İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz ederek işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. İleri sürülüş şekli bakımından itiraz sebeplerini borca itiraz ve imzaya itiraz şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlar borca itirazdır. Borçlu ödeme emrine itiraz ederken borca itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Borçlunun yalnız "itiraz ediyorum" demesi yeterlidir. İcra İflas Kanun'unun 63. maddesi gereğince borçlu itirazında bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olduğundan borçlunun, senet metninden anlaşılamayan borca itiraz sebeplerini itirazında ayrıca ve açıkça bildirmesi kendi yararınadır. Dava konusu olayda; Davalı borçlu haksız yere aleyhine icra takibi başlatıldığını, mağduriyetine sebebiyet verildiğini bildirerek itiraz etmiştir. Davalı borçlunun bu itirazı borca itiraz olup, itirazı üzerine icra takibi durmuştur....
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine dayanak yapılan senette tahrifat olduğu iddiası, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, itirazın, aynı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca; ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerekir. Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emrinin 07.10.2013 tarihinde tebliği üzerine, borçlunun 09.10.2013 tarihinde (yasal sürede) icra mahkemesine başvurarak, dayanak senedin teminat senedi olduğu iddiasıyla borca itiraz ettiği, anılan itiraz dilekçesinde tahrifat iddiasında bulunmadığı, borçlu tarafından mahkemeye sunulan 11.02.2014 tarihli dilekçe ile ise, senette tahrifat yapıldığı yönünde borca itiraz edildiği görülmüş olup, tahrifat iddiasının (5) günlük yasal itiraz süresi geçirildikten sonra ileri sürüldüğü anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğünün 2018/34056 Esas sayılı takip dosyasında 20/11/2019 tarihli karara konu işlemin kaldırılması, gecikmiş itiraz, takibin iptali ve durdurulması, borca itirazın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Somut olayda; ödeme emri tebligatının borçlu şirkete 26/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, şirket yetkilisi T5 şahsına ve şirkete açılmış olan takibe borcu ödediği iddiası ile borca ve ferilerine itiraz ettiğini, 30/10/2018 tarihli dilekçesi ile icra müdürlüğüne bildirildiği, ancak itiraz dilekçesine ekli imza sirküsün de takip dışı (Kuruluş gıda ... Ltd şti.) adına imza sirküsü verdiğinden icra müdürlüğünün 31/10/2018 tarihli kararında 3....
Somut olayda, borçlunun başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince; mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, borca itiraz hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri sorularak, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanınarak, tarafların varsa gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
HALICI VE ARK. Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... Köyü 134 ada 18 parsel sayılı 11483,05 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla, fındık bahçesi ve fundalık niteliği ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yer olduğu iddiasıyla dava açmıştır....
Borçlu takip dosyasına verdiği 15.9.2009 tarihli itiraz dilekçesinin başlangıç ve sonuç bölümünde “mal beyanım ve borca itirazımdır “ ifadesini kullandığı, 1.4.2010 tarihli celsede ise “davanın reddini talep ediyorum, ben borca itiraz etmedim, ben aslında mal beyanında bulundum, ben aslında bu borçta kefilim”şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda mahkemece HUMK' nun 91 ve 151 maddelerindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği yerinde tartışılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken borçlunun imzası da alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 14.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Takibe konu borca ilişkin itiraz haklarım şimdilik saklıdır. Borcu kabul etmiyorum.” demekle hem icra dairesinin .... yetkisine hem borca itiraz etmiştir. Dava itirazın iptali davası olarak açıldığı için bu tür davalarda görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır ve bozmayı gerektirir.23.09.2013 SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 23.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Birinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.12.2009 gün ve 158/203 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'in mağdurlar ..., ... ve ...'...
Davalı vekili; müvekkili şirket tarafından kesilen faturanın davacı tarafından herhangi bir itirazi kayıt konmadan ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava konusu faturanın bedelinin alınan hizmetin karşılığı olmadığını bile bile ödediği ve öderken ihtirazi kayıt koymadığı, ayrıca faturalara itiraz süresi olan 8 günlük süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu nedenle davacının daha sonra faturanın verilmeyen hizmetin bedeli olarak alındığı iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
in ise ilk sorgu tarihi olan 18.12.2002 tarihlerinden hüküm tarihine kadar 765 sayılı TCK'nın 102/4.maddesinde öngörülen 5 yıllık asli dava zamanaşımının dolduğu tespitiyle sanıklar hakkındaki kamu davasının CMK'nun 223/8.maddesi uyarınca "düşmesine" karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ortadan kaldırılmasına hükmolunması, Yasaya aykırı ise de, yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının 1 ve 2 nolu paragraflarında yer alan "... gereğince ZAMANAŞIMI NEDENİYLE ORTADAN KALDIRILMASINA," ibarelerinin çıkartılarak yerine "ve CMK'nun 223/8.maddesi gereğince DÜŞMESİNE," ibareleri eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....