KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 192 ada 5 parsel sayılı 1303,96 m2 yüzölçümündeki taşımaz miras yolu ile gelen hakka paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak M..... adına tespit edilmiştir. Davacı B..... çekişmeli taşınmazı tespit gününden önce M..... mirasçılarından satın aldığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Ancak, işçinin bu alacaklarının daha fazla olduğu yönündeki itirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ulusal bayram genel tatil ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, itirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, davalı tanık bildirmemiştir....
Bu durumda vergi inceleme raporu ekindeki tutanağın hiçbir itirazi kayıt konulmadan imzalanması, tarhiyatın bu tutanaktaki tespitler dikkate alınarak yapılması ve katma değer vergisi indirimi kabul edilmeyen giderlerin şirketin faaliyetiyle ilgisinin bulunmadığının bizzat şirket yetkilisi tarafından ifade edilmesi karşısında, dava aşamasında sözkonusu giderlerin şirketin faaliyetiyle ilgili olduğu yolundaki iddialara itibar edilemeyeceğinden cezalı tarhiyatı terkin eden mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne .... Vergi Mahkemesinin … gün ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına 19.3.1998 gününde oyçokluğu iler karar verildi. AZLIK OYU : İleri sürülen iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekceler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerekeceği görüşüyle karara katılmıyoruz....
Bölge adliye mahkemesince, dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki protokolün üçlü olduğu, davacı ve davalı dışında temlik veren dava dışı şirket adına vekilinin de katıldığı, protokol hükümleri incelendiğinde, taraflar arasındaki üçlü alacak borç ilişkisini sonlandırmanın amaçlandığı, bu sebeple dava sonucunun beklenmediği, aksi olsa idi borçlu olan davacı şirket tarafından itirazi kayıt konularak ödeme yapılması gerektiği, protokolde itirazi kayıt konulduğuna veya dosyanın sonucunun beklenmesine dair bir ibare bulunmadığı, aksine gayri kabili rücu ibra etiklerini belirttikleri, bu nedenle protokolün tarafları bağlayıcı olup ödeme ile yürürlüğe girdiği, tasfiyeye yönelik sulh anlaşması nedeniyle yapılan ödemenin geri istenemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, iş sözleşmesinin azami süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, azami süreli iş sözleşmelerine belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının iş güvencesinden faydalanma şartlarına sahip olduğu, davacının ikaleyi itirazi kayıt ile imzaladığı, ikale sözleşmesinin içeriğinde karşılıklı fesihten bahsedilmesine rağmen 21.05.2007 tarihli sözleşmenin erken feshe ilişkin hükümlerinin uygulandığı, bu sebeple iş sözleşmesinin esasen işveren tarafından feshedildiği, fesih talebinin davacıdan geldiğine dair davalı tarafça herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi işveren tarafından fesih içinde ikale sözleşmesinde bir neden belirtilmediği, feshin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dosyanın incelenmesinden; davacının, istenilen ecrimisil bedelini, bir takibe maruz kalmamak için itirazi kayıtla ödediği, 24.09.2019 tarihinde dilekçeyle başvurarak, yapılan ödemenin iadesinin istediği, isteminin cevap verilmeyerek reddi üzerine, 27.12.2019 tarihinde bakılan davayı açıldığı anlaşılmaktadır. İtirazi kayıtla ödenen tutarın iadesinin zımnen reddine ilişkin olan uyuşmazlıkta; ödenen tutarın iadesini gerektiren, hukuken geçerli bir sebebin olup olamadığı yönünden incelenmek suretiyle, karar verilmesi gerektiği; bu çerçevede, davanın konusunun daha önce tebliğedilen ecrimisil ihbarnamesinin olmadığı ve 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında açılan davada süre aşımı bulunmadığı açıktır. Açıklanan gerekçeyle, İdare mahkemesince verilen süre ret kararının bozulması gerektiği oyu ile, Mahkeme kararının onanması yönündeki Daire kararına katılmıyorum....
İtirazi kayıt ile ilgili iddiaların incelenmesinde; Davacının ödemeyi rızaen değil, itirazi kayıtla 06/03/2018 tarihinde TR50 0001 5001 5800 7285 4841 60 nolu vakıf bank hesabından 42132.045 iş yeri numaralı SGK dosyasına 76.496,91 TL'yi itirazi kayıtla ibaresi ile yatırdığı görülmüştür. Asliye hukuk mahkemesinin 2014/252 esas 2016/24 karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Söz konusu davanın; SGK tarafından davacı şirkete 1997/7,9,11 ve 1998/1,6 dönem prim borçlarını yani bizim şuanki davamızın konusu olan dönemi de ( 1997/09, 1998/01, 1998/06 dönem prim borçları ) içine alan dönem için, tahakkuk ettirilen borçla ilgili ; davacının kuruma borcu olmadığının tespitiyle ilgili açılan bir dava olduğu, davanın davacı gediz elektirk lehine söz konusu dönemle ilgili borçların 2003 yılında ödendiğinden bahisle sonuçlandığı ve kesinleştiği görülmüştür....
Somut uyuşmazlıkta, davaya konu menkulün mahkemece yaptırılan incelemede kıymetinin 43.200,00 TL olduğu, alacak miktarının itirazi kayıt ile yapılan ödeme tarihi itibariyle 195.000,00 TL olup, karar ve ilam harcının daha az olan menkulün değeri 43.200,00 TL. üzerinden hesaplanması gerekirken, 195.000,00 TL üzerinden fazladan harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacının davasının kabulüne, İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün 2021/22296 Esas sayılı takip dosyasında davacı 3.kişi tarafından itirazi kayıt ile ödenen 195.000,00 TL'nin davacıya iadesine, koşulları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine dair karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
işe iade için müvekkiline ihtar gönderildikten sonra 30 günlük süre dolmadan takip başlatıldığını beyanla icra emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine, takibin iptaline, usulsüz olarak kesinleştirilen takipte haciz baskısı altında itirazi kayıtla ödedikleri 41.387,11- TL'nin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir....
Borçlu olmadığının tespiti ile yersiz ödeme adı altında itirazi kayıtla tahsil edilen 259.114,51 TL’lik tutarın istirdatı istemine ilişkin olan ve redle sonuçlanan davada; davalı Kurum yararına tarife hükümleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu'nun 438.maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....