Davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup bu kapsamda yapılan değerlendirmede; davanın hastane hizmet bedelinden kaynaklanan fatura ve cari hesaba ilişkin yürütülen takibe yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğu, hizmet nedeniyle düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağın TBK 146.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, dayanak faturaların 2020 24/03/2020 ve 25/03/2020 tarihli olduğu, takibin 05/10/2020 tarihinde başlatıldığı, takiple birlikte zamanaşımı süresinin kesildiği ve eldeki davanın 09/04/2021 tarihinde açıldığı, TBK 146.maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmeyerek zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir....
Uyuşmazlık İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olup, aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötüniyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı düzenlendiğinden borçlu lehine kötüniyet tazminatı verilmesi gerekirken tazminat talebinin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
den getirdiği mal nedeniyle sanıklardan alacaklı olduğu, sanıklar tarafından bu borca karşılık verilen senedin gününde ödenmemesi üzerine sanık ...'in diğer sanık ...'a ait çeki bu borca karşılık olarak katılana verdiği, günü gelip çekin ibrazı sonucu karşılığının bulunmaması nedeniyle tahsil edilemediği ve sanık ... hakkında Karşılıksız çek keşide etme suçundan kamu davasının açıldığı, yargılama sırasında sank .....'ın imzaya itiraz etmesi üzerine yapılan inceleme sonucu mahkemece sanık ...'ın bu suçtan beraatine karar verildiği, katılan tarafca sanıklar hakkında çek keşide etmelerine rağmen bedelini ödemedikleri ve haklarında açılan davada da imza inkarında bulunmak suretiyle kendilerini mağdur ederek atılı dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; suça konu çekin önceden doğan borç karşılığında kullanıldığı dikkate alınarak, ayrıntıları ... Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E....
Mahkemece; davalı aleyhine İstanbul 37.İcra Müdürlüğü'nün 2017/9113 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından 04.04.2017 tarihli dilekçe ile icra takibine, İcra Müdürlüğünün yetkisine, borca, faize ve ferilerine ilişkin itiraz dilekçesi sunulduğu, her ne kadar dosya içerisinde takibe itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair icra dosyası içerisinde belge bulunmasa da davacı alacaklı tarafından icra takip dosyasına 07.07.2017 tarihli talep dilekçesi sulunmuş ve dilekçede; borçlu tarafından 04.04.2017 tarihli borca ve yetkiye itiraz dilekçesi sunulduğu, bu doğrultuda dosyanın yetkili İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesi talebinde bulunulduğu, dolayısıyla davacı alacaklı tarafından en geç 07.07.2017 tarihinde borca itiraz dilekçesinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, itirazın iptali davasının, bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından usulden reddine karar verilmiştir....
ile yaprak bedeli düşülerek takip açıldığından sunulan diğer ödeme dekontlarındaki ödemelerin bu çeke ilişkin olup olmadığı belli bile olmadığından borca itirazın reddine, çekte 3 yıllık zamanaşımı geçmediğinden, şikayetin de reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ön inceleme tutanağında "davanın kambiyo senetlerine özgü takipte usulsüz tebligat, yetki, borca itiraz ve takipten önceki zamanaşımı itirazına ilişkin olduğu görüldü" yazılı olduğunu, oysa ki, davanın ön inceleme tutanağında yazılı olanların yanında "İİK nun 71....
Öte yandan; İİK'nun 68/1. maddesi gereğince; ''Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.'' Somut olayda, borçlular, icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde, itirazını ödeme olgusuna dayandırdığına göre itirazın kaldırılması isteminin mahkemede incelenmesi sırasında alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek yoktur. Çünkü anılan maddede yazılı belgelerle ispatlanacak olan "hukuki ilişki" ve "borç"tur. Borçlu hukuki ilişki ve borcu kabul ettiğine göre, kabul edilen bir hususun ayrıca İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerle ispatına yer olmadığı açıktır (HGK. 04.12.1985 tarih ve 1984/12-527 E.,984 K.)...
Dava konusu talep, davacının tesislerine zarar verilmesi olgusuna dayandığından, hasar tarihi olan 06.07.2019 tarihinde temerrüt oluşmuştur. Dava konusu taleplerin, davacının tesislerine zarar verilmesi olgusuna dayandığından, 06.07.2019 hasar tarihinden 15.11.2019 icra takip tarihine kadar geçen 132 gün için % 9 yasal faiz işletilecektir. Bu nedenle işlemiş faiz 650,17 TL x 132 gün x 9 / 36000 = 21,45 TL olarak belirlenmiştir. Davacı şirketin asıl alacağı 650,17 TL, İşlemiş yasal faizi 21,45 TL, Davacı şirketin toplam alacağı 671,62 TL’ dir. Davacı şirketin, davalı ...'den toplam alacağı 671,62 TL'dir. Ancak, davalı ..., 17.840,77 TL 'yi önceden ödediğinden davalının davacıya icra takip tarihi itibariyle herhangi borcu yoktur.” kanaati ile raporu sunmuştur....
-3- Borçlunun takibe itirazında zamanaşımı def’inde bulunmuş olması halinde açılan itirazın iptali davasında aynı zamanaşımı def’ini bu davada ileri sürmesinin gerekip gerekmeyeceği hususu açıklığa kavuşturulmalıdır. Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş ve icra takibini durudurmuş olan borçlunun bu itirazın (Zamanaşımı itirazının ) iptali davasında bu defiyi tekrar ileri sürmesi gerekmez. Zira sadece zamanaşımı def’inde bulunan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada, davacı, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın iptali davasını açtığından mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak bu davada karara bağlanacaktır. Bu nedenle mahkemece davanın sonucuna etkili olması nedeniyle üzerinde kendiliğinden durulması gereken bir konuda davalıya zamanaşımı def’ini mahkemede de tekrar ileri sürmesi zorunluluğu yüklenmemelidir (Adnan Deynekli- Sedat Kısa, age., s. 120- 121)....
İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 23/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 26/06/2015 tarihinde borca itiraz etmiştir. Dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilmiş ve bankacı bilirkişinin 16/04/2018 tarihli raporunda özetle: Davacı banka ile davalı ... arasında 12/01/1995 tarihinde düzenlenen genel kredi sözleşmesi ve 28/07/1997 yılında limit artırım talebiyle genel kredi sözleşmesinin miktarında değişiklik yapıldığı ve hesabın Yalova 2. Noterliğinin 16/12/1997 tarih ve 16591 nolu ihtarnamesi gönderilmesine rağmen, kat edilmeyip 01/01/1998 tarihinde hesaplara intikal edilerek hesabın kat edildiği ve davacı bankanın 11.575,97 TL işlemiş faiz ve 578,80 TL faizin %5 Bsmv si olmak üzere toplam 12.154,77 TL alacaklı olduğu mütalaa edilmiştir. Davalı tarafından, borca itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçesinde zamanaşımına dair defi ileri sürülmüştür....