniden başladığının kabulü gerekir....
Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir. 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz. Somut olayda, davacı 04.08.2015 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Islah dilekçesi davalı ......
Beldesindeki baz istasyonuna haksız yere elinde bulundurduğu anahtarla kapıyı açarak girip, içerideki klimayı çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 765 sayılı TCK'nın 493/2. (5237 sayılı TCK'nın 142/2-d) maddelerindeki suça uyduğu, sanığın üzerine atılı eyleme uyan 765 sayılı TCK'nın 493/2. maddesinde tanımlanan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanunun 102/3 ve 104/2. maddelerine göre 10 yıllık asli zamanaşımı süresi ile 15 yıllık genel dava zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, yine 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın aynı suça uyan 142/2-d. maddesinin gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanunun 66/1-d ve 67/4. maddelerine göre 15 yıllık asli zamanaşımı süresi ile 22 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımı süresinin öngörüldüğü ve gerek asli, gerek genel dava zamanaşımı sürelerinin gerçekleşmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş...
olması nedeniyle aynı Kanun'un 66/3. maddesi uyarınca dava zamanaşımı sürelerinin hesabında dikkate alınacağı öngörüldüğünden, TCK'nın 66/1-d. maddesi uyarınca olağan zamanaşımı süresinin 15 yıl, kesintili zamanaşımı süresinin de 22 yıl 6 ay olacağı, zamanaşımı süresinin hüküm tarihine kadar dolmadığı gözetilmeden, yargılamaya devamla sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 01.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak; Sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi gereğince düşürülmesi yerine, 765 sayılı TCK’nun 102/4. ve 104/2. maddeleri gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş katılan vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; Gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, 1412 sayılı CMUK.’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 Sayılı CMK.’nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 15.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 09/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davalı, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, zamanaşımı konusunda bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemece davalının zamanaşımı itirazı konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Zamanaşımı def’inin öncelikle incelenmesi bu konuda bir karar verildikten sonra işin esasının ele alınması gerekirken mahkemece davalının zamanaşımı savunması hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmediğinden bu yöne ilişkin kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....